1993 yılında Bosna cihadında şehit olan İlhan ATLI, baba evinde düzenlenen bir program ile anıldı.
Özgür-Der Turan Köy Girişiminin tertip ettiği program ilk olarak şehidin babası İrfan ATLI tarafından okunan Kur'an tilaveti ve anlamının okunması ile başladı.
Programın sunumunu yapan Sedat OK, konuklarını takdim etmeden önce şunları kaydetti:
90’lı yılların başında bir çocuk: “Anne çocukları küçük kurşunlarla mı öldürürler?” diye sormuştu. İnsanı derinden etkileyen ve hüzne boğan bu ifadeler o zamanlar çocukça bir soru olmaktan çok daha fazlasıydı. Küçük bir çocuğun dilinden dökülen bu cümle hepinizin yakından bildiği Bosna Hersek’te yaşanan zulmün boyutlarının ne derece büyük olduğunu göstermektedir. Allah’ın koyduğu yasaları barbarlık ve zulümle kendi çıkarları uğruna çiğneyen zalimler, o günlerde küçük bir çocuğu bile etkileyecek bir korku atmosferi oluşturmuşlardı. Ancak hak ve insanın yararına olan amellerin bütünü olan İslam karşısında tüm korku duvarları yıkılmak zorundaydı. Ve öyle de oldu. Unutmamalıyız ki Rabbimizin buyruklarını bayraklaştırarak bir hayat tarzı yaşayanlar ancak bu korku duvarlarını yıkabilirler. İşte bugün burada, bulunma nedenimiz de bundan ötürüdür. 1992 yılında Bosna’da meydana gelen zulme ve haksızlığa, canı pahasına dur diyerek şehadet mertebesine erişmiş değerli şehidimiz İlhan ATLI'yı anmak ve anlamak için toplanmış bulunuyoruz. Hayatını Allah’ın Kur'an-ı Kerim'de bizlere bildirdiği emir ve yasaklar doğrultusunda yaşayan ve bunun olmasına engel olan her gücün karşısında durmak imanın bir gereğidir. İslam’ı yaşamak kadar onun yaşanmasının önündeki engelleri kaldırmak için çaba harcamak ta aynı değerdedir. İşte bundan 19 yıl önce bu köyde, sizlerin içinden çıkıp Bosnalara kadar giden ve İslam’ın yaşanmasına engel olanlara karşı dur demeyi imanının bir gereği sayan İlhan ATLI bizim için en güzel örnektir. Bizler İlhan ATLI'nın şahitlik görevini şehadetle taçlandırdığına inanıyoruz ve inşallah Rabbimiz onun ecrini katında rızıklandırarak verecektir. Zira Allah Bakara 154. Ayette: "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Hayır, onlar ölü değil diridirler, ama siz bunu hissedemezsiniz, sezemezsiniz." buyurmaktadır. Bosna’nın cesur komutanı ve büyük düşünürü Aliya İzzetbegoviç’in de dediği gibi "İslam bizim için sadece bir din değil aynı zamanda bir hayat tarzıdır da." Hayatımızın her alanında kendimizi ona göre uyarlayacağımız bir nizam ve prensipler bütünüdür. Kur'an hayatımızın hiçbir alanında boşluk bırakmamıştır. Şehadet bu yolun en kıymetli durağıdır. Ancak o durağa erişmek için yapılacak en önemli iş Rabbimizin hayat rehberimiz Kur'an'da bize gösterdiği emir ve yasaklara uymaktan geçtiğini bilmek zorundayız. Her Şehadet hayatın içinde Müslümanca yapılmış bir müşahede ve amelin sonucudur. Rabbimizden hayatımızı O'nun razı olacağı ameller üzerine kurmayı ve bu yolun uğrunda cehdini esirgemeyen salih kullarından olmayı niyaz ediyoruz.
İlhan ATLI ile cephe arkadaşlığı yapan ve aynı zamanda yakın akrabası olan Sadettin KUTLU ise Şehid hakkında şunları kaydetti:
Bosna'daki kıyımlar henüz had safhaya ulaşmamışken biz burada İlhan ile ne yapabiliriz sorusunu kendimize hep soruyorduk. Yaşananlar bizi derinden etkiliyordu. Dualar, yardım faaliyetleri türünden destekler ile başladığımız çalışmaların oradaki zulmü ortadan kaldırmada yeterli olmadığını fark ettiğimizde ise cepheye gitmenin çok daha iyi olacağına karar kıldık ve buradan yola çıktık.
İlhan'ın benim aklımda kalan çok belirgin iki özelliği vardı. Bunlardan biri çocuklara karşı olan o bitimsiz sevgisi ve en önemlisi de özgürlüğün ancak mücadele ile geleceğine olan kesin inancıydı. O'nun Şehadet aşkını sürekli diri tutan şeyde buydu. İlhan Bosna'da sadece cephede savaşan biri değildi. Fırsatını bulduğu her seferinde Bosna halkının cihada fiili destek vermeleri ve bilinç kazanmaları için çaba harcayan biriydi. Halk arasında yaptığı bu çalışmalar onun çok sevilmesine neden olmuştu. Çocuklara karşı o bitmez tükenmez sevgisi ve özgürlüğe olan sarsılmaz inancı halk tarafından samimiyetle karşılanıyor ve harekete geçmelerinde etkili oluyordu. Şehadete ulaşma şekli de onu tarif eden özelliklere çok uygun şekilde gerçekleşmiştir. Saldırıların had safhaya çıktığı ve artık bütün çıkış yolların kapatılır düzeye getirildiği bir zamanda ileri atılanların başında O geliyordu. 17 Nisan 1993 günü yani artık Bosnalıların yiyecek bir lokma bulamayacak hale getirildiği bir zamanda yeni bir kanal açmak için harekete geçen 40 kişilik mücahid grubunun en önünde İlhan vardı ve en önde olarak Rabbinin katına çıktı. Ve bir çokları unutmuş olabilir ama İlhan'ın önde olduğu o birlik Allah'ın izni ile başarıya ulaşmış ve önemli bir tıkanmışlığı ortadan kaldırmıştı. Bir şehidin ardından söylenecek en güzel sözler onun şahidlik bilincidir. O'nu çok yakından tanıyan biri olarak diyebilirim ki İlhan bu bilince sahip ve onu amelleştiren bir müslümandı. Bize bıraktığı en güzel hatıra ise imanını hayata tatbik etmekteki tutarlılığı ve samimiyeti olmuştur. Rabbim şehadetini kabul ve kutlu kılsın inşallah.
Daha sonra sözü Şehidi Bosna'dan tanıyanlardan Osman ATALAY alarak şunları kaydetti:
Şehid İlhan'ın nasıl bir ahlak üzere olduğunu Sadettin kardeşim belirtti. İlhan ATLI Bosna cihadının önemli sembollerinden biridir. O'nun Bosna'da başını okşadığı ve aç kalmasınlar, zalimlerin silahlarına kurban gitmesin için canını ortaya koyduğu çocuklar bugün büyüdüler. Ve O'nun adını taşıyorlar. İlhan hakkında anlatılacak çok hatıra var ancak ben o zamanlar yakinen fark ettiğim bir hususu Şehid İlhan'ın nezdinde anlatmayı daha öncelikli olduğunu düşünüyorum. Bosna cihadına dünyanın hemen tarafından müslüman kardeşler katılım sağlamışlardı. Aklınıza gelebilecek her coğrafyadan farklı rengi bir araya getiren bir bileşimdi bu. İslam kardeşliği zeminine oturan bu durum aynı zamanda bir çok ezberi bozar nitelikteydi. Ve diğer bir önemli nokta ise dışarıdan verilen bu destekler müslümanlar için bir dinamizm ve değerlerine yeniden, daha bir bilinç ve samimiyetle sarılmaları gerektiğini hatırlatmıştır. Şehid İlhan ve onun gibi daha nice güzel kardeşlerimizin feda ettikleri canları ile dirilen duygulardı bunlar. Bunu o dönem bulunduğum Bosna'da çok yakından fark etmiştim. Avrupa'nın orta yerinde ihata edilmiş bir halk ve yok edilmek istenen değerleri o zaman şehidlerimiz korumuş ve bunun doğrudan müslüman Bosnalılar üzerinde etkisi olmuştu. Ve pek tabi diğer İslam coğrafyalarında da benzeri gelişmeler olmuştu. Dikkat çektiğim bu nokta sadece küçük bir parçadır. Canlarını Rablerinin rızası için feda eden bu kardeşlerimiz hiç şüphesiz dediklerimden bundan çok daha fazlasını yaptılar. Allah onların öncülüğü ile açılan bu yolun kıymetini bilenlerden eylesin bizleri.
Son olarak söz alan Hamza TÜRKMEN İlhan Atlı hakkında şu vurguları yaptı:
İlhan'ı Bosna'ya götüren şey tek kelime ile kardeşlik bilinciydi. Şahidlik bir müslümanın ahlakıdır. Kur'an bu ahlakı bizzat verir. Bir hayat tarzı olarak yaşanacak Allah'a iman, aynı zamanda zulme ve haksızlığa karşı başkaldırıyı getirir. Bunun yanında ne olursa olsun mazlum ve mustezaf kardeşleri ile birlikte olmayı zorunlu kılar. İlhan böylesi bir bilinç ile hareket etmiştir. Şahid olanlar ancak şehit olabilirler. Bu müslümanın Rabbine karşı verdiği bir misaktır. İlhan'ın Türkiye'ye ne zaman geleceksin sorusuna "Ya Bosna özgürleşecek ya da ben şehid olurum" cevabını vermesi de bu misaka olan sadakatinden kaynaklanıyordu. Zayıf bırakılmış, mağdur edilmiş, aç bırakılmışlar için tepkisiz kalmamak ve gücü oranında mücadele etmek bir şahidlik ahlakı gereğidir. Her şehid Hakk'ın yolunu karartma teşebbüslerine karşı yakılan bir meşaledir. Bize düşen en öncelikli görev ise şahidlik bilincimizi kuşanarak bu yolda yürümektir.
Anma programı Özgür-Der Turan Köy Girişimi tarafından yapılan ikramların ardından sona erdi.
Haber: Abdurrahman YILDIRIM