Hale Aydoğmuş / TRT Haber
Bosna Hersek'te 1992-1995 yılları arasında yaşanan, çoğunluğu Boşnak Müslüman ve sivil 100 bini aşkın kişinin hayatını kaybettiği kanlı savaşın üzerinden çeyrek asırdan fazla bir zaman geçti.
1993 yılında, Birleşmiş Milletlerin (BM) güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa’da 8 binin üstünde Boşnak Müslüman, Sırp komutan Ratko Mladiç önderliğindeki askerler tarafından katledildi. Bu büyük trajedi, savaşın en acı izi olarak tarihe geçerken hafızalara da kazındı.
Boşnak, Hırvat ve Sırpları karşı karşıya getiren, 100 bini aşkın can kaybının yanı sıra yaklaşık 2 milyon insanın da yerinden olduğu savaş, bir barış anlaşması ile “resmi” olarak son buldu.
Dayton Barış Anlaşması, ABD'nin Ohio eyaletindeki Dayton şehrinde bulunan Wright-Paterson Hava Üssü'nde 21 Kasım 1995'te paraf edildi, 14 Aralık 1995'te Fransa'nın başkenti Paris'te Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegovic, Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franjo Tudjman tarafından imzalandı.
Barış anlaşmasıyla derinleşen bölünmüşlük
Dayton ile ülkenin aynı zamanda devlet sistemi ve anayasası da oluşturuldu.
Avrupa’nın göbeğinde, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra görülen en kanlı savaşları yaşayan Bosna Hersek'te 1990'lı yıllardaki savaşı sonlandıran bu anlaşma, dünyanın en karışık siyasi yapılarından birini de beraberinde getirdi.
Hayata geçirilen bu yapı, ülkede yetki karmaşası ve krizlere neden olmaya devam ediyor.
Devlet, devletçikler, kantonlar...
Bosna Hersek, biri Bosna Hersek Federasyonu (FBIH), diğeri Republika Srpska yani Sırp Cumhuriyeti (RS) olmak üzere iki entiteye (devletçik) ayrılmış durumda. Boşnak, Hırvat ve Sırp olarak üç kurucu halktan oluşan Bosna Hersek’te ayrı bir yönetimi bulunan Brçko Özerk Bölgesi de mevcut. Çoğunluğunu Boşnak ve Hırvatların meydana getirdiği Bosna Hersek Federasyonu içerisinde ayrıca 10 kanton var. Her kantonun kendi meclisi ve hükümetleri bulunuyor.
Devlet düzeyinde de ayrı bir hükümet ve en üstte Boşnak, Hırvat ve Sırp üyelerden oluşan Devlet Başkanlığı Konseyi mevcut.
Devletin tepesindeki Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi, 3 kurucu halkı temsilen seçilen 3 üyeden oluşuyor. Üyeler, 4 yılda bir yapılan seçimlerle belirleniyor. Konsey Başkanlığı söz konusu 3 üye arasında 8 aylık dönemlerle rotasyon usulü yani dönüşümlü olarak değişiyor. Boşnak ve Hırvat üye FBIH'den, Sırp üye RS'den gelen oylarla tespit ediliyor.
Bosna Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı (Başbakan) ise Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin önerisi üzerine Temsilciler Meclisi tarafından seçiliyor.
Devlet Parlamentosu da Temsilciler Meclisi ve Halklar Meclisi olmak üzere iki kamaradan meydana geliyor.
Devlet, entite ve kantonlar hesaba katıldığında 3’ü konsey üyesi 5 başkan, 13 hükümet başkanı ve 130'dan fazla bakan söz konusu.
Karar almak zor, bazı durumlarda imkansız
Bosna Hersek’in işte bu siyasi yapısı çoğu zaman kriz ortamlarına zemin hazırlıyor. Ortak karar alınması gereken konularda olumsuzluklar yaşanıyor.
Karar alma sürecindeki en önemli sorunlardan biri Devlet Başkanlığı Konseyinde görülüyor. Dış politika gibi önemli konularda verilecek kararlar, 3 üyenin mutabık kalmasıyla alınabiliyor. Bu kararların alınması bazen çok uzun sürüyor, bazen de hiç gerçekleşmiyor.
Ülkenin ekonomik gelişimi, Avrupa Birliği (AB) ve NATO'ya üyelik süreçleri gibi birçok uluslararası konu bu engele takılıyor.
AB üyeliğini sekteye uğrattı
Bosna Hersek’in AB ile entegrasyon süreci aslında 2008 yılında AB ile İstikrar ve Ortaklık Anlaşması’nın (İOA) imzalanmasıyla başladı. Ülkenin adaylık statüsü elde edebilmesi için yanıtlanması gereken anket her düzeyde kurum ve temsilcinin ortak çalışmasıyla yanıtlandı. Bosna Hersek, Birlik için potansiyel aday görülüyor.
Ülkenin AB üyeliği konusunda her 3 taraf da mutabıkken, NATO üyeliği için Sırpların karşı çıkması nedeniyle ilerleme kaydedilemiyor.
Sadece bunlar da değil.
Yabancı temsilci tartışması
Anlaşmanın getirdiği karmaşık siyasi yapının yanı sıra geniş yetkilerle donatılmış Bosna Hersek Yüksek Temsilciliği (OHR) de bir başka tartışma konusu.
Anlaşmanın 10. bölümüne göre kurulan OHR, Bosna Hersek'te büyük otoriteye sahip.
Yabancı yüksek temsilci, Dayton Anlaşması’nın uygulanışını kontrol etmek, tarafların şikayetlerini değerlendirmek, sivil kuruluşların faaliyetlerini denetlemek ve koordine etmek gibi yetkilerinin yanı sıra anlaşmaya aykırı davranmaları durumunda Devlet Başkanlığı Konseyi üyeleri de dahil devlet yetkililerini görevden alma hakkını elinde bulunduruyor.
Öte yandan, anlaşmanın uygulanmasındaki sorunları çözmekle yetkilendirilen OHR'nin elindeki geniş yetkilere rağmen kendi sorumluluk alanına giren birçok ciddi sorunun çözümünde etkisiz kaldığı ifade ediliyor.
"Deli gömleği" benzetmesi
Yani Dayton Anlaşması ile silahlara veda edilmiş olsa da etnik kimliklerin savaşmıyor olması bir arada huzurlu yaşadıkları anlamına gelmiyor.
Bosna Hersek’in çoğu şehri Boşnak, Hırvat ve Sırp bölgelerine ayrılmış vaziyette. Bu durum barınmadan ısınmaya, eğitimden sağlık sistemine kadar birçok temel ihtiyacın giderilmesinde ayrılıklar ya da sorun çıkarıyor.
Bosnalı akademisyen Dzemaludin Latic'in anlaşmayla ilgili sarf ettiği “uygulanması neredeyse imkansız olan Dayton ile Bosna Hersek'e deli gömleği giydirildiği ve ülkenin sakat bir ülke haline getirildiği” ifadeleri ise belki de bu anlaşılması güç durumu en iyi özetleyen sözler olabilir.