Dünyanın en karışık yönetim yapılarından birine sahip Bosna Hersek, savaşın ardından yarın 6. kez sandık başına gidecek. Kanlı savaşı sona erdiren Dayton Antlaşması'nın imzalanmasının ardından geçen 15 yılda siyasi istikrar ve işlevsel bir hükümet yapısı kurulamayan Bosna Hersek'te gerçekleştirilecek seçimler sadece ekonomisi gün geçtikçe kötüleşen ülkenin geleceği için değil, aynı zamanda istikrarın ve refahın gittikçe yaygınlaştığı Balkanlar için de büyük önem taşıyor.
Anlaşılması zor yönetim yapısı, seçimde yarışacak aday sayılarına da yansımış durumda. Üç kişiden oluşan Başkanlık Konseyi için 19 aday yarışırken, yerel parlamentolar da dâhil olmak üzere 246 milletvekilliği için 8 bin siyasetçi aday oldu.
Boşnak Hırvat Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti ile iki ana coğrafi bölge olarak yönetilen ülkede bulunan 10 kantonun her birinin ayrı hükümeti ve parlamentosu olması, yönetimin merkezileşmesini engelleyen faktörler arasında sıralanıyor. Bosna Hersek'te 13 farklı hükümet ve 160 bakanlığın bulunması da Avrupa'nın en zayıf ekonomilerinden birine sahip ülkede gayri safi milli hâsılanın yarısının devlet harcamalarına gitmesine neden oluyor. Ekonomisi geçen yıl yüzde 3,2 küçülen Bosna Hersek'te işsizlik oranı yüzde 42'ye yükselmiş durumda. Genç nüfusun yüzde 58'inin işsiz olması da gelecek adına umut vermiyor. AB'nin yılbaşında vize serbestiyetini Müslüman Boşnakları da kapsayacak şekilde genişletmesinin, ekonominin nefes almasını sağlaması bekleniyor. Bu tabloya rağmen seçim kampanyası sırasında politikacıların etnik bölünmeyi istismar etmeleri ve savaş anılarını tekrar canlandırmaları, halkın gerçek sorunlarının gündeme gelmesini engelliyor.
Zoran Zoza gibi siyasi gözlemciler 2011 yılının ilk aylarında ülkede bir sosyal patlama gerçekleşmesi ihtimalinin yüksek olduğunu dile getirirken, Zaman'a konuşan araştırmacı gazeteci Ajet Arifi ise ekonomik sorunları ikincil problem olarak değerlendirdi. "Asıl sorun savaş anılarının hâlâ taze kalması ve katliama ait dosyaların kapatılamaması." diyen Arifi, sorunların siyasi konjonktürden ziyade yönetim sisteminden kaynaklandığını söyledi. Seçimin ülkedeki krizi sona erdirmeyeceğini söyleyen Arifi'ye katılan Bosna Hersek eski Ankara Büyükelçisi Hajrudin Somun da seçim sonucundan umutlu değil. ABD ve AB'nin anayasa reformu beklediğini anlatan Somun, Bosna'daki sistemin buna hazır olmadığını belirtti. Sürpriz bir sonuç çıkması beklenmeyen seçimlerden koalisyon hükümetinin kurulmasına kesin gözüyle bakılıyor. Mevcut durumda yönetimde olan hükümet parlamentodaki bölünmüşlük nedeniyle kanun çıkaramıyor.
Şubat ayında anayasa reformuna şiddetle karşı çıkarak otonom yapılarını devam ettirmek isteyen Bosnalı Sırplar, ülkenin bütünlüğünü koruyarak NATO ve AB üyeliklerine doğru ilerlemesi önündeki en büyük engel olarak görülüyor. Buna karşın nüfusun büyük kısmını oluşturan Müslüman Boşnakların merkezileşmeyi desteklemesi, Sırp ve Hırvatlar için devlet kurumlarında Boşnakların egemen olacağına dair bir endişeyi beraberinde getiriyor. Her bir üyenin 8 ay başkanlık yaptığı Cumhurbaşkanlığı Konseyi için Boşnak üye Haris Silaydziç, Hırvat üye Jelyko Komşiç ve Sırp üye Neboyşa Radmanoviç'in yeniden seçilmesi bekleniyor.
TEPAV Balkan Çalışmaları Koordinatörü Erhan Türbedar, Boşnakların oylarının ağırlıklı olarak Demokratik Eylem Partisi (SDA), Sosyaldemokratik Parti (SDP) ve yeni kurulan Daha İyi Gelecek İçin Birlik (SBB) partisi arasında paylaşılmasının beklendiğini belirtti. Savaşın ardından kurulan Barışı Uygulama Konseyi'nin kontrolündeki Yüksek Temsilcilik, Dayton Barış Antlaşması'nın uygulanmasından sorumlu olarak ülkedeki en geniş yetkilere sahip kurum olarak görev yapıyor. Başkanlık Konseyi üyelerini görevden alma yetkisine de sahip olan Uluslararası Yüksek Temsilci Valentin Inzko, Zaman'a yaptığı açıklamada, Bosnalı siyasilerin kampanyalarında gerçek sorunlardan ziyade etnik ayrımları kullanmasını eleştirdi. Özellikle Sırp lider Dodik'in ayrılık taleplerini siyasi söyleminin merkezine yerleştirdiğine dikkat çeken Inzko, "Umarım seçimlerden sonra siyasiler yapıcı şekilde halkın problemleriyle ilgilenirler." şeklinde konuştu.
Umut 80 bin yeni seçmende
Siyasilerin milliyetçi söylemlerinin gölgelediği Bosna Hersek'teki seçim ile ilgili umut verici tek gelişme ise savaşı yaşamayan genç nüfusun büyük bir kısmının seçimlerde oy kullanacak olması. Zaman'a seçim sonuçlarına dair beklentisini açıklayan uluslararası Yüksek Temsilci Valentine Inzko, milletvekillerinin çoğunun siyasi arenada eskiden beri bulunan partilerden çıkacağını düşündüğünü söyledi. Inzko, siyasi kompozisyonun radikal şekilde değişmesini beklemezken, bu seçimlerde ilk defa oy kullanacak 80 bin seçmenin ülkenin siyasi geleceğine dair umut verdiğini ekledi. Savaştan kaynaklanan düşmanlıkların bu kitlenin politik tercihlerini şekillendirmesi beklenmiyor. "Bu durum yeni bir değişim dalgasına neden olabilir." diyen Inzko, ülkenin kalkınmasının önündeki en büyük engelin yolsuzluk olduğuna da işaret etti. Temsilciliğin kapatılması gerektiği çağrılarına da cevap veren Inzko, bunun ülkenin belirli seviyeye yükselmesinden sonra mümkün olduğunu vurguladı.
MİNHAC ÇELİK / ZAMAN