HAKSÖZ-HABER
28 Şubat sürecinin mağdur ettiği Müslüman tutsakların bir kısmına da ‘evsahipliği’ yapan Bolu F Tipi Cezaevi idaresi yasakçılık ve işgüzarlıkta sınır tanımıyor. FETÖ operasyonlarıyla cezaevi nüfusunun katlanması neticesinde tutukluların birtakım haklarını keyfi gerekçelerle sınırlayan idarenin kitap-dergi yasağı ise tam manasıyla bir zulüm teşkil etmekte.
Ayda bir yapılan açık görüşleri yeterli personel olmadığı gerekçesiyle iki ayda bire çıkaran idare koğuşlarda ‘en fazla 3 kitap’ uygulamasını da devreye sokmuş durumda. Eğer yeni bir kitap almak istiyorsanız idareye elinizdeki bir kitabı vermek zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden örneğin 10 ciltlik bir tefsirin sadece 3 cildi mahpuslara verilebiliyor. Bu da bırakın herhangi bir şekilde düzenli bir çalışma yapabilmeyi, birbiriyle bağlantılı herhangi bir seri okumayı dahi imkansız kılıyor.
Bu yetmezmiş gibi yeni bir uygulama olarak cezaevi idaresi bir süredir içeriye hiçbir dergi ya da kitabın girişine de izin vermemeye başladı. Bu yüzden cezaevindeki kardeşlerimize yeni bir dergi ya da kitap ulaştırılamıyor.
Dört duvar arasına tıkılan insanların okuma haklarının kısıtlanması, ellerinden alınması gibi bir uygulamanın mahiyeti, mantığı ne olabilir diye düşündüğümüzde aklımıza işkence ve zulüm mantığından başka bir şey gelmiyor maalesef!
28 Şubat yargısının kardeşlerimize tahmil ettiği hapis zulmünün ne zaman kalkacağını beklerken, zindan içinde yeni zindanlar oluşturulduğunu görmek ise yüreğimizi yaralıyor.
Bu akıl almaz zulmü, haksızlığı, itirazımızı duyabilecek kulak var mı, kaldı mı bilmiyoruz ama şikayetimizi duyan olursa diye beyan ediyoruz. Ve hiç kuşkusuz her şeyi bilen, gören Alemlerin Rabbinin zalimlere hak ettiklerini vereceğinden kuşku duymuyoruz.