Boğaziçi’ndeki eylemlerin rengi ve mahiyeti

Kenan Alpay, Boğaziçi Üniversitesi çerçevesinde başlayan protestolar ve olayların amacını köşesinde analiz ediyor.

Eylem yapan kitlenin taleplerinden makul ve meşru olanları var, olmayanları var. Benzer bir durum devlet için de söz konusu, söylem ve müdahalelerinden makul ve meşru olanları var, olmayanları var. Hayır, her iki tarafa da eşit mesafedeyim, taraf tutmuyorum demediğim gibi kokmaz-bulaşmaz veya günü kurtarmayı kafasına koymuş biri de değilim. Ancak hem söylem ve eylemlerin hem de sürecin sağlıklı bir analizini yapamazsak sonuçların hepimiz için ağır faturalar çıkaracak olmasından kaygılıyım.

Rektör istifa” slogan ve pankartlarıyla başlayan protestolara yabancı değiliz. Ancak ‘eskiden’ öğrenciler tarafından haykırılan istifa talepleri genellikle siyasi kimlikle, akademik yeterlilik veya yetersizlikle ilgili değil yasakçı-özgürlükçü tutumla ilgili olurdu. Fakat Melih Bulu’nun rektör atandığı ilan edildiği andan itibaren Boğaziçi kültüründen gelmediği, dışarıdan atandığı, AKP’li olduğu vurgularıyla adeta şeytanlaştırıldı. Atamaya karşı çıkan bütün öğrenciler ve öğretim üyeleri için pankart açıp slogan atarak protesto etmek, dersleri boykot etmek bir haktır elbette. Ancak görev yaptırmama, rektörlük makamına sokmama, ders işletmeme gibi zor kullanma veya şiddet içeren eylem biçimleri ne makul ne de meşru olur.

Yazının devamı için bağlantıya tıklayınız.

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye