Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin Doğu Türkistan raporu Michell Bachelet’in görevdeki son gününde yayımlanmış ve uluslararası basında geniş yankı uyandırmıştı.
Zalim Çin’in Doğu Türkistan’daki sistematik zulümlerinin belgelenip gündemleşmesi açısından önem arz eden bu raporun yankılarına ışık tutan çeşitli haberler daha önce Haksöz-Haber’de de yayımlanmıştı.
Uygur Araştırmaları Merkezi’nden Abdullah Oğuz’un Türkçeye tercüme ettiği raporun değerlendirme kısmı da meselenin önemine ışık tutan önemli tespit ve değerlendirmeler içeriyor.
Doğu Türkistanlılar tarafından Uyghurstudy.org/tr sayfası üzerinden yayımlanan rapora ilişkin haberde “Birleşmiş Milletler tarafından yaklaşık 5 yıldır üzerinde çalışılan, ancak yayınlanması sürekli ertelen Doğu Türkistan raporu Michell Bachelet’in görevdeki son gününde yayınlandı. Rapor Doğu Türkistan’da yaşananlara soykırım diyemese de, insanlığa karşı işlenen suç teşkil edebileceği yönündeki tespiti ile önem arz etmektedir. Geniş kitlelerin istifadesi için raporun sonuç kısmının Türkçe tercümesini yayınlamayı gerekli gördük.” deniliyor. Tam nüshasına https://www.ohchr.org/sites/default/files/documents/countries/2022-08-31/22-08-31-final-assesment.pdf adresinden ulaşılabilecek raporun sonuç kısmının Türkçe tercümesini aşağıda ilginize sunuyoruz…
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin Ofisi
İHYKO’nun Çin Halk Cumhuriyeti, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ndeki, İnsan Hakları Endişeleri Hakkındaki Değerlendirmesi
31 Ağustos 2022
[Raporun 143-150. Paragraflarında (sayfa 43,44) yer alan Genel Değerlendirme kısmının Türkçe Tercümesi]
Tercüme: Abdullah OĞUZ
Uygur Araştırmaları Merkezi
abdullahoguz@uyghurstudy.org
contact@uyghurstudy.org
VIII. Genel Değerlendirme ve Tavsiyeler
143. Hükümetin terörle mücadele ve “aşırılıkçılık”la mücadele stratejileri uygulaması bağlamında XUÖB’da ciddi insan hakları ihlalleri işlenmiştir. XUÖB’da bu stratejilerin ve ilgili politikaların uygulanması, geniş bir yelpazedeki insan hakları üzerinde birbirine kenetlenen şiddetli ve yersiz kısıtlamalara yol açmıştır. Bu kısıtlama kalıpları, ayrımcı bir bileşenle karakterize edilir, çünkü altta yatan eylemler genellikle doğrudan veya dolaylı olarak Uygur ve diğer ağırlıklı olarak Müslüman toplulukları etkiler.
144. Bu değerlendirmede belgelendiği üzere, bu insan hakları ihlalleri, uluslararası insan hakları normları ve standartları açısından son derece sorunlu olan yerel bir “terörle mücadele hukuk sisteminden” kaynaklanmaktadır. Bu, sınırlı güvenceler ve yetersiz bağımsız gözetim bağlamında geniş soruşturma, önleyici ve zorlayıcı yetkileri yorumlamak ve uygulamak için yetkililere geniş takdir yetkisi veren, belirsiz, geniş ve açık uçlu kavramlar içeren bir sistemdir. Ayrımcı uygulamaya karşı savunmasız olan bu yapı, pratikte Uygurların ve XUÖB’daki diğer ağırlıklı olarak Müslüman toplulukların, MEÖM adı verilen tesislerde ve diğer tesislerde, en azından 2017 ve 2019 yılları arasında, geniş çaplı ve keyfi olarak özgürlüklerinden mahrum bırakılmasına yol açmıştır. MEÖM sistemi o zamandan beri Hükümetin iddia ettiği gibi kapsamı daraltılmış veya tasfiye edilmiş olsa bile, onu destekleyen yasalar ve politikalar hala yürürlüktedir. Yargı süreçleri yoluyla verilen hapis cezalarının sayısında ve uzunluğunda görülen paralel artış eğilimi, özgürlükten yoksun bırakma gözaltılarının odağının, terörle ve “aşırılıkçılık”la mücadele gerekçesiyle, hapis edilmeye doğru kaydığını gösteriyor.
145. MEÖM tesisleri adı verilen sistemde tutulan kişilere yönelik muamele eşit derecede önemlidir. Zorla tıbbi tedavi ve olumsuz gözaltı koşulları da dahil olmak üzere işkence veya kötü muamele örüntüleri iddiaları ile cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin bireysel vaka iddiaları inandırıcıdır. Bu aşamadaki mevcut bilgiler, İHYKO’nin bu tür suistimallerin tam kapsamına ilişkin kesin sonuçlar çıkarmasına izin vermese de, MEÖM tesislerinin yüksek düzeyde güvenlik altına alınmış ve ayrımcı doğası ile birlikte yetkililerin gözetiminin ile etkili çözüm yollarına erişimin sınırlı olması , bu tür ihlallerin geniş çapta gerçekleşmesi için uygun bir zemin sağlar.
146. MEÖM’deki ve diğer gözaltı merkezlerindeki keyfi gözaltı sistemleri ve ilgili istismar örnekleri, bu grupların bireysel üyelerinden kaynaklandığı düşünülen güvenlik tehditlerine dayalı olarak Uygurlara ve ağırlıklı olarak Müslüman olan diğer azınlıklara karşı daha geniş bir ayrımcılık zemini oluşturmaktadır. Bu durum, uluslararası normları ve standartları ihlal eden insan hakları ve temel özgürlükler üzerinde geniş kapsamlı, keyfi ve ayrımcı kısıtlamalar içermektedir. Buna, dini kimlik ve ifade üzerindekilerin yanı sıra mahremiyet ve hareket üzerindeki aşırı kısıtlamalar dahildir. Aile planlaması ve doğum kontrol politikalarının zorlayıcı ve ayrımcı bir şekilde uygulanması yoluyla üreme haklarının ihlal edildiğine dair ciddi emareler bulunmaktadır. Benzer şekilde, MEÖM sistemiyle bağlantılı olanlar da dahil olmak üzere, yoksulluğun azaltılması ve “aşırılığın” önlenmesi gibi iddia edilen amaçlara yönelik çalışma ve istihdam planlarının, dini ve etnik gerekçelerle baskı ve ayrımcılık unsurlarını içerebileceğine dair göstergeler vardır.
147. XUÖB’da açıklanan politika ve uygulamalar, aileleri ayırarak ve insanların birbiriyle temasını keserek sınırları aşmış, etkilenen Uygur, Kazak ve diğer ağırlıklı olarak Müslüman azınlık ailelere benzersiz acılar yaşatmış, XUÖB’daki deneyimler hakkında herkese açık olarak konuşan diaspora topluluğunun üyelerine yönelik gözdağı ve tehdit yöntemleri daha da şiddetlenmiştir.
148. Hükümetin 2017-2019 döneminde ve potansiyel olarak bundan sonraki dönemde XUÖB’da terörizme ve “aşırılıkçılığa” karşı beyan ettiği uygulamaya ilişkin İHYKO’ye halihazırda mevcut olan bilgiler, uluslararası ceza hukuku açısından da endişeler uyandırmaktadır. Uygurların ve ağırlıklı olarak Müslüman olan diğer grupların, kısıtlamalar ve daha genel olarak bireysel ve toplu olarak sahip olunan temel haklardan yoksun bırakılma bağlamında, yasa ve politika uyarınca keyfi ve ayrımcı bir şekilde gözaltına alınmaları, özellikle insanlığa karşı işlenen suçlar olmak üzere uluslararası suçları teşkil edebilir.
149. Hükümet, tüm yasa ve politikaların uluslararası insan hakları hukuku ile uyumlu hale getirilmesini sağlamak ve insan hakları ihlali iddialarını ivedilikle soruşturmak, faillerin verebilirliğini sağlamak ve mağdurlara tazminat ödemek birincil görevine sahiptir. Keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakılan kişiler derhal serbest bırakılmalıdır. Ciddi ihlallerin devam etmesi ve tekrarlanması için uygun koşullar mevcut olduğundan, bunların da derhal ve etkili bir şekilde ele alınması gerekir. XUÖB’daki insan hakları durumu ile, Hükümet, Birleşmiş Milletler hükümetler arası organlar ve insan hakları sisteminin yanı sıra daha geniş anlamda uluslararası toplum tarafından da acilen ilgilenilmesini gerektirmektedir.
150. İHYKO, XUÖB’daki durumun çeşitli yönleri hakkında bilgi paylaştığı için Hükümete ve diğer kurumlara minnettardır. Bu değerlendirme aynı zamanda son yıllarda sivil toplum kuruluşları, araştırmacılar, gazeteciler ve akademisyenler tarafından tamamlanan (ve İHYKO tarafından bağımsız olarak değerlendirilen) çok sayıda araştırma ile kolaylaştırılmıştır. İHYKO, kendileri ve sevdikleri için potansiyel risklere rağmen yaşadıklarını İHYKO ile paylaşmaya istekli olan mağdurlara ve tanıklara derinden minnettardır.
[Kısaltmaların Açıklaması Tercümanın Notudur Orijinalde Yoktur
İHYKO : İnsan Hakları Yüksek Komiseri’nin Ofisi
XUÖB : Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan’a Çin Devleti tarafından verilen isim)
MEÖM : Mesleki Eğitim ve Öğretim Merkezi (Toplama Kamplarına Çin Devleti tarafından verilen isim)]