BM, 24 Ekim 1945'te İkinci Dünya Savaşı’nın galip devletleri tarafından oluşturulan bir sistem üzerine kuruldu. “Dünya barışı”nı korumak için uluslararası örgüt kurma düşüncesi ilk defa Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra denenmiş, Milletler Cemiyeti (MC) adı altında vücut bulmuştu.
MC, İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleyemeyince, savaşın galipleri ABD, Sovyetler Birliği (SSCB), Çin, İngiltere ve Fransa, dönemin güç dengelerini esas alan BM'yi kurdu.
193 üyeye sahip örgüt, New York'ta bulunan genel merkezden yönetiliyor.
Yapısal olarak idarî bölümlere ayrılan örgüt, Genel Kurul, Güvenlik Konseyi (BMGK), Ekonomik ve Sosyal Konsey, Yönetim Konseyi, Genel Sekreterlik ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan oluşuyor.
Bm Genel Kurulu
Örgütün iki temel organından biri olan Genel Kurul, üyeleri bağlamayan tavsiye kararları alabiliyor. Tüm üye ülkeler, Genel Kurul'da "devletlerin egemen eşitliği” ilkesiyle temsil ediliyor, yani her üye bir oy hakkına sahip.
Her yılın eylül-aralık aylarında New York'taki BM Genel Merkezi'de toplanan Genel Kurul'da kararlar oy çokluğuyla alınıyor.
Barış ve güvenlik, bütçe, seçim, üye kabulü gibi konularda alınan kararlar için ise üçte ikilik çoğunluk gerekiyor.
BM Güvenlik Konseyi
Yürütme organı niteliğindeki BMGK ise kuruluşundan bu yana 5 "galip" devletin tekelinde bulunuyor. BMGK, daimi üyeler dışında geçici statüde, iki yılda bir değişen ve bölgesel bazda seçilen 10 ülkeyi kapsıyor. Ancak, “veto hakkı” sadece daimi üyeler tarafından kullanılabiliyor. Dolayısıyla, "Üçüncü Dünya Savaşı"nı engellemek için kurulduğu ilan edilen BM sisteminin asıl hedefinin, dönemin en güçlü beş devletinin statükoyu muhafaza edebilmesi ve galibiyetlerini ömür boyu ayrıcalığa dönüştürebilmesi olduğu açıkça görülüyor.
BM’nin diğer organları sadece tavsiye kararı verebilirken, BMGK’nın tüm üyeler için bağlayıcı olan kararları, üye ülkeler tarafından verilen bir önergenin, 15 üye ülkeden 9’u tarafından kabul edilmesi ve daimi üyelerden birinin veto etmemesi şartıyla alınıyor. Yani 9 olumlu oya karşın bir daimi üyenin vetosu, insanî ve siyasî gerekçesi ne olursa olsun kararı geçersiz kılabiliyor. Bu nedenle BMGK, örgüte yöneltilen eleştirilerin odağındaki organ olarak öne çıkıyor.
Yöneltilen eleştiriler, daimi üyelik sistemi, üye sayısının azlığından ötürü eşit temsil gücünün zayıflığı ve en çok da veto hakkı etrafında şekilleniyor.
Reform taleplerinin odağında da BMGK'nın yapısının değiştirilmesi bulunuyor. Zira geçici üyelerin arttırılması, BMGK'ya karşı Genel Kurul'un güçlendirilmesi ve vetonun kısıtlanması, çoğunlukla zikredilen reform talepleri arasında yer alıyor.
70. Genel Kurul'da Eleştiriler
Her sene eylül ayında yapılan Genel Kurul Genel Görüşmeleri’nin 70.si, 28 Eylül'de New York'da başladı. Bu seneki toplantılar, reform talepleri açısından önemli görüşmelere sahne oldu.
Reform talebinde bulunan en etkili gruplardan biri olan ve Almanya, Japonya, Brezilya ve Hindistan'dan oluşan G4 Grubunun liderleri, 2004 yılından bu yana ilk defa ortak açıklama yaptı.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin ev sahipliğinde Waldorf Astoria Otel'de düzenlenen G4 zirvesinde, Japonya Başbakanı Şinzo Abe, Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff, Almanya Başbakanı Angela Merkel, son yıllarda hızla artan küresel sorunlara ve krizlere karşı daha temsilî, meşrû ve etkili bir BMGK'ya her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu kaydetti.
BMGK'nın 21. yüzyılda uluslararası toplumun gerçeklerini yansıtması yoluyla başarıya ulaşabileceği görüşünü paylaşan G4 liderleri, birçok üye devletin uluslararası barış ve güvenliğin korunmasıyla ilgili önemli sorumluluk alma kapasitesi ve isteği olduğunu belirtti.
G4 ülkeleri, BM'nin reform çabalarının temelinde BMGK'nın reforme edilmesinin yer alması gerektiğini kaydetti.
Türkiye’nin İtirazları: ''Dünya, 5'ten Büyüktür!"
Türkiye özellikle, BM'nin büyük insanî krizler karşısında etkisiz kaldığı dönemlerde örgütün işleyişine yönelik güçlü eleştirilerde bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özellikle Suriye savaşı konusunda BMGK daimi üyelerinin sistemi çalışmaz hâle getirmelerine, ''Dünya, 5'ten büyüktür!" ifadesiyle dikkati çekiyor.
Türkiye’nin Soğuk Savaş sonrası reform tartışmalarından beri BM’nin çeşitli platformlarında dile getirdiği talepleri, Genel Kurul’un Güvenlik Konseyi karşısında güçlendirilmesini, BMGK’ya yeni geçici üyeler eklenmesini, BMGK’nın BM üyesi bütün devletlerin katkılarına açık ve onlar tarafından sorgulanabilir hâle getirilmesini içeriyor.
Kaynak: Anadolu Ajansı