Mehmet Özcan / Doğruhaber
Mısır'da 30 yıllık dikta rejimi Hüsnü Mübarek yönetimine son verilerek kazanılan devrimin 5. yılına buruk girilirken, ülke genelinde yine protesto eylemleri vardı. Halk sokaklara inerek çalınan devrimini geri istiyor. Hatırlanacağı üzere Mısır tarihinde yapılan ilk özgür seçimler sonucu cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi, devrimin ikinci yılında cuntacı General Sisi tarafından yapılan darbe ile devrilmiş, ardından yapılan barışçıl eylemlerde halkın üzerine kurşunlar yağdırılarak binlerce insan katledilmişti. On binlerce İhvan mensubu ve liderleri de işkencelerden geçirilerek zindanlara atılmıştı. Cuntacı Sisi rejimi, ülkeyi demir yumrukla yönettiği süre zarfında olduğu gibi halen Mısır'da İhvan mensubu ve darbe karşıtı tüm halk, düşman profilinde görülerek muamele görüyor. Hukukun ayaklar altına alındığı ülke ekonomik anlamda büyük bir kriz yaşıyor.
Devrimin 5. Yıldönümü dolayısıyla görüştüğümüz Mursi dönemi Mısır milletvekili Sabır Ebul Futuh, çok önemli açıklamalarda bulundu. Şu an Türkiye'de yaşayan Ebul Futuh, İhvan'ın İstanbul'da açtığı Rabia Mısır Dayanışma Derneği'nin yöneticiliğini yapıyor. Ebul Futuh, ülkesinden uzakta olsa da Mısır'da yaşananları an be an takip ediyor. Darbecilerin geçen üç yıllık süreye rağmen hâlâ meşruiyet sorunu yaşadığını belirten Ebul Futuh, cunta rejimine destek veren dış güçler ve bunların amaçlarına dair önemli açıklamalarda bulundu. İşte Mısır eski milletvekili Sabır Ebul Futuh'un sorularımıza verdiği cevaplar…
DARBECİLER MEŞRUİYET SORUNUNU AŞAMADI
Devrimin beşinci yılına girildi. 25 Ocak 2011'de 30 yıllık iktidarı elinde bulunduran Hüsnü Mübarek devrilmişti. Ancak iki yıl sonra devrime karşı askeri darbe yapıldı. Devrimin yıldönümü münasebetiyle bu beş yıllık süreci kısaca genel anlamda değerlendirebilir misiniz?
Beşinci yıla geldiğimiz bugünlerde Mısır'da biliyorsunuz askeri darbe oldu, devrimin ikinci yılında. Fakat bu askeri darbe şu ana kadar hâlâ istikrar ve meşruiyet sorunu yaşamaya devam ediyor. Mısır halkı kazanımlarının kaybolmaması ve artarak devam etmesi için mücadelelerini sürdürüyor.
DEVRİMİN YILDÖNÜMÜNDE BÜTÜN ORDU SEFERBER EDİLDİ
Devrimin yıldönümü dolayısıyla İhvan halka çağrıda bulundu ve Mısır'ın birçok şehrinde gösteriler düzenlendi. Bu gösterilere halkın rağbeti nedir?
Tabi biz durumu yakından takip ediyoruz. Mısır'da 25 Ocak'ta yüzlerce noktada gösteriler oldu. Bütün tedbirlere rağmen Mısır cunta rejiminin aldığı olağanüstü tedbirlere rağmen… 180 bin ordu mensubu sokaklara çıktı, bütün ordu seferber edildi. Her türlü en katı tedbirler alındı; zırhlı araçlar, tanklar bütün noktaları tuttu. Buna rağmen Mısır halkı sokaklara çıkarak, gösteriler yaparak bazı yerlerde yoğun bir katılım göstererek bunu ortaya koymuştur ve artık Mısır cunta rejiminin, halkın üzerindeki baskı ve korkutma yönünün zayıfladığının en güzel delilidir. Elbette Mısır cunta rejimi, bu gelişmelerden korkuyor. Eğer korkmazsa ordu, polis bütün gücünü sokağa çıkarmazdı. Demek ki Mısır'da darbeciler hala kendileri açısından istedikleri sükûneti ve istikrarı sağlayabilmiş değil.
HALKIN DEVLETE KARŞI DEĞİL DARBECİLERE KARŞI GELMESİNİ İSTİYORUZ
Peki bu durumun daha ne kadar devam etmesini bekliyorsunuz?
Biz aslında iki hususa dikkat ediyoruz. Birincisi; Mısır halkının devlete karşı değil darbecilere ve rejime karşı gelmesini istiyoruz. Çünkü biz devletin zarar görmesini istemiyoruz. Mısır devleti ve kurumları zarar görmemelidir, bir kere bunu ayırt etmek lazım. Diğer bir husus; zamanla askeri yapıda askerlerin kendi içinde de rahatsızlık ve hareketlenmelerin olmasını bekliyoruz.
DARBECİLER İKİ GENERAL VE BİR ALBAY'I DARBE İDDİASIYLA İDAM ETTİ
Askerin içinde böyle bir şey gözlemliyor musunuz ya da buna dair yeni gelişmeler var mı?
Elbette var. Mesela geçen ay üç tane yüksek rütbeli subay idam edildi. Üç yüksek rütbeli subay darbe teşebbüsü iddiasıyla idam edildi.
Açıkladığınız bu bilgi basına hiç yansımadı ya da Türkiye basını olarak duymadık. İdam edilen bu subayların rütbeleri neydi?
Bu bilgi Mısır basınında yer aldı. Ve bu subayların rütbeleri iki general, bir albaydı. Bu rütbeler, Mısır ordusuna göre çok yüksek bir rütbe sayılıyor. Mısır cunta rejimi bunların darbe girişiminde bulunduklarını söylüyor ama aslında bu generaller, darbecilere tepki gösterdikleri için idam edildiler.
CUNTA İHVAN'IN OKUL VE HASTANELERİNE EL KOYDU
Mısır cuntası, İhvan'ın 1.1 milyar dolarlık varlığına el koydu. Muhtevası: taşınmaz mülkler, hastaneler, araçlar ve nakdi paradan oluşan İhvan'ın 1.1 malvarlığının gaspı için neler söylemek istersiniz?
Doğru. Ama bu malvarlığı nakit para şeklinde değil de İhvan Cemaatine bağlı kurumlardır bunlar. Okullar, hastaneler, bazı fabrikalar şeklinde. Bunlara el konuldu, müsadere edildi ya da bunlara kayyum atandı. Olay budur. Ve bunların çoğu okuldur, meşhur okullar. Bunların içinde örneğin İskenderiye'de Medine okulları, Kahire'de Nur okulları bunların arasındadır.
Bunlara el konulması İhvan Cemaatini nasıl etkileyecek?
Ebette bu kurumlara el konulması, müsadere edilmeleri, kayyum atamaları cemaati etkileyecektir. Ama daha çok Mısır halkını etkileyecektir. Çünkü Mısır halkı bunlardan istifade ediyordu. Bunların içerisinde çalışan insanlar var, fakir çocuklar bu kurumlarda eğitim görüyor. Bu kurumlar Mısır halkına sağlık hizmeti veriyor. Dolayısıyla bunların müsadere edilmesinde ya da el konulmasında elbette cemaat zarar görecektir ama bundan en büyük zararı halk görecektir. Bunun sonuçları yine halk arasında rahatsızlıklara sebep olacağından bu durum yine ters teperek cuntayı daha da baskı altına alacaktır.
DARBECİLERİN YANINDA YER ALAN İŞADAMLARI BİLE ŞU ANDA MISIR'DA YATIRIM YAPMIYOR
Sisi rejiminin, yönetime gelmesi sonrası ülke ekonomisi alt üst olmuş durumda. Halk eskisinden daha da fakirleşmiş durumda. Cunta rejimi, iflasın eşiğine getirdiği ülkenin kalkınması için hiçbir icraatta bulunmuyor. Ancak mevcut rejimin güvenliği için en üst tedbirler alınabiliyor. Bu durum nereye kadar devam edecek. Siz bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Tabii halkın durumu ekonomik ve sosyal olarak çok kötü. Çünkü darbecilerin hiçbir vaadi yerine gelmedi. Ayrıca şu anda Mısır'da yatırımlar dışarıya kaçıyor. İki trilyon Cüneyh kadar bir kayıptan söz ediliyor. Hatta darbecilerin yanında yer alan işadamları bile şu anda Mısır'da yatırım yapmayarak dışarı çıkıyor. Çünkü Mısır'ın mevcut durumu yatırıma elverişli değil. Bir yerde yatırım yapabilmeniz için bir kere sistemin oturmuş olması lazım. Ama biz bakıyoruz ki Mısır'ın darbeci rejim imajı hiçbir şekilde yok olmuyor ve hala darbeci bir rejim olarak görülüyor. Bu da güven oluşturmaya engel oluyor.
MISIR'DA TİCARİ ALAN DA ORDUNUN ELİNDE
Ayrıca teşvik edici yasalar yok. Mesela bir yatırım için teşvik edici yasalar çıkarılması gerekiyor ama Mısır'da bütün teşvik edici yasalar ordunun elini güçlendirmesine yönelik olarak çıkarılıyor. Çünkü ordu her alanda faaliyet gösteriyor. Ekonomi, ticaret alanında ordu var, bunları dikkate alarak kanunlar çıkarılıyor. Mısır'da ayrıca bir yerde yatırım yapabilmek için muhalefetin de zayıf olması lazım ya da makul olması lazım. Ama Mısır'da muhalefet rejimden daha güçlü. Bu da rejime dayanarak yatırım yapmaya engel oluyor. Bu üç şart bir kere Mısır'da yatırıma elverişli değil. Bu durumda insanlar nasıl güvenip de gelip Mısır'da yatırım yapsınlar. Yani öyle bir şey yok, aksine sermaye çıkışı var. Bu da enflasyonun, işsizliğin artmasına sebep oluyor. Ayrıca Mısır'da ciddi döviz sıkıntısı var. Döviz sıkıntısından dolayı Sisi, bazı ürünlerin ithalatını yasaklıyor. Ama bu sefer Mısır'ın ihtiyacı olan bu ürünler iç piyasada daha da pahalı hale geliyor. Bu da enflasyonu yükseltiyor ki şu an enflasyon çok yüksek. Ayrıca Cüneyh değer kaybediyor. Şimdi bu bir kısır döngüye dönmüş durumda; enflasyon, döviz, ithalat dengesi. Bunlar Mısır halkına olumsuz bir şekilde yansıyor ve darbecilerin elini zayıflatıyor.
ORTADOĞU'DA HÂKİMİYET KURMAK İSTEYEN HER ÜLKE ELBETTE MISIR'LA İLGİLENİR
Sisi rejimi ayakta kalabilmek için dışarıdan ekonomik destek görüyor. Bu bazen Amerika ve batılı ülkeler olurken, bazen israil, bazen de Suudi gibi Arap ülkeleri olabiliyor. Hem Sisi rejimi açısından ve hem de dış güçler açısından bu yardımların sebebi nedir?
Uluslararası güçlerin Mısır üzerinde ittifak kurmasını anlıyorum. Çünkü Mısır önemli bir ülke ve Ortadoğu'da hâkimiyet kurmak isteyen her ülke elbette Mısır'la ilgilenir. Ve bunlar da Ortadoğu'ya hâkim olmak istiyor. Dolayısıyla Mısır'ın istemedikleri bir şekle gelmesini istemiyorlar. Kssinger, şunu söylemişti: ‘Mısır bir gemiye benziyor. Ne batmalı ne de günyüzüne çıkmalı.' Bunlar da yani uluslararası güçler, askeri müdahalelerle kontrol ettikleri Mısır'ın ne ölmesini, ne ihya olmasını istiyor. Çünkü ihya olmuş bir Mısır her zaman için tehdittir onlar açısından.
AVRUPA VE AMERİKALILAR NE GÜÇLÜ NE DE BATIK BİR MISIR İSTEMİYOR…
Sayın Ebul Futuh Mısır'da bundan sonra ne olacak ve bu durum daha ne kadar sürecek? Önce darbeyle başa geçen ve sonra çok az bir katılımla yapılan seçimle işbaşı yapan gayrimeşru hükümet ve cumhurbaşkanının akıbetini nasıl görüyorsunuz ve Mısır'ın geleceğine dair neler söylemek istersiniz?
Tabi bunun tam olarak ne kadar süreceğini kimse söyleyemez ama bu darbe rejiminin çökmesi için bütün şartlar oluşmuş durumdadır, bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Artık Mısır'da şu anki rejimin devam etmesi batılıların da çıkarına değildir. Tabii biz, batılılara güvenmiyoruz ve bir beklentimiz de yok ama bu rejimin bu şekilde devam etmesi kimsenin yararına değil. Elbette Avrupalılar, Amerikalılar güçlü bir Mısır istemiyor ama batık bir Mısır da istemiyorlar. Çünkü batık bir Mısır da onlara yaramaz, şu anda batmış bir Mısır'la karşı karşıyayız. Dolayısıyla şu anda bir alternatif arıyorlar. Mısır'ın durumu iyi değil.
SİZ SİYASETTEN UZAK DURUN, BÜTÜN KAZANIMLARINIZI GERİ VERECEĞİZ DİYORLAR
Bize defalarca “siz siyasetten uzak durun, bütün kazanımlarınızı geri vereceğiz” diyorlar. Yani toplumsal işlerde ve toplum içinde yine varlığınızı sürdürün. Ama siyasetten uzak durun diyorlar. Biz bunu kabul etmedik. Çünkü biz bir cemaatiz ve bizim siyasi hedeflerimiz de var. Dolayısıyla bizim sadece toplumsal işlerde olmamız, kabul edebileceğimiz bir durum değil.
AMA BİZ BUNU KABUL ETMEYECEĞİZ, ÇÜNKÜ BUNUN İÇİN BEDEL ÖDEDİK
Bir saniye Sayın Ebul Futuh, araya girmek istiyorum. İhvan Cemaati'nin mal varlıklarına el konulması acaba bu yönde bir mesaj mıdır? Sanki size şunu mu söylüyorlar; siz siyasetten vazgeçmezseniz toplumsal zemininizi de kaybedersiniz diye mesaj mı veriliyor?
Aynen böyle bir mesaj veriliyor, evet. Ama biz bunu kabul etmeyeceğiz, bunun için bedel ödedik ve bu konuda başarılı olduğumuza inanıyorum. Biz kesinlikle bu süreci başarıyla yönettik ve başarıyoruz. Kimse bizi toplumsal çalışmanın içine hapsedemez. Bizim aynı zamanda siyasi bir boyutumuz vardır. Bu bizim hakkımızdır ve biz siyaset de yapacağız, toplum içinde de var olacağız. Ama Mısır halkı bizi seçer ya da seçmez o ayrı bir konu. Ama şu anda uluslararası sistem, biz biliyoruz ki bir arayış içindedir. Ve bunun kesinlikle İslâmcılardan olmaması için çaba sarf ediyorlar. Eğer bir alternatif bulurlarsa darbecilerin dönemine son verecekler.
YAPAY BİR ÜLKE, KUKLA BİR ÜS; BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
Ama Birleşik Arap Emirlikleri için özel bir sayfa açmak gerekiyor: çünkü bu ülkenin hacmiyle yaptığı işler hiç birbirine paralel değil. Demek ki bu ülke aslında yapay bir ülkedir ve öyle bir ülke de yoktur. Bu tamamen kukla bir üs'tür. Adı Birleşik Arap Emirlikleri olarak konulmuş, yoksa Birleşik Arap Emirlikleri'nin Moritanya'daki İslâmî Hareket'in bastırılmasında ne gibi bir çıkarı olabilir. Orta Afrika'daki Müslümanların katledilmesi konusunda Birleşik Arap Emirlikleri'nin ne gibi bir beklentisi olabilir.
BAE: MISIR'DA SİSİ'YE, LİBYA'DA HAFTER'E DESTEK VERDİ, MORİTANYA'DA İSLÂMÎ HAREKET'İN BASTIRILMASINA KATKI SAĞLADI
Düşünün, Birleşik Arap Emirlikleri Moritanya'da Müslümanların, İslâmî Hareket'in bastırılmasında çok doğrudan bir katkı sağladı. Ve bu iki ülke arasında on bin kilometrelik mesafe var. Orta Afrika'da yine aynı şekilde. Öte yandan Libya'da darbeci Hafter'i destekliyor. Mısır'da Sisi'yi destekliyor. Yemen'de işi karıştırıyor. Şimdi sormak lazım; böyle küçük bir ülkenin bu işlere böyle kendi başına teşebbüs etmesi düşünülebilir mi? Elbette hayır. Demek ki bu ülke tamamen yapay bir ülkedir ve ismi üzerinden bir kandırmaca söz konusudur. Burada tamamen bir koloni var ve bu koloni üzerinden planlar yapılıyor. Adı Birleşik Arap Emirlikleri ama bu bir kolonidir. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Bir ordu düşünün ki mensupları Amerika ile gizli kapaklı işler yapıyor…
Peki İhvan Cemaati olarak bu başarınızın göstergeleri neler?
Bizim başarılı olduğumuzun en büyük göstergesi; Mısır'da darbecilerin lehinde bir istikrarın oluşmaması. Uluslararası alanda meşruiyet sorununu bir türlü giderememeleri… Bir kere bu büyük bir başarıdır. Ayrıca Mısır'da askerlerin itibarının düşmesi ve gerçek yüzünün ortaya çıkmasına sebep olduk. Bu şekilde bütün Mısır halkı artık çok güvendiği askerlerin birer hain olduğunu görmüş durumdadır. Bir ordu düşünün ki mensupları Amerika ile gizli kapaklı işler yapıyor. Bir ordu düşünün ki yurtdışına para kaçırıyor, İsviçre'de hesapları var. Bir ordu düşünün ki başkanı, israilin güvenliğinin kendi şahsi meselesi olduğunu söylüyor ve Gazze'deki tünelleri suyla dolduruyor. Böyle bir ordunun Mısır halkının nezdinde bir itibarı nasıl olur? İşte bunu başardık. Mısır cunta ordusunun gerçek yüzünün Mısır halkı tarafından görülmesini sağladık. Ve bizce bu büyük bir başarıdır.
Sayın Sabır Ebul Futuh, bize zaman ayırdınız, önemli bilgiler paylaştınız; teşekkür ediyor, davanızda muvaffakiyetler diliyoruz.
Ben teşekkür ediyorum.