Biz diyoruz ki, “Topkapı Sarayı meyhane değildir. Saray’da şarap içilmesi yanlıştır. Şarap içmek isteyenler meyhaneye gitsinler.” Anlama özürlüler itiraz ediyorlar: “Sanata yönelik saldırıyı kabul edemeyiz.”
Biz diyoruz ki, “Topkapı Sarayı’nda 24 saat sürekli Kur’an-ı Kerim okunur. Böyle bir mekânda, şarap içilmesi yanlıştır.”
Kalın kafalılar diyorlar ki, “İdil Biret dünya çapında bir sanatçımızdır. Ona karşı çıkılması kabullenilemez.”
Biz diyoruz ki, “Topkapı Sarayı’nda Peygamber Efendimiz’in ve sahabeden birçok ismin bazı eşyaları; kutsal emanetler vardır. Dolayısı ile bu mekân; dinî açıdan da saygıyı hakkeden bir yerdir. Burada dinî inançlara, dinin temel kavramlarına aykırı hareketler yanlış olur.”
Kaz kafalılar karşı çıkıyorlar: “İdilBiret, dört yaşında Bach'ın prelüdlerini çalmaya başlayan, dünyanın tanıdığı bir piyanistdir.”
Biz diyoruz ki, “Topkapı Sarayı’nın hukuki durumu, bir müze olmasıdır. Müze içinde, şu veya bu firmanın bedava şarap vererek o tarihi mekânı istismar etmesine izin verilemez.”
Kafalarında azıcık akıl kalmamış hokkabazlar, kel alaka itirazda bulunuyorlar: “Vakit gazetesi daha önce de benzer tahriklerde bulunmuştu.”
Biz diyoruz ki, “İdil Biret ilk defa mı konser veriyor? Daha önceki konserler için itiraz etmeyen bir gazete, bu konsere itiraz ediyorsa, itirazın gerekçesine bir baksanıza. Gerekçe hakkında somut cevap versenize...”
Kuş kafalılar, at gözlüğü takmış gidiyorlar: “Gericiliğe prim vermeyiz.”
Biz diyoruz ki, “İdil Biret, Aydın Doğan’ın malikanesinde versin bu konseri. O zaman şarap da ikram edebilirsiniz, esrar da! Ama bu saygısızlığı her gün küfrettiğiniz Osmanlı’nın sarayında niye yapıyorsunuz? Orası sizin babanızın tapulu arazisi mi?”
Olayları çarpıtmada üstlerine olmayan, ama zeka diye bir nimetten de nasipleri kalmamış beyinsizler hep bir ağızdan karşı çıkıyorlar: “Vakit gazetesinin hedef göstermesi ile olaylar yaşandı!”
Biz diyoruz ki, “Topkapı Sarayı, dünyanın sayılı tarihi mekânlarından birisidir. Burayı gözümüzden dahi sakınmalıyız. Burası, şarap firmalarının ticari amaçlı reklamına alet edilemez!”
Her konuyu istismar ederek menfaatlenen sahtekârlar, sözümona cevap veriyorlar: “Türkiye’nin çağdaş yapısının geriye çevrilmesine izin veremeyiz.”
Biz diyoruz ki, “Konser dinleyecekseniz, buyurun dinleyin. Şarap ne oluyor?! Kaldı ki; o organizasyonda, şarap dağıtımına ilişkin ruhsat alınmış mıydı?”
Hukuk denilince, kendi lehlerine ayrıcalıkların icat edilmesinden başka bir şey bilmeyen zorbalar cevap veriyorlar: “Ne olmuş yani iki şişe şarap içilmişse?”
Biz diyoruz ki, “Türk toplumunun inanç değerleri ile oynanılmaz. Bu toplumun manevi değerlerine hepimiz saygılı olmalıyız.”
Kendilerini efendi, halkı ise köle zanneden bir avuç aristokrat kafa buyuruyor: “Kimse konser vermemizi engelleyemez.”
Biz diyoruz ki, “Cihana hükmedilen o sarayda, sarayı bize emanet edenlere ihanet edercesine şaraplı rezaleti niçin sergiliyorsunuz?”
Başbakan’ın yemeğinde, “İlla da rakı. İlla da rakı” diye densizlik yapan malûm oramiralin izinden gidenler, tepki veriyorlar: “Siz bize ne karışıyorsunuz? Biz ister şarap içeriz, ister çayıra uzanırız.”
Biz diyoruz ki, “O saraydan cihan yönetildi. Bugün ağzına baktığınız ülkelerin devlet başkanları, dün o saraydan çıkacak fermanları gözetliyordu.. Ecdada birazcık saygı gösterin. O mekânın manevi havasını, işretle bozmayın!”
Cihan devletinin küçücük bir parçasında devlet olmayı kabullenmiş, ufku dar kafalılar itiraz ediyor: “Biz çağdaş sanat değerlerine saldırılmasına göz yumamayız.”
Evet; Alperenler’in demokratik tepkisine, salya sümük saldırı ile cevap verenlerin hali bu! Alperenler’in o güzel protestosunu çarpıtan sahtekârların görüntüsü bu..
Alperenler’in, kimsenin kılına zarar gelmeyen sivil tepkisini, “sopalarla saldırdılar” şeklinde haberleştiren müfterilerin verdikleri acınası fotoğraf işte bu..
İtiraz edilen şeyin ne olduğunu anlamıyorlar. Anlayamıyorlar! Kafaları basmıyor!
“A” diyorsunuz, “Ne z’si?” diye karşılık veriyorlar..
Saldırıyorlar da saldırıyorlar..
Ne görürlerse havlıyorlar...
VAKİT