Hayrettin Karaman, Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan yazısında dillerde pelesenk olan “Müslümanlar İslami uygulamalarla çok meşgul olduğu için geri kaldı.” söylemini yorumluyor:
Modernistlerin ve daha başkalarının bir ezberleri vardır, unutmayalım diye sıkça tekrar ederler.
Neymiş…
Müslümanlar Allah’a dua, düşmana beddua ediyor, basit fıkıh detayları ile meşgul oluyor ve bunları tartışmakla vakit geçiriyorlarmış, hâlbuki ötekiler (Batı) bilim ve teknolojide hayallerin ötesine geçmiş, bu yüzden soyuluyor, sömürülüyor, çağın gerisinde kalıyormuşuz…
Peki diyelim ki bu teşhis doğrudur, ne yapmalıyız (kim ne yapmalı) sorusunun ayağı yere basan cevabı yok! Kaldı ki, teşhis de doğru/isabetli değil.
İnsan toplulukları öteden beri avam ve havas diye ikiye ayrılmışlardır. Bunların insanlık değerleri ve insan olmaya bağlı hakları eşittir, lakin vazifeleri ve ehliyete bağlı mevki ve hizmetleri bakımından hak ve derece farkı vardır. Uçak yapan ile hangarı temizleyen aynı ehliyet hakkına sahip olurlarsa denge bozulur.
Avam kendine düşen vazifesini yapar, nasıl taharetleneceğinden nasıl adım atacağına kadar her davranışının inancına uygun olması için bilenlere (din âlimlerine, bu manada havassın bir kısmına) sorar, bilgi alır ve uygular. Din âlimleri de küçük büyük demeden dinin kurallarını öğrenir onlara aktarırlar; içtihada, yoruma açık olan konularda da farklı görüşleri olabilir, bunları da tartışabilirler. Buraya kadar olup bitenin Müslümanların bilim ve teknolojide geri kalmalarıyla hiçbir alakası yoktur. Çünkü “ileri”, “geri” ölçütüne tabi tutulan durum, Sevgili Peygamberimiz’in “Siz bunları benden daha iyi bilirsiniz” dediği dünya işleriyle (bilim, teknik ve teknoloji ile) ilgilidir.
Peki, bu konularda geride olan, din âlimleri (ulema-havas) mıdır? Ulema bilim adamlarına ve teknokratlara (diğer havas sınıfına) “Siz düşmandan daha ileri ve güçlü olmayın, ileri olmak için çalışmayın” mı diyorlar!?
Yoksa âyetler okuyarak, hadisler okuyarak dünya bilim ve teknolojisinde onlardan daha güçlü olmak için çalışmanın farz olduğunu mu söylüyorlar; elbette ve daima ikincisini söylüyorlar. Halk, eğer yapabiliyorsa, detayları, farzları ve sünnetleriyle inancına göre yaşamaya çalışıyor, bu arada bilgi ve becerileri kadar çalışıyor ve üretiyorlarsa bunlar mı bilim adamlarını engelliyorlar?! Yediklerimiz onların üretimi, maaşlarımız onların vergisi değil mi?
Efendiler, sorumluluğu alakasız kişilere atıp sıyrılmanın peşini bırakın. Din âlimi ve avam (halk) ne atom bombası, ne uçak, ne ince teknolojik icat ve buluşlar yapmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük dolgun maaşlar alan, titrleriyle çalım satan ama Batı’nın koşturduğu atların nallarını toplayan bir kısım yerli (sözde) bilim adamlarına ve teknokratlara aittir.
Batı ile yarışan ve onlara nal toplatan kaç bilim adamımız ve teknokratımız olduğunu ben merak ediyorum.
Ama İslâmî ilimler ve din bilimlerinde dünyadaki emsalini geçmiş pek çok din âlimini ben size sayabilirim.
Gelelim şu ‘ileri’-‘geri’ konusuna.
Bizim dinimiz, ahlâkımız ve medeniyetimiz (uygulamada ümmetin kusurları olsa da) Batı’nınkinden asla geri değildir.
ABD, İngiltere, İsrail, Fransa başta olmak üzere Batı, yıllarca Doğu’yu sömürdü, insanlarını kaçırıp köle yaptı, altın, elmas, petrol vb. servetlerini gasp edip ellerine İncil tutuşturdu. Sözde insan hakları sözleşmelerinden sonra zorlarına gitse de askeri işgale son verdiler ve sözde bağımsızlık lütfettiler, lakin bu defa da kukla yönetimlerle sömürüye devam ettiler, ediyorlar. Eğer bir yönetici onların yörüngesinden çıkmaya teşebbüs ederse onun işini bitiriyorlar. Yardımda, yurt ve yuvasızlara kapılarını açmada siyah ile beyazı, Müslüman olanla olmayanı ayırıyorlar, ayrımcılık yapıyorlar, Müslümanların ömürlerimi alıp en zor ve pis işlerini gördürdükten sonra şimdi ülkelerinden atmak için çabalıyorlar, yabancı düşmanlığı yapıyorlar, uyduruk İslâm tehlikesini istismar ediyorlar…
Ahlâk bu mudur?!!!
Dünya hayatını zahmetsiz yaşayabilmek için ortaya koydukları düzene din gibi uyuyorlar, ama bizim anladığımız manada ahlâk, din ve ibadette sınıfta kalmış bulunuyorlar.
Ben bunların nesine imreneceğim de kendimi, insanlık değerleri, manevi değerler, dinî değerler bakımından onlardan geri görecek, aşağılık duygusuna kapılacağım?!
Topu birbirimize atıp rahatlama sahtekârlığından vaz geçelim, herkes kendi sorumluluk alanını iyi bellesin ve orada yapması gerekeni yapsın.
İnsan; din, ahlâk, san’at ve medeniyetle insandır; bunları ihmal etmek veya başkalarından kopyalamak da, bilim ve teknolojide teklemek de büyük kusurdur, eğer gerileme varsa bunun en önemli sebebidir.