Birlik olmadan 21. yüzyılda olamayız

Serdar Demirel

Türkiye içine bakın, bölge gerçeklerine bakın, Müslüman coğrafyaya bakın ve Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelere bakın. Tek bir hakikat ortaya çıkıyor; birlik olmadan biz tarihte yokuz!

Umumi manzarayı kısaca özetleyelim bir:

Suriye Baas rejiminin Türkiye sınırındaki Kürt bölgelerini Kürt yapılanmalara terkedip oradan çıkması, Ortadoğu’yu müthiş gerdi. Eğer Suriye Baas rejiminin kontrolünden çıkarsa ülkeyi üçe bölmeyi ve oluşacak Kürt devletiyle Türkiye’yi karşı karşıya getirmeyi amaçlıyor. Yok eğer Baas rejimi iktidarını bir şekilde korumayı başarırsa, o zaman uçak ve tanklarıyla, olmadı kimyasal silahlarıyla tekrar Kürt bölgesini hakimiyeti altına alacak, gidişat bunu gösteriyor.

Bütün bunlar Kürtleri ya Türklerle ya da Araplarla karşı karşıya getirmeye ve bu halkların ortak yaşama iradelerini yok etmeye matuf.

Müslüman Ümmet’i parçalayan ulus devlet modasının pörsüdüğü bir demde, coğrafyamızda; yeni ulus devlet haritaları çizilmeye çalışılıyor, daha fazla bölmek, zayıflatmak ve küresel hegemonlara mecbur kılmak üzere. Kürt ve Türk, Kürt ve Arap Müslüman halklar müşterek tarihe rağmen ulus devlet modelinde ayrıştırılmıştı, yine aynı senaryo devreye konuluyor.

Bir diğer taraftan da Şii Sünni gerginlik tarihteki en kırılgan dönemlerinden birini yaşıyor. Devlet düzeyinde kamplaşmalar tehlike sinyalleri veriyor.

Bu arada Burma’da, Hindistan’da Müslüman azınlıklara uygulanan katliamlar had safhaya varıyor. 55 Müslüman ülkenin olduğu bir dünyada Burma gibi bir ülke bu zulmü pervasızca yapabiliyor.

Oynanan oyunlar, yaşanan acılar, içine sürüklendiğimiz kaos dünya Müslümanlarına birlik olmalarının zaruretini emrediyor. Bölgenin Müslüman halkları etnik temelli bir kavgaya tutuşup enerjilerini toprağa vermek yerine, birlik olup bir tarağın eşit dişleri gibi acıyı ve kederi, mutluluğu ve refahı beraber paylaşmak iradesini sergilemek zorundalar. Tükler mutlu olmadan Kürtler ve Araplar, onlar mutlu olmadan Türkler mutlu olamazlar.

Bölge Müslümanları sömürgeciler ve içimizdeki ulusçular tarafından Osmanlı ana gövdesinden bölünüp parçalanarak kırılgan küçük ulus devletlere mahkum edilmişti, ve bu sefer atomlarına parçalanarak etnik ve mezhep kavgalarının cenderesine sürükleniyor.

Bütün bunları ve Burma’daki diktatörlüğün Budist uzantılarının Arakan’lara yaptığı zulmü durdurmanın yolu birleşmekten, güçlü bir ses, kararlı bir irade sergilemekten geçer.

21. yüzyılda Arap Baharı ile birleşmenin imkânları kendini göstermeye başladı. Tunus ve Mısır’da olduğu gibi Müslümanların yönetime gelmeye başlamasıyla Arap dünyasında güçlü birleşme duyguları kendini hissettiriyor. Bu iradenin Türkiye’yi de yanına alarak bütün Müslüman coğrafyayı, olmadı kahir ekseriyetini birleştirmeye gidebileceğini söylüyorum.

Müslümanlar önce zihinlerde bölündüler, bugün de önce zihinlerde birleşmeliler. Kürt halkının da kahir ekseriyetinin eşit ve adil bir vahdetten yana olduğunu görmek gerek. Çoğunlukta olan Müslüman kavimler eşit zeminde paylaşmaya açık olursa, azınlıkta olan Müslüman kavimler de bölünmeye kapalı olacaklardır.

Müslümanlar 21. yüzyılda tarihte hür ve özgür olarak biz de varız demek istiyorsa, bu birlik elzemdir. Bu kahredici dağınıklıktan, bu sancılardan, bu katliamlardan kurtulmanın yolu ortak bir medeniyet ufkundan geçer. Ufkumuzu daraltan bir dil değil, ufkumuzu genişleten ve birleştiren bir dil kullanmak ânın vacibidir.

Dün bu yazıyı gazeteye göndermek üzere iken internet sitelerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in, Suriye’deki gelişmeler ve kuzeyindeki Kürtlerin durumuna değerlendirme bağlamında söylediği; “Artık aşırı merkeziyetçi bir yapıyla Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu yönetme imkanının ortadan kalktığını” ve kurtuluşun; “sınırların kaldırıldığı bir Ortadoğu’da gümrük birliğine, idari ve siyasi bir ortaklığa ve ortak para birimine geçilmesinde” olduğunu savunduğu sözlerini gördüm.

Aklın gösterdiği, tarihin öğrettiği ve dinimizin emrettiği birlik olmanın nasıl olması gerektiği üzerine bize ait dille konuşma zamanıdır.

YENİ AKİT