BM Anlaşması'na göre uluslararası alanda barış ve güvenliğin sağlanmasında öncelikli sorumluluğu bulunan BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) temsil kabiliyeti ve uluslararası sorunlara müdahale yeterliliği tartışılıyor.
İkinci Dünya savaşının ardından 1945 döneminin güç dengeleri üzerine kurulan BMGK'nın yapısının, ekonomik ve askeri güç dengelerinde değişimlerin gözlendiği 21. yüzyılda da kurulduğu şekliyle muhafaza edilmesi, güncel sorunların çözülememesine ve güçlenen ülkelerin rahatsızlıklarını yüksek sesle dillendirmesine neden oluyor.
BMGK'nın beş daimi üyesi ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin'in veto yetkisi, bu ülkelerden birisini doğrudan ya da dolaylı ilgilendiren konulardaki kararlarında BM sisteminin tıkanmasına sebep olabiliyor.
Özellikle Suriye'deki savaşın ardından gözle görünür hale gelen bu sorun, Ukrayna ve Filistin konularında da uluslararası anlaşmazlıkların barış içinde çözülmesi amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler'i devre dışı bırakıyor.
New York Şehir Üniversitesi'nden (CUNY) Prof. Dr. Thomas G. Weiss, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, BMGK reformunun önündeki engellerin on yıllardır bu çabaları etkisiz bıraktığını söyledi.
Reform için öncelikle beş daimi üyenin rıza göstermesi gerektiğini vurgulayan Weiss, "1945'in dünyasıyla 2015'in dünyasının aynı olmadığı konusunda herkes hemfikir. Ancak bulunan her çare çözüm getirdiği kadar yeni sorunlara da neden olabilir" ifadelerini kullandı.
BMGK'nın mevcut yapısı
Birleşmiş Milletler, iki dünya savaşının ardından yeni savaşların önlenmesi amacıyla 1945 yılında 50 ülkenin BM Şartı'nı imzalamasıyla kuruldu. Bu yıl 70. kuruluş yıldönümü kutlayan kuruluşun temel karar alma organı BM Güvenlik Konseyi 15 üyeden oluşuyor.
Konseyin, veto yetkisi olan daimi üyeler ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere ile veto yetkisi olmayan ve iki yıllık süre için BM Genel Kurulu tarafından seçilen 10 geçici üyesi bulunuyor.
BMGK üyelerinin beş coğrafi gruba göre dağılımında Avrupa öne çıkıyor. Konsey'de Batı Avrupa ve diğerleri grubu, daimi üyeler ABD, İngiltere, Fransa ve iki geçici üyeyle, Asya Pasifik grubu, daimi üye Çin ve iki geçici üyeyle, Doğu Avrupa grubu, daimi üye Rusya ve bir geçici üyeyle, Afrika grubu, 3 geçici üyeyle, Latin Amerika ve Karayipler grubu ise iki geçici üyeyle temsil ediliyor.
Konsey, üç şekilde çalışma ortaya koyuyor ancak bağlayıcılığı olan kararı BMGK veriyor. Yaptırım uygulama, barış gücü gönderme, UCM'ye sevk etme, BM'ye yeni üye kabul etme gibi temel konular için BMGK kararı gerekiyor.
Konsey'de karar alınabilmesi için 15 üyeden 9'unun lehte oy vermesi ve beş daimi üyenin veto hakkını kullanmaması gerekiyor. Karar metinleri BM üyesi 193 üyeyi de bağlıyor ve uyulması gerekiyor.
BMGK, bir de başkanlık bildirisi ve basın bildirisi çıkarıyor. İkisi de 15 üyenin konsensüsüyle kabul edilebiliyor. Yaptırım gücü olmayan bu bildiriler Konsey'in kararlılığını göstermesi açısından önem taşıyor.
Suriye, Ukrayna, Filistin
Uluslararası sorunlara barışçıl çözüm bulması için kurulan BM, son dönemde veto gücünün BMGK'yı kilitlemesi nedeniyle bu görevini yerine getiremiyor.
Suriye'de yaklaşık dört yıldır süren ve 200 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine, milyonlarca kişinin de yerinden olmasına neden olan savaşta, BMGK'nın uzlaşamaması insani faturanın her gün biraz daha kabarmasına neden oldu.
Suriye rejimine askeri ve maddi destek sağladığı belirtilen Rusya, Çin ile birlikte BMGK'ya gelen dört karar tasarısını veto etti. 15 üyeden 13'ünün lehte oy kullandığı tasarıları geçersiz hale getiren Moskova ve Pekin yönetimleri, ülkede işlenen savaş suçlarının zanlılarının Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk edilmesi talebini içeren karar tasarısını bile veto etmişti.
Ukrayna'da geçen yıl Mart ayından bu yana süren olaylarda da Rusya'nın sorunun doğrudan tarafı olması nedeniyle adım atılamıyor. Sivil bölgelere yapılan saldırılar, Malezya yolcu uçağının düşürülmesi gibi bir çok olayda Rusya'nın veto yetkisi bugüne kadar 29 kez toplanan Konsey'in karar almasını engelliyor.
Filistin-İsrail sorununda ise neredeyse tüm uluslararası camianın ittifakına rağmen ABD'nin, İsrail'in hukuksuz girişimlerine koşulsuz destek sağlaması ve Filistin'in meşru taleplerine kulak vermemesi, BM ile yaşıt bu sorunda da çözüm bulunmasını ve milyonlarca Filistinlinin Gazze'de ve komşu ülkelerdeki durumlarına çözüm bulunmasının önünde engel oluşturuyor.
ABD, bugüne kadar Ortadoğu'da İsrail'in istemediği 40'tan fazla BM Güvenlik Konseyi karar tasarısını veto etti.
Filistinli yetkililer, BMGK'nın yapısının neden olduğu sorunları sürekli eleştiriyor. Filistin'in BM Daimi Gözlemcisi Riyad Mansur, İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören son BMGK karar tasarısının kabul edilmemesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD'yi kastederek, "Bugün 8 değil 14 oy da alsaydık veto gücü olan bir ülke tasarının kabul edilmesine izin vermeyecekti" diyerek umutsuzluğunu dile getirmişti.
Afrika ve İran konusunda kararlar
BM Güvenlik Konseyi, bir çok güncel sorunda kilitlenmişken, daimi üyelerin çıkarlarını doğrudan etkilemeyen ya da beşinin de ortak tehdit olarak gördüğü konularda kararlar alınabiliyor.
Konsey'in mesaisinin büyük bölümünü ayırdığı Afrika'daki olaylarla ilgili genel olarak daimi üyeler arasında uzlaşma sağlanıyor. Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Sudan, Güney Sudan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve çatışmalar yaşanan benzeri konu ve bölgeler için karar alma süreçlerinde ciddi bir muhalefet yaşanmıyor.
Konsey üyelerinin ortak paydada buluşabildikleri diğer bir konu olarak da İran'ın nükleer programı öne çıkıyor. İran'ın nükleer silah üretmesi tehlikesine karşı tüm daimi temsilciler, aralarında bakış farkı olsa da ortak karar alıp bu ülkeye yaptırım uygulama konusunda birleşebiliyor.