"Birkaç kendini bilmez" diyerek hafife almak doğru mu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli mültecilere olan desteğini yineledi ancak ırkçı saldırılar hakkında gerekli eleştirileri yapmadı!

HAKSÖZ HABER

Suriye Savaşı’nın başından beri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın insani ve vicdani bir duruş ortaya koyduğuna bütün dünya şahit. Bu sebeple mülteciler Türkiye’ye gelmeye başladığında “açık kapı politikası” ile başarılı bir insani sınav verildi. Zalimlerin zulmünden kaçan mülteciler Türkiye’ye sığındı…

Süreç içerisinde özellikle Türkiye’de ekonomik koşullar değişince bazı çevreler mülteciler üzerinden siyasi argüman üretme derdine düştüler. Başını muhalefetin lideri konumundaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun çektiği ırkçı çevreler alakalı alakasız her hadise üzerinden “Suriyeli nefreti” algısı oluşturmak için dezenformasyona başvurdular.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise siyasi olarak kaybettirmesi ihtimali dahi göze alarak mültecilere her platformda destek verdi. Ancak son birkaç aydır mültecilere yönelik özellikle Emniyet’in tutumunda ciddi bir değişiklik söz konusu. Vaziyet böyle olunca mülteciler korku dolu günler yaşıyorlar. Sınır dışı edilme hadiseleri o kadar yaygınlaştı ki büyükşehirlerde günlerdir evinden çıkmayan mülteci aileler söz konusu…

Cumhurbaşkanı Erdoğan Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Subay ve Astsubay Mezuniyet Töreni'nde yaptığı açıklamalarda ırkçıları eleştirdi. Irkçılığı ve yabancı düşmanlığı kabul edilmesi mümkün olmayan şeyler şeklinde tanımlarken var olan mülteci politikasında kararlı olduklarını ifade etti. Ancak Erdoğan'ın açıklamalarda önemli bir nokta atlanıyor…

“Yılbaşından bu yana 143 bin düzensiz göçmenin ülkemize girişini engelledik. Kaçak olarak ülkemizde bulunan veya suça bulaşanları da tespit ediyor ve süratle sınır dışı ediyoruz. Bu kapsamda son 2,5 ayda yakalanan 61 bin kaçak göçmenden 25 bini sınır dışı edildi. Düzensiz göçe karşı her türlü tedbiri alırken ülkemiz ekonomisine katkı yapan, döviz getiren, istihdam oluşturan, Türkiye'de eğitim gören yabancı misafirlerimizi de bağrımıza basıyoruz. Tarihimizde, kültürümüzde, inancımızda yeri olmayan ırkçılık ve yabancı düşmanlığının toplumumuza sirayet etmesine izin veremeyiz. Asırlardır mazlum ve mağdurların sığınağı olmuş devletimizin tertemiz siciline birkaç kendini bilmezin leke sürmesine göz yumamayız. Her zaman ifade ettiğimiz gibi inşallah bu meseleyi Türk milletine yakışan bir vakar ve vicdani bir duruşla çözüme kavuşturacağız. Nitekim gönüllü, onurlu ve güvenli geri dönüşleri kolaylaştırmak amacıyla Suriye'nin kuzeyinde inşa edilen kalıcı konutların yapımı sürüyor. Katar'ın mali desteğiyle inşa edilen bu konutların tamamlanmasıyla birlikte yaklaşık 1 milyon kardeşimiz huzuru kalple vatanlarına dönebileceklerdir."

Göz ardı edilmemesi gereken bu sözler Türkiye’deki ırkçılığı ve ırkçıları biraz hafife alıyor. Emniyetin düzensiz göç ile mücadele altında başlattığı uygulamaların da kurunun yanında yaşa da zarar verdiğini görmek gerekiyor.

Türkiye’deki ırkçılar “birkaç kendini bilmez” olarak tahfif edilemeyecek kadar örgütlüler. Devletin başta ırkçı dezenformasyon olmak üzere ırkçı saldırıları örgütleyenler hakkında acilen bir şeyler yapması gerekiyor. Her geçen gün daha fazla mülteci sebepsiz, suçsuz yere sözlü veya fiziksel şiddete maruz kalırken kimileriyse bir suça bulaşmamış olmalarına rağmen sınır dışı ediliyor. Cumhurbaşkanı’nın mülteci meselesindeki örnek tutumunu zedeleyecek olayların önü alınmazsa çok sıkıntılı bir süreç hepimizi bekliyor!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!