Selahaddin E. Çakırgil, Erdoğan-Davutoğlu ilişkisi hakkında değerlendirmelerde bulunuyor:
9 Mayıs günü yazdığım ‘Mağduriyet Yok! Ciddî Bir Uyumsuzluk Giderildi, O Kadar!’ başlıklı yazıda, Davutoğlu’nun hedef alındığı zehabına kapılmış bazıları... Ve makamların, mansıbların gelip geçiciliği ve mezarlıkların vazgeçilemez olduğu sanılanlarla dolu olduğu ifadesi de herkes için geçerlidir; Tayyîb Bey için de... Bunu bizzat o da sık sık vurguluyor.
O yazıda, Davutoğlu’yla direkt ilgili bölüm son paragraftır ve o da bir serzenişten ibarettir.
***
Böyleyken, Davutoğlu’nun arkasına sığınarak, ondan da daha ileri bir tepki vermeye kalkışıp Tayyîb Bey’e vurmak için harekete geçmelerinin ne kadar sağlıklı düşündükleri de sorgulanmalı değil midir? Üstelik de, iç siyasette de, dış siyasette de, Davutoğlu’na kimse söz dokundurmaz ve hemen bütün odakların, zehirli oklarını Tayyîb Bey’in üzerine attıkları da ortada iken, içimizden bazılarının o propagandalara paralel olarak, Tayyîb Bey’i ‘günah keçisi’ hâlinde göstermeye kalkışmaları sağlıklı mıdır?
***
Tayyîb Bey, Davutoğlu’nun liyâkatini değerlendirmiş ve Başbakanlık Başdanışmanlığı ve sonra, Dışişleri Bakanlığı’na getirerek, 10 seneyi aşkın bir süre birlikte çalışmıştı ve o uzun yıllar boyunca, hiçbir uyumsuzluk meydana gelmemişti. Cumhurbaşkanı seçilince ise kendisine fikrî bakımdan da en yakın birisi olarak gördüğü Davutoğlu’nu AK Parti Genel Başkanlığı’na seçimini neredeyse oy birliğiyle sağladıktan sonra Başbakanlık makamına da getirmiştir.
(...)