Birileri mama istiyor. Daha fazla mama, daha fazla mama.. Süt dişleri artık köpek dişine dönüşüyor. Emmeyi bıraktı ısırmaya çalışıyor..
Karga beslerseniz gözünüzü sakınmanız gerek..
Birileri de bindiği dalı kesmeye çalışıyor..
Davul AK Parti’nin, Erdoğan’ın sırtında olacak, ama tokmak başkalarının elinde.
Yok öyle bir şey.
Erdoğan’ın başına Baykal’ı oturtacaklardı, komiser olarak olmadı, o vitrinde duracak ama önünü arkasını birileri tutacaktı..
Sıkıntı biraz da buradan kaynaklanıyor.
Eğer Erdoğan ya da AK Parti giderse, emdikleri süt burunlarından gelecek.. Bunu bilmiyor olamazlar, ama inatlarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Kimi hemşehricilik ayağında, kimi platform adı altında derin yapılar, baskı grubları, çıkar amaçlı çeteleşme eğilimindeki grubçuklar, kimi tarikat soslu holdingçilik oynuyor, Kimi cemaat hesabı yapıyor..
İşi ehline vereceksiniz!
Seciyesiz birtakım insanlardan uzak duracaksınız. Bilgili, dürüst, cesur insanlarla yola çıkacaksınız. Yoksa adamı satarlar..
Kadına, paraya tav olmayan adamlar bulun kendinize.. Makam, mevki uğruna arkadaşını satmayacak birileri lazım.. Dürüst, bilgili, cesur adamlarla yola devam edeceksiniz..
Gücü-kerameti kendinden menkul adamlara ihtiyacımız yok.. Hepimiz aciz birer kuluz.. İlahlık ve Rablik taslamak bize yakışmaz.. Kibir bize yakışmaz.. Geleceği de kimse bilemez..
Dağda Amerika’nın itibar ajanları olduğunu kabul ediyorsunuz da, dini yapılar içinde bu tip adamların olabileceğini düşünmüyor musunuz?
Kaldı ki, Şeytan hepimizin damarlarında dolaşıyor. Bütün bunları vahiy ve akıl penceresinden geçirip, kendi aramızda istişare yapmamız, şûra yapmamız gerekmiyor mu?
Bu olaylar karşısında çuvallayan şu ya da bu kesimden önce biziz biz.. Biz Müslümanlardanız diyenler.. Nasıl da savrulduk öyle. Politik ve ideolojik ön yargılarımız nasıl da savurdu bizi..
Kimse bütün bu olanların bir imtihan olduğunu düşünmüyor sanki! Birileri Tanrı’yı kıyamete zorlar gibi koşarken, birileri de haşa Tanrı’nın (Ya da siz ne derseniz diyin) elini güçlendirme, ona akıl öğretme çabasında sanki!
Hep örtülen, geçiştirilen bir konu var. Bugün değil ama önümüzdeki günlerde, şu kendi içimizde oluşan derin yapıları, tarikat, cemaat, hemşehricilik, iş gruplarının siyaset üzerinde baskı oluşturmak isteyen lobi faaliyetlerini bir masaya yatırmak gerek. Birtakım strateji enstitülerinin siyasete bir şekilde operasyonel anlamda müdahil olma çabalarını gözden geçirmek gerek.
İstihbarat örgütleri arasında bir oryantasyon, senkronizasyon, otokontrol sisteminin sağlanması gerek.
Parti, yerel yönetim, bürokrasi, özerk yapılardaki rehavet ve dağınıklığa, buralardaki kamplaşma ve kural dışı işlemlere karşı caydırıcı bir denetim kurulması lazım..
Bürokrasideki, siyasetteki ve sermaye çevrelerindeki kadın ve para trafiğini takip edin ne demek istediğim anlaşılıyor..
Para babalarını, oğullarını, kızlarını takibe alan çevreler onlardan evlat peydahlayarak, tehdit ve şantajla sermayelerine el koyuyorlar.. Reklam ajansları sadece reklamla uğraşmıyor, ürün tanıtımı için manken seçimleri ve fotoğraf çekimleri, dış seyahatler, aynı zamanda başka bir emele de hizmet ediyor olabilir..
Dürüst, bilgili ve cesur adamlara ihtiyacımız var..
Övünmek ya da dövünmek bize yakışmaz.. Dik başlılık etmeden başı dik durmak önemli..
Sadece partiler değil, bizim vakıf, dernek, STK, cemaat, platform, her kimse, kendimize bir çekidüzen vermemiz gerekiyor.. Hepimizin bir özeleştiri yapması şart.. İktidar ve servet bazan dua ile istenen belaya dönüşebilir.. İktidar ve servetimiz aklımız ve imanımızın önünde değil, aklımız ve imanımızın servet ve iktidarımızın önünde koşması gerek.. Selâm ve dua ile..
YENİ AKİT