HAKSÖZ-HABER
İstanbul Kartal Mehmet Akif Ersoy İmam Hatip Lisesi’nde düzenlenen ‘Öğretmen Adayları için Danışman Öğretmenler Semineri’nde Mustafa Kemal adına saygı duruşu çağrısı yapılmasına tepki gösteren Cevizli İmam Hatip Lisesi öğretmeni Recai Bahadır’ın sessiz kalmaması sol-faşistleri çıldırttı.
Konuya BirGün gazetesinde ve sosyal medyada yer veren sol-faşistler Recai Bahadır’ın şahsında Müslümanlara hakaret ettiler.
İnsanları Mustafa Kemal’e saygı ettirmeye şartlandıran ritüellerin köhnemiş “Eski Türkiye” uygulamaları olduğunu belirten Recai Bahadır, kürsüye çıkarak “Allah’ın dışında kimsenin önünde eğilinmez!” diye tepkisini ortaya koymuş.
Salondaki Eğitim-Senlilerin kopardığı gürültü üzerine ise tepkisini sürdüren Recai Bahadır, “Bunlar Kemalizm'in ritüelleridir. Geçti o dönemler geçti. Resmi ideolojik ritüelleri artık dayatamazsınız!” demiş.
Sol-faşistlerin bu olayı kendilerini gündemleştirmenin aracı kılması ve sosyal medya üzerinden Recai Bahadır’ın şahsında Müslümanlara hakaret etmeye vesile etmesinin garipsenecek bir yönü yok. Asıl garipsenmesi gereken, 19. yılına girilen 28 Şubat darbesinin en büyük mağdur kurumları arasında olan bir İmam-Hatip Okulunda darbecilerin suç ortağı ve İslam düşmanı Eğitim-Sen’in bulunmasıdır. Anlaşılan o ki; darbenin muhatabı kişi-kurumlar arasında üzerinden 19 yıl geçmesine ve değişen bunca şeye rağmen halen de 28 Şubat psikolojisini üstünden atamayanlar var. Bu rezalete tepki gösteren öğretmenlerin Recai Bahadır örneğinde görüldüğü gibi üstelik de bir İmam-Hatip okulunda hakarete maruz kalması kabul edilemez.
Peki, ya Eğitim-Sen İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Mehmet Aydoğan’a Bahadır’ın tepkisi üzerine kürsüye çıkıp şov yapmasına zemin hazırlayanlara ne demeli? 28 Şubat’ın temel sacayaklarından birini oluşturan Eğitim-Sen’e bir İmam-Hatip okulunda seminer verdiren MEB ilçe teşkilatına ve olay sonrası sol-faşistlerin kürsüyü işgal edip şov yapmasına karşı sessiz kalan Kartal Mehmet Akif Ersoy İmam Hatip Lisesi'nin salondaki yetkililerine aşağıdaki iğrenç ifadeler dokunmuyor mu?
“Bu zihniyetle öğretmenlik yapılamaz, danışmanlık hiç yapılamaz. Bu IŞİD zihniyetidir…
Özellikle 1 Kasım seçimlerinden sonra bu tarz olaylara daha sık tanık olmaya başladık. Bugün yaşanan, Cumhuriyet’i reklam arası olarak gören zihniyetin bir tezahürü aslında. Korkarım daha da yaygınlaşmaya başlayacak. Gerici dindar-kindar nesil yetiştirme projesi adım adım hayata geçiyor. Bu insanın öğretmen olabilmesi, öğrencilere kardeşlik, eşitlik, özgürlük fikirlerini öğretebileceğine inanmıyorum. Güvendiği, sırtını yasladığı yerler var kuşkusuz, başına bir şey gelmeyeceğini düşünüyor.”
Bu olay vesilesiyle İslam düşmanı bir kuruluşun sözcüsü Mehmet Aydoğan’a seminer yaptıranların da olay sonrası kürsüyü sol-faşistlere kaptıranlar da bu tablonun oluşmasındaki paylarını unutmamalı. Üniversiteleri halen de babasının çiftliği gibi gören, bu zeminlerde İslam ve Müslümanlara hakareti ve İslami faaliyetleri engellemeyi kendisine şiar edinmiş sol-faşistlere bir İmam-Hatip okulunda seminer verme ve gösterilen tepkiler üzerine de kürsüyü işgal edip şov yapma sevincini tattıranlar bu yaptıklarından utanmalıdırlar.