Hayrettin Karaman / Yeni Şafak
Daha önce ülkemizde bireysel emeklilik ya bir çeşit hayat sigortası şeklinde yapılıyordu veya içinde İslam'a göre meşru/caiz/helal olmayan işlem ve gelirlerin de bulunduğu yatırım fonlarına yatırım yapmak suretiyle gerçekleşiyordu ve bu sebeple biz de “bireysel emeklilik caiz değildir” demiştik.
Şimdi katılım bankaları, içinde haram olan hiçbir işlemin ve gelirin bulunmadığı yatırım fonları aracılığı ile bir çeşit bireysel emeklilik kapısını açmış bulunuyorlar.
Bizim caiz dediğimiz bireysel emeklilik hakkında ilgililerin yaptıkları açıklama şöyledir:
1. Bireysel Emeklilik Sistemi aslında düzenli gelire sahip olan insanların emeklilik öncesindeki gelir ve hayat standardını daha sonra da devam ettirebilmelerine imkan tanımak adına oluşturulmuş, uzun vadeli yatırım imkanıdır.
2. Sistem özü itibariyle 10 yıl vadeye dayalı tasarruf ve yatırımdır. Müşteri (süre sonunda) dilerse emekli gibi düzenli maaş alabilir, dilerse tek seferde biriken parasını “varsa” kârıyla birlikte tahsil eder. Ancak lehdarın vefat etmesi halinde, lehdar tarafından önceden belirlediği kişiye (yoksa varislerine) fonda biriken anaparası ve “varsa” kârının ödenmesi garanti edilmektedir. Zarar varsa bu da anaparadan mahsup edilecektir.
3. Burada fon yönetimi mevzu bahis olup, müşterinin aylık ödeyeceği tasarruflarla kurulmuş fonda eskiden hazine bonosu bulundurma zorunluluğu vardı. Yeni mevzuat bu zorunluluğu kaldırmış olup, fonun tamamı kıymetli maden ile (katılım bankalarının altın hesabı gibi), İMKB'deki hisse senetleri ile (islami endekse uygun ürünlerle) veya bu ürünlerin karmasından oluşabileceği gibi fonun % 10'unu geçmeyecek şekilde katılım havuzlarında değerlendirilmesine de imkan tanımaktadır. Hazine bonosu ve repo zorunluluğu ortadan kalktığı için bu üründe faiz bulunmamaktadır.
4. Bu üründen yararlanacak müşterilerimize anapara ve getiri garantisi verilmemekte olup zarar da sözkonusu olabilir.
Yukarıda verilen bilgiye göre faizden uzak kalarak yatırım yapmak veya ileride emekli maaşı gibi meşru bir aylık gelire kavuşmak isteyenler, katılım bankalarında başlatılan bu “helal kazanç fonlarına” yatırım yapabilirler. Süre sonunda elde edilecek kâr ve ana para yatırımcıya aylık olarak da ödenebileceği için bu yatırım “meşru bir bireysel emeklilik” işini görmektedir.
Katılım bankalarının bu işteki rolü ve kazancı iki şekilde olabilir:
a. Hizmet ücreti alabilirler.
b. Fona yatırım yapmak isteyen müşterilerle mudarebe şirketi ilişkisi kurarlar, işi yürütürler ve kârdan pay alırlar.
Bu sisteme “bireysel emeklilik” isminin verilmesi aslında uygun değildir, alışılmış ve çekici olduğu için bu ismin tercih edildiğini düşünüyorum, yapılan işlem “uzun vadeli yatırım ortaklığı”ndan ibarettir.
Vekalet yoluyla işletme veya ortaklık, kâr ve zarara katılma, yatırım araçlarının helal olması, katılımcının anapara ve kârından başka bir meblağ almasının mümkün olmaması şartları gerçekleşmedikçe adı hayat olsun, bireysel olsun, emeklilik olsun yapılan muamele İslam'a uygun olmaz.
Bir gerçek veya tüzel kişiye onun olmak üzere para verip karşılığında daha fazlasını almayı hedefleyen işlemler dinimizin haram kıldığı faizli işlemler olur.