Birbirinize muhtaçsınız

Ahmet Altan

Karşınızdaki gücü azımsamayın.

Ordunun içinde hâlâ “suikast” planları yapan, bu suikastlar için silahlar hazırlayan, hükümeti devirmek için her yolu mubah sayan, her türlü felakete yol açabilecek birileri var.

Bizim dün yayımlayıp bugün de devamını verdiğimiz plan, benim bugüne dek gördüklerim arasında en vahşi olanıydı belki de.

Koç Müzesi’nde “çocukları” havaya uçurmayı düşünebilecek kadar çıldırmış birilerinden söz ediyoruz.

Ama beni korkutan sadece onlar değil.

Beni asıl korkutan, bu tür planların, örgütlenmelerin çevresindeki koruma kalkanı.

Dün sabah, kaç televizyonda bu dehşet planıyla ilgili haber gördünüz?

Kaç internet sitesine girdi bu haber?

Kaç siyasetçi açıklama yaptı?

Kaç parti bu meselenin üstüne gitti?

Kaç hukukçu, kaç “baro” bu planı lanetledi?

Hâlâ medyada “Ergenekon” örgütlenmesini küçümsemeye çalışan yazılar yazılıyor, hâlâ bu darbe ve suikast planlarının ciddiyetini törpülemeye uğraşan makaleler yayımlanıyor.

Cüppeleriyle sokaklarda yürüyen “barolar” bu hazırlıkları görmezden geliyor.

Bütün tabloyu, bu ürkütücü “koalisyonu” birarada görmelisiniz.

CHP’li Onur Öymen’in açıklamasını unutmayın.

Suçlu suçsuz ayırımı yapılmadan, kadın, erkek, çoluk çocuk, yaşlı demeden öldürülen Kürt Alevilere Dersim’de uygulanan “cezanın” bugün de Kürtlere uygulanabilecek bir model olduğunu düşünüyor CHP yönetimi.

Bu suikast ve darbe planını hazırlayanlar, onların vahşetini görmezden gelen medya, “katliam” önerileri yapan CHP...

Bunların, eğer galip gelirlerse, Kürtlere ne yapacakları açıkça görülüyor.

Dindarlar, bu tür planlar başarıya ulaşırsa zaten “suçlu” ilan edilip cezalandırılacaklar.

Solcular, liberaller, demokratlar, bu çevreler tarafından çoktan “hain” ilan edilip “cezalandırılacaklar” listesine dahil edildi.

CHP’ye ve orduya sığınmaya çalışan Aleviler, çoktan ordu tarafından “andıçlandı”, uğradıkları katliamlar hâlâ onaylanıyor.

Bütün bunlar niye olabiliyor peki?

Bir tek nedeni var.

“Kurbanların”, cellatlarına değil birbirlerine “düşman” olmasından.

Cuntacılar, darbeciler, onların siyasetçileri, onların medyası, onların hukukçuları galip gelemeyecek, bu çok açık, ama kolayca pes etmeyecekleri de çok açık.

“Kafes” planının hazırlanma tarihi Mart 2009.

Daha birkaç ay önce bu insanlar, Ergenekoncuları kurtarmayı, hükümeti devirmeyi, insanları öldürmeyi planlayabiliyor.

Bunu yapacak cüreti, “kurbanların” dağınıklığından alıyorlar.

Hedefteki herkes birbirine muhtaç bu ülkede.

Aleviler, dindarlar, Kürtler, solcular, liberaller, demokratlar birbirine muhtaç.

Bu “ezilen”, hedefe konulan grupların önce “zihnen” birleşmesi gerekiyor.

Küçük hesapların, eskimiş öfkelerin zamanı değil.

Herkesin şunu anlaması lazım.

Başkasının hakkını vermeyen, kendi hakkını alamaz.

Sünniler, Alevileri korumadıkları sürece kendileri de korumasız kalır.

Aleviler, Sünnilerin haklarını savunmadıkça “Dersim’i” öven konuşmalarla aşağılanır, andıçlara konu olur.

Kürtler, dindarlarla, Alevilerle, demokratlarla elele vermedikçe, “onları çoluk çocuk” yok etmeyi öneren “Dersim” konuşmalarını dinlerler.

Bütün Sünniler kendi kendilerine sorsunlar, “neden Alevilerin ibadet etme hakkını savunmuyoruz”, diye.

Alevilerin “cemevlerinde” ibadet etmesinin size ne zararı var?

Neden Alevi çocuklarına “zorla” din dersi okutuyorsunuz?

Bütün Aleviler de kendilerine sorsunlar, neden türbanlıların “zorla” başlarının açılmasına karşı çıkmıyoruz diye?

Genç bir kızın başının “zorla” açılmasına itiraz etmezseniz, kendi çocuğunuza “zorla” din dersi verilmesine nasıl itiraz edeceksiniz?

Kürtler, “barış yolunu açacak” demokratik girişimlere gerektiğince yardımcı olup olmadıklarını sorsunlar kendilerine.

“Kim daha çok taviz verdi” hesaplarının zamanı mı, bir sorsunlar.

Bütün ezilenler kendilerine sorsunlar, birbirinizi ezmek için, gidip sizi ezenlerle işbirliği mi yapacaksınız, onlar sizinle işbirliği yapmaz.

Sizin, sizden başka koruyucunuz yok.

Birbirinize muhtaçsınız.

Bu korkunç planlar, bu korkunç açıklamalar, bu medya, bu hukukçular size gerçeği göstermeye yetmiyor mu?

Zihninizdeki “duvarları” yıkmazsanız, birbirinize dost olmazsanız, güçlerinizi birleştirmezseniz, “hedef” olacaksınız.

Özgürleşeceksek, birlikte özgürleşeceğiz.

Esir kalacaksak, birlikte kalacağız.

Kararı da hep birlikte siz vereceksiniz.

TARAF