Türkiye ile Azerbaycan arasında son derece yapay, abartılmış, istismar edilen, gerçeklerden çok söylentilere göre şekillenen, sonuçta her iki ülkeye de çok ciddi zararlar verecek bir kriz inşa edilmeye çalışılıyor. "Türkiye Azerbaycan'a sırtını döndü, Ermenistan'la iş tutuyor, Bakü'yü sattı, Türk dünyasına ihanet etti" ve daha bir sürü saçma sapan sözlerle pazarlanmaya çalışılan, Azeri kamuoyunu Türkiye'ye karşı kışkırtan, hatta durumu Türkiye ölçeğinden AK Parti düşmanlığına dönüştürme eğilimi hissedilen rahatsız edici bir görüntü var ortada.
Acemice bir söylem, acemice bir kriz tezgahlanıyor. Azerbaycan'ı tarihi bir hataya sürüklemeye ve Türkiye'ye bu bölgede geri adım atmaya zorlama gibi endişe verici bir amaç seziliyor. Gerçeklerle, doğal tepkilerle gizli gündemlerin birbirine karıştığı, Türkiye ve Azerbaycan'a yönelik dar iktidar hesaplarıyla Kafkaslara yönelik çokuluslu senaryoların iç içe geçtiği, daha önce Kırgızistan ve Kazakistan'da görüldüğü gibi bir çeşit Türkiye düşmanlığının alt yapısının hazırlandığı, örtülü operasyonlarla şekillendirilen bir durum bu.
Hem Bakü'nün hem de Ankara'nın son derece dikkatli olması gerekiyor. Hem Azerbaycan kamuoyunun hem de Türkiye kamuoyunun sağduyulu olması gerekiyor. Bu senaryoyu kimler tezgahlıyorsa iki ülkenin, iki başkentin, iki toplumun hassasiyeti, zaaf alanları ve kırılganlığını kullanıyor. Gündelik tavırlar, politikalara, manevralar özellikle Azerbaycan'ın geleceğini ipotek altına alabilir. Türkiye'nin Doğu Kapısı'na kalın duvarlar örebilir.
Yüzyıllardır Kafkaslar üzerinden yürütülen Doğu ve Batı arasındaki bağlantıyı koparma stratejisini bugüne taşıyabilir. Ermenistan Karabağ dışındaki Azeri topraklarını niye işgal etti? Sadece pazarlık kartı olsun diye mi? Hayır, Rusya'nın yönlendirmesiyle işgal etti. Ermeni birlikleri İran sınırına yaklaştığında İran ordusu hemen sınırın Azeri tarafına geçip tampon bölge oluşturdu. İşte burada Rus-İran stratejisi uygulandı. Altınordu devletinin yıkılmasından bu yana aynı strateji hep canlı tutuldu. Rusya ve İran'da yönetimler ne kadar değişirsen değişsin bu strateji hiç değişmedi. Doğu-Batı Türk dünyasını, Sünni dünyayı ikiye bölme stratejisidir bu. Geçmişte olduğu gibi bugün de başarılı oldu. Hazar, bugünkü Azerbaycan işte bu oyunun yüzyıllardır sahnelendiği yerdir.
Bu yüzden öncelikle Karabağ dışındaki Azeri toprakları özgürleştirilmeli. Rusya için, İran için, bu strateji Karabağ'dan daha önemli. Bu yüzden de söz konusu topraklardan çekilme müzakereleri ciddi anlamda sabote edilecektir. Bakü'de iktidar sorunlarına bile yol açabilecektir. Azeri yönetimi, bu tarihi rolünün ne kadar farkında acaba? Devletlerin, ülkelerin, milletlerin, imparatorlukların ömrünü, gücünü bu stratejiler şekillendirir, gündelik politikalar, öfkeler, alınganlıklar değil. Bu yüzden Bakü yönetimi şu an atacağı adımların ülkesinin ve milletinin geleceğini belirleyeceğini çok iyi bilmeli. Türkiye, imparatorluk geçmişinde son derece etkili olan bu sınırın mahiyetini hatırlamalı.
Ermenistan'la ilişkilerin normalleşmesi sadece Ermenistan'ın değil, Türkiye'nin ve Azerbaycan'ın da lehine. Elbette Bakü yönetimi elindeki kartları son derece etkili biçimde kullanacak, kullanmalı da. Toprakları işgal altında, son derece mağdur edilmiş durumda ve bu mağduriyeti uluslararası kamuoyu tarafından hiç de önemsenmiş görünmüyor. 21. yüzyılın enerji projelerinin en etkin ülkelerinden ve böylesine bir güce sahip ülkenin kaynakları üzerine hesap yapanlar, bu ülkenin hassasiyetlerini bugüne kadar hafife aldılar. Bu ülkeye haksızlık ettiler. Bu gerçek bilinmeli.
Ama olay sadece Ermeni sınırının açılması değil. Azeri topraklarının da özgürleştirilmesi gerekiyor. Bu ikisinin birbirine paralel ilerlemesi gerekiyor. Sadece ABD'nin istemesi diye, sadece soykırım tartışması, sadece Ermeni lobisinin çalışmaları tek başına değerlendirilemez. Türkiye bunların idrakinde bir ülke. Böyle de olmaya devam edecek. Ankara'nın hassas yaklaşımını istismar edenler, Azerbaycan'ı yanlış yönlere sevkederek, Kafkaslar üzerindeki jeopolitik satrançta yeni bir hamle yapıyorlar. Bunun ne kadar farkındayız! Olay; Türkiye-Ermenistan, Türkiye-Azerbaycan, Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin çok ötesinde Rusya ile Batı arasındaki küresel ölçekli nüfuz mücadelesinin bir sonucu. Rusya, Ermenistan'ı da kaybettiğinde bütün Güney Kafkaslar'dan uzaklaştırılmış olacak. Enerji projeleri yeniden şekillenecek. Bölgenin geleceğine ilişkin yeni bir pozisyon belirlenmiş olacak.
Bu yüzden Azeri kamuoyu, hatta yönetimi Rusya ve müttefikleri tarafından tahrik ediliyor. Yanlış yönlendirme başarılı olursa, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev çok büyük bir hata yapmış olacak. Sadece kendisi için değil, ülkesi, milleti için geri dönülmez bir mahkumiyetin kapılarını aralamış olacak. Yüz yıl öncesine bakanlar bunu görecektir.
"Batı'ya karşı Rusya" kozu, enerji kozu kadar değerli. Aliyev elbette bu kartı kullanmalı. Ülkesinin çıkarı ne gerektiriyorsa onu yapmalı. Ama ülkesinin iradesini yok etmemeli, rehin vermemeli. Şu an böyle bir durum söz konusu değil. Sadece bir kart var ve hissettiriliyor. Ama gerçekten böyle bir eğilime girerse Bakü'de toz dumana karışabilir. Bu bile olabilir. Evet, Batı için Ermenistan önemli. Ama Azerbaycan çok daha önemli ve ne Batı ne de Türkiye Azerbaycan'ı bu kararı almaya iten sebeplere göz yumamaz.
Şu an için "Ermenistan Batı eksenine kayarsa" ihtimalinden hareketle Azerbaycan üzerinde bir deneme yapılıyor. Rusya kartını oynuyor. Hatta İran kartını oynuyor. Türkiye'de iktidar hesabı yapan çevrelerle bağlantılı olanlar da kendi gündemlerini uyguluyor. Türkiye-Azerbaycan arasında güven bunalımı derhal aşılmalı. Bu aşılmadığı sürece herkes kartını oynamaya devam edecek. Bu da ilk etapta Azerbaycan'da istikrarsızlıklara yol açabilir.
Bu yüzden öncelikle herkesin sakin olması lazım...
YENİ ŞAFAK