Jose Andres / Serbestiyet
İsrail’in Gazze’de yedi çalışanını öldürdüğü Amerikan yardım kuruluşunun kurucusu yazdı: “Bırakın insanlar yemek yiyebilsin!”
Hayal edebileceğiniz en kötü koşullar altında (kasırgalar, depremler, bombalar ve atılan silahlardan hemen sonra) insanlığın en iyi yönleri beliriverir. Bu yalnızca bir ya da iki kez ortaya çıkmakla kalmaz, her zaman böyledir.
Geçtiğimiz pazartesi günü Gazze’de “World Central Kitchen” görevi sırasında öldürülen yedi kişi de insanlığın en iyi yönlerini temsil ediyorlardı. Bu insanlar meçhul ya da isimsiz değildi. Bu insanlar sıradan yardım görevlileri ya da savaş zayiatı da değillerdi.
Saifeddin Issam Ayad Abutaha, John Chapman, Jacob Flickinger, Zomi Frankcom, James Henderson, James Kirby ve Damian Sobol en temel insanî değer uğruna her şeylerini riske attılar: Yemeğimizi başkalarıyla paylaşmak!
Yürüttükleri çalışmalar, yiyeceğin evrensel bir insan hakkı olduğuna dair temel bir düşünceye dayanıyordu. Bu hak iyi ya da kötü, zengin ya da fakir, solcu ya da sağcı olmaya bağlı değildir. Hangi dine mensup olduğunuzu önemsemez. Yalnızca kaç öğüne ihtiyacınız olduğunu önemser.
İlk günden bu yana Filistinlilerin yanı sıra İsraillilere de yiyecek yardımında bulunduk. İsrail genelinde 1,75 milyondan fazla sıcak yemek servis ettik. Kuzeyde Hizbullah roketleri nedeniyle yerlerinden edilen ailelere yiyecek götürdük. Güneyde yas tutan aileleri de besledik. Rehinelerin aileleriyle yeniden bir araya getirildiği hastanelere yemek ulaştırdık. Tüm rehinelerin serbest bırakılması için sürekli, tekrar tekrar ve tutkuyla mücadele verdik.
Bu süre zarfında İsrailli askeri ve sivil yetkililerle yoğun bir şekilde irtibat halinde olduk. Aynı zamanda Gazze’deki kanaat önderlerinin yanı sıra bölgedeki Arap ülkeleriyle de yakın işbirliği içinde çalıştık. Bunu yapmadan Gazze’ye bir gemi dolusu gıda götürmenin imkânı bulunmuyor.
Bu şekilde Gazze’de 43 milyondan fazla yemek servis ettik ve Filistinlilerin Filistinlileri beslediği 68 aşevinde sıcak yemek yetiştirdik.
İsraillileri iyi tanıyoruz. İsrailliler, kalplerinin derinliklerinde, temel gıdanın bir savaş silahı olmayacağını bilirler.
İsrail bu savaşın yürütülme tarzından, sivillere ilaç ve gıda ulaşımını engellemeye çalışmaktan daha iyi bir ülke olamaz mı? Ya da yapacakları yardımları İsrail Savunma Kuvvetleri ile koordineli biçimde gerçekleştiren yardım görevlilerini öldürmekten daha fazlası olan bir ülke değil midir?
İsrail hükümetinin bugün gıda ve ilaç yardımı için daha fazla kara yolu açması gerekli. Sivillerin ve yardım görevlilerinin öldürülmesine derhal son vermek zorundadır. Barışa giden uzun yolculuğa hemen bugün başlamalıdır.
En kötü koşullarda, tarihinin en büyük terör saldırısından sonra, İsrail devletinin yüzünü iyiliğe dönme zamanı gelmiştir. Gazze’deki her binayı bombalayarak rehineleri kurtaramazsınız. Bütün bir halkı aç bırakarak bu savaşı kazanamazsınız.
Hükümetin World Central Kitchen ailemizin üyelerinin nasıl ve neden öldürüldüğüne ilişkin soruşturma vaadini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu soruşturma sadece en alt kademeden değil, en üst kademeden başlatılmalıdır.
Başbakan Benjamin Netanyahu, İsrail’in ekibimizi öldürmesiyle ilgili olarak “Savaşta olur böyle şeyler” demişti. Bu, hareketleri İsrail Savunma Kuvvetleri tarafından bilinen ve açıkça belirlenmiş araçlara yönelik doğrudan bir saldırıydı.
Aynı zamanda insani yardımları çaresizlik seviyesine getiren bir politikanın doğrudan sonucuydu. Ekibimiz, Birleşik Arap Emirlikleri tarafından finanse edilen, Kıbrıs tarafından desteklenen ve İsrail Savunma Kuvvetleri’nden izin alan ikinci sevkiyatımız olan yaklaşık 400 tonluk yardımın deniz yoluyla teslimatı için yola çıkmıştı.
Ekip üyelerimiz hayatlarını riske atıyor çünkü bu gıda yardımı çok nadir bulunan ve son derece ihtiyaç duyulan bir yardım. Küresel bir girişime göre (Food Security Phase Classification), Gazze nüfusunun yarısı, yani 1,1 milyon kişi, yakında kıtlık riskiyle karşı karşıya kalacak. Gazze halkını doyurmaya yetecek kadar gıda kamyonlarla taşınabilseydi ekibimiz bu yolculuğu yapmak zorunda kalmayacaktı.
Akdeniz ve Orta Doğu halkları, etnik kökenleri ve dinleri ne olursa olsun, yiyeceklere ortak bir değer atfederler: Bu misafirperverliğin ve insancıllığın, aynı zamanda da daha iyi yarınlar için ortak umudumuzun güçlü bir ifadesidir.
Yılın bu özel zamanlarında Hıristiyanların Paskalya yumurtalarıyla meşgul olmasının, Müslümanların iftar yemeklerinde yumurta yemesinin ve Yahudilerin Seder tabağında yumurta bulunmasının bir nedeni var. Baharda yeniden doğan umutların ve hayatların bu kutsal ve ortak sembolü, dinler ve kültürler arasında yayılmıştır.
Seder yemeklerine pek çok kez katıldım. Mısır topraklarında yabancı olmakla ilgili eski Fısıh hikayelerini, İsrailoğullarının bir zamanlar köle olduğunu hatırlama buyruklarını bir bayram yemeği vesilesiyle pek çok kez dinlemiştim.
Başkalarına yemek götürmek, onları beslemek bir zayıflık belirtisi değil, bir güç göstergesidir. İsrail halkının, içinde bulunduğu bu karanlık günlerde, gerçek gücün ne olduğunu hatırlaması gerekir.