Bir Turnusol Kâğıdı Olarak Gazze Direnişi

Gazze direnişi gerçekten emsalsiz bir direniştir. Bu direniş ne vatan savunması ne de başka bir davanın neticesidir. Sadece ve sadece Allah’a ve ahirete yakinen imanın mücessemleşmiş bir eseridir.

MUSTAFA SİEL / HAKSÖZ-HABER

Gazi Sıfatı Hiçbir Beldeye Gazze Kadar Yakışmadı

Şu bir gerçek ki, son yüzyılda İslam dünyasında en ciddi işgal çabasının olduğu yer Filistin olduğu gibi, en ciddi ve sürekli direnişin olduğu yerde Filistin olmuştur. Yılanın avını bir bütün halinde canlı yutup, bilahare midesinde yavaş yavaş sindirmesi gibi; İsrail denen terör çetesi de, batılı efendilerinin sınırsız ve kayıtsız şartsız desteği ve İslam dünyasındaki batı aşıkları ve işbirlikçilerinin ihaneti ile işgal ettiği Filistin’i, süreç içinde yavaş yavaş sindirmeye çalışmaktadır.

Kısmen başarılı olduğu bu süreçte, ilk günden bu güne kadar hep İslami direniş hareketleri gerçek manada İsrail’in karşısında durmuş, batının ve İsrail’in tekerine takoz koymuşlardır. Laik karakterli, ulus yada vatan adına kısmi direnişler olmuşsa da, kısa sürmüş ve sonunda neşet ettikleri batıya teslim olmuşlar ve Filistin’i satmışlardır hep.

Nitekim bu gün, menşei laik ve sol bir hareket El Fetih’in, Abbas liderliğinde İsrail’e Filistin’i satmak için can attığı, fakat Hamas’ın varlığı ve duruşu nedeniyle bunu gerçekleştiremediği gözümüzün önünde cereyan eden bir vakıadır. İşgalin ilk gününden bu güne her daim İslami hareketler İsrail’i durdurduğu gibi, günümüzde de bu hareketlerin son halkası durumundaki Hamas liderliğindeki Gazze’nin onurlu halkı, adeta demir bir leblebi gibi İsrail’in midesine oturmuş ve hastalandırmıştır.

Gazze direnişi gerçekten emsalsiz bir direniştir. Bu direniş ne vatan savunması ne de başka bir davanın neticesidir. Sadece ve sadece Allah’a ve ahirete yakinen imanın mücessemleşmiş bir eseridir.

Direnişin Gücü Ve Onuru

Teorik olarak hep söylenen bir gerçek, son Gazze direnişi ile bir kez daha pratik olarak teyit edilmiştir. Batı ve batının İslam dünyasına saplanmış hançeri olan İsrail karşısında kesintisiz direnişten başka hiçbir kurtuluş yolu yoktur. Batının hayvani çıkarlarından başka hiçbir ahlaki değeri olmadığı gibi, hassaten Müslümanlara karşı tarihten gelen haçlı kini bilinçaltını beslemektedir. Batı Amerika’da, sadece hayvani çıkarları nedeniyle, geçmişte kini olmadığı halde yerli halkını neredeyse tamamen yok etmiş iken, geçmişten kaynaklanan kuyruk acısı ve aşağılık kompleksi bulunan Müslümanlara insaf ve adaletle davranmasını beklemek saflık ve ham hayaldir.

Burada bir hususun üzerinde hassaten durmak gerekir. Filistinli Müslümanlar aslında sadece İsrail ve Yahudilerle savaşmıyor. Batının taşeronu olarak İsrail’le savaşıyorlar. İddia edildiği gibi Yahudiler ve İsrail batıyı yönetmiyor. Batı Yahudiler ve İsrail’i Müslümanlara karşı taşeron olarak kullanıyor. Tıpkı Birinci Dünya Savaşı sonrası Yunanlıları Osmanlıya karşı kullandığı gibi.

Batı bu şekilde bir taşla iki kuş vuruyor. Hem kendi içinde her daim bir hastalık ve parazit olarak gördüğü Yahudilerin kendisine olan maddi ve manevi zararlarından azade olup, Yahudileri fiziken ve manen kendi dışına atıyor; hem de Yahudileri Müslümanların karnına bir bıçak gibi saplayıp, İslam dünyasını içten çökertmeye, zayıflatmaya, kontrol altında tutmaya çalışıyor. Yani Yahudiler batıyı değil, batı Yahudileri kullanıyor aslında.

İmanın Gücü Çeliği Bir Kez Daha Yeniyor

Gazze saldırıları ve direnişi vesilesiyle, 33.Ahzab Suresi 21’den 27’ye kadar olan ayetlerde bildirilen ve peygamberimiz ile ashabının defalarca pratiğe aktardığı şu gerçek bir kez daha teyit edilmiş oldu. Dünyayı imtihan yurdu görüp, gerçek hayat olan ahirete yakinen iman eden(er)lerin karşısında acziyet ve yenilgi kaçınılmazdır. Mehmet Akif’in ifade ettiği gibi, iman dolu göğüslerin çeliği yenmesi ve er geç hakkın muzafferiyeti mukadderdir.

İlginçtir, ilgili ayetlerde de değinildiği gibi, peygamberimiz devrinde de Yahudiler İslam’ın karşısına kendi güçleriyle çıkamamışlar, o dönemde Müşrik Araplarla işbirliği yaparak, onların taşeronluğunu yapmaya yeltenmişler ve bu ihanetleri nedeniyle yurtlarından sürülmüşlerdir. İhanetlerinin cezasını peygamberimiz devrinde tattıkları gibi, işgal ve zulümlerinin cezasını eninde sonunda bu devirde de tadacaklar ve geldikleri yerlere geldikleri gibi gideceklerdir inşaallah.

3.Ali İmran Suresi 139’dan 143’e kadar olan ayetlerde açıklandığı üzere, Yüce Allah günleri insanlar arasında çevirmekte olup, batının ve İsrail’in günlerinin çevrileceği ve devrilecekleri günlerde bir gün gelecektir, er yada geç. (...)

YAZININ DEVAMI >>>

 

Yorum Analiz Haberleri

“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
Esed sonrası Suriye: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı artık hayal değil
Esed'in müftüsü Ahmed Hassûn şimdi ne yapıyor?
“Suriyeli mülteci” etiketi ve toplumsal imtihanımız
Suriyeli kadın devlet dairesinde gördüğü saygıdan dolayı gözyaşlarını tutamadı