Ahmet Ay bir yazısında şöyle der: “O yıllarda eve biraz geciksem yaşlı annem balkona çıkar, çevrede beyaz Toros var mı yok mu diye bakınırdı. Eğer bir sokaktan bir beyaz Toros iki kere geçmişse bu kesin ‘uğursuzluk’ addedilirdi. Zira o sokakta artık kötü şeylerin gerçekleşme vakti gelmişti...” İçkale’de, JİTEM’in olduğu yerde, kazdıkça ceset çıkıyor..
Yarım metreye kadar gömmüşler. Alta indikçe yeni kafatasları çıkıyor.. Daha şimdiden sayı 19’u buldu.. Şimdi burada görev yapan, bu cinayetlere tanık olan vicdan sahibi insanlar aranıyor..
Resmen 2 yeni dosya daha açılıyor ve bu dosyalar göreceksiniz bizi JİTEM’e götürecek.. JİTEM de bizi TSK içinde yapılanan derin çeteye..
1-Kamhi dosyası, 2-Yeşil Dosyası, 3. bir dosya daha var, Karayılan hakkında tutuklama kararı..
Diyarbakır’daki faili meçhul dosyası ne zaman açılır ya da hangi davaya eklenir bilmiyorum ama, JİTEM diye yeni bir dosya açılırsa şaşmamak gerek.
Koman’a sıra ne zaman gelecek?
28 Şubat’ta, JİTEM konusunda “ya bilmiyor ya yalan söylüyor” diye yazdığım için beni mahkemeye vermişti.. Televizyonlara çıkıp, böyle bir yapının olmadığını söylemişti.. Daha sonra JİTEM diye bir örgütlenmenin varlığı ortaya çıktı..
Tam da Başbuğ’un sorduğu sorunun cevabı işte burada.. “Bir Genelkurmay Başkanı nasıl bir terör örgütü lideri olabiliyor” diyor ya! Bal tutan parmağını yalar misali, bu kadar çok silah ve silah kullanma konusunda eğitilmiş insan bir arada iken birileri bu kaynağı, kendi siyasi emelleri ve şahsi çıkarları için kullanmak istemiş olamaz mı?
Bu iş sadece askerle ilgili değil.. Bu işin içinde herkes var. MİT’e de gider bu işin ucu, MGK’ya da, Emniyet İstihbarat’a da, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi.. Gitmediği yer kalmaz.. Şeyh’e de açılan bir kapısı vardır Kozmik odanın, fahişelere açılan bir kapısı da.. Sağ-Sol, Alevi-Sünni, Şeriatçı-Ateist fark etmez.. Sivil-Siyasetçi, Bürokrat, Milliyetçi.. Hepsi bu derin yapıda kompartmanlara ayrılmış bir şekilde bir arada bulunuyorlar.. Karar vericiler, koordinatörler ve tetikçiler.. Bu yapıda olay hakkında en az bilgi sahibi olan tetikçilerdir..
Kararvericilerin birçoğu TSK’nın tepe isimleridir. Beyaz eldivenliler bunlar. Hâlâ çoğu dışarıda. İçeridekilerin bir kısmı hâlâ aktif.. Hatta “Buradan daha rahat idare ediyoruz” diye mesaj gönderiyorlar sağa-sola.. Hâlâ cinayet planları yapıyorlar. Hâlâ darbe yapıp çıkacaklarını düşünüyorlar bir kısmı..
Hâlâ, birileri inkara devam edebilecek mi? Gizli tanıkların söyledikleri, Burkay’ın anlattıkları hâlâ birilerinin gözünü açmayacak mı? CHP hâlâ bu çetenin avukatlığını üslenmeye devam edecek mi? Hâlâ birileri bu inkarcıların yalanlarına inanacak mı?
Türkiye’de terör de, yoksulluk da bu çetelerin işi..
Bunlar da darbeciler ve onların işbirlikçileri.. Onların avukatlığını üslenen kadrolar..
Onun için resmi ideoloji dayatmacılığı yapılıyor. Onun için resmi bir tarih uyduruluyor. Kahramanların hain, hainlerin kahraman ilan edilmesinin sebebi bu! Onun için dine müdahale ediliyor.. Askeri bir disiplin ve la yüs’el kadrolar onun için gerekli..
Bu memlekette insan hakları, adalet/hukuk onun için ayaklar altına alındı..
Bu işlere itiraz edenler onun için imha edildi..
Birileri bu ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet ürettiler bugüne kadar.. “Türkiye’deki Suriye” gerçeği işte bu.. Suriye’deki Esad cuntasının yerini bizde kendilerine “Kemalist” diyen, “Kemalist” geçinen birileri aldı.. 12 Eylül cuntasının sipariş ettiği anayasanın başlangıç maddeleri, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler, hep bunun içindi.. O andlar onun için düşünülmüştü. Bu tam bir beyin yıkama operasyonu idi. Birileri için Tevhidi tedrisat bunun için hayati bir önem taşıyordu..
Neyse ki, artık Türkiye, yavaş yavaş korku tünelinden çıkıyor.. İnşallah, bu yapı tamamen tasfiye olur ve yerine yeni bir çete gelmez.. Hani Şeytan boş durmayacaktır da.
Selâm ve dua ile.
YENİ AKİT