Hakan Albayrak’ın Karar’daki köşesinde yayınlanan konuyla alakalı yazısı (4 Ekim 2018) şöyle:
Altan Kardeşler ve Ilıcak
Askerî darbeye zemin hazırladığı iddia edilen EMASYA (Emniyet-Asayiş Yardımlaşma) Protokolü, 2010 senesinde AK Parti Hükümeti tarafından iptal edilmişti.
FETÖ ve müttefiklerinin kanlı darbe teşebbüsünden bir gün evvel, 14 Temmuz 2016’da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, terörle mücadelede TSK’nın yetki alanını -Bakanlar Kurulu kararına bağlı olarak- genişletmesi ve terörle mücadele işlenen “askerî suçlar”da “soruşturma izni verilene kadar yakalama, gözaltı ve tutuklama tedbirlerine başvurulamaz” şeklinde bir hüküm de içermesi bakımından, bazı çevrelerce EMASYA’ya dönüş olarak yorumlandı.
Ahmet Altan da kanunu öyle yorumladı.
Kanunun yürürlüğe girdiği gün, Can Erzincan Televizyonu’nda Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın konuğu olarak çıktığı “Özgür Düşünce” programında dedi ki:
“Türkiye’de gerçekleşmiş askerî darbelerin önünü açan gelişmeler her ne ise, Erdoğan bugün aynı kararları vererek o yolları teker teker açıyor. Yani şehirlerin yönetiminde mesela generallere sivillerden öncelik tanıyan bir yasa çıkarttı. İsterse yani general şehri yönetecek. Bu EMASYA denilen planı bir daha canlandırdı. Ayrıca sen eğer askerlerin yargılanmasını izne bağlarsan, adam darbe hazırlığını çok daha rahat yapar.”
Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da katıldığı bu mülahaza, besbelli ki, askerî darbeye zemin hazırlandığı endişesini ifade ediyordu.
Gelgelelim, Türk yargısı bunun tam tersine hükmetti.
Altan Kardeşler ve Ilıcak’ın “darbe girişimini önceden bildikleri ve darbe girişimine zemin hazırlayan söylem ve propagandalarda bulundukları”na…
Dolayısıyla “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs” ettiklerine…
Ceza: Ağırlaştırılmış müebbet hapis!
Milletin üstüne bomba yağdıranlara verilen azamî cezanın aynısı!
Söz konusu televizyon programında Ahmet Altan, o zamanlar 2019’da yapılacağı öngörülen cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın yeniden seçilmemesi ihtimali üzerinde de durmuştu… 50 milletvekilinin AK Parti’den istifa ederek siyasi dengeleri değiştirmesi gibi bir ihtimalden de bahsetmişti…
Ahmet Altan’ın, o günlerde askerî darbe yapılacağını bildiği halde (!), Erdoğan’ın birkaç sene sonra seçim yoluyla iktidardan düşebileceğini niçin söylediği ve parlamento aritmetiğine dayalı bir iktidar değişikliğine niçin kafa yorduğu sorusu, Türk yargısı tarafından cevaplanmayı bekliyor.
***
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 16 Şubat 2018 tarihli kararı üzerine yazdığım “Ağırlaştırılmış müebbet hapis” başlıklı yazımda (22 Şubat 2018) şöyle demiştim:
“Savcı ve hakim yine de sanıkların ‘darbe girişimini önceden bildikleri ve darbe girişimine zemin hazırlayan söylem ve propagandalarda bulundukları’ hissine kapılmış olabilir, bunu onlara yakıştırmış olabilir. İyi de, ağırlaştırılmış müebbet hapisten bahsediyoruz, sadece bir his veya yakıştırma üzerine verilecek ceza mı bu?... Tashihe fena halde muhtaç bir mahkeme kararı var ortada.”
Kararın tashihi için başvurulan İstinaf Mahkemesi, evvelki gün, bu kadar ağır bir cezayı maşeri vicdana kabul ettirecek derecede sağlam bir delilin yokluğuna ve yukarıda mezkûr çelişkilere rağmen, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını tasdik etti.
Tek kelimeyle korkunç.
Altan Kardeşler ve Ilıcak, 17-25 Aralık (2013) süreci ve sonrasında yanlış yerde durarak -başka yüzlerce yazar gibi- FETÖ’ye alet oldular, evet; ama askerî darbeye taammüden hizmet etmek başka bir şey…
Eli kanlı darbecilerle aynı derecede suçlu sayılmak bambaşka bir şey…
Dava şimdi Yargıtay aşamasına giriyor.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis kararı orada bozulur inşaallah.
FETÖ’yle kararlı mücadele ne kadar önemliyse, bu mücadelede kantarın topuzuna mukayyet olmak da o kadar önemlidir.
Bu vesileyle, Maide Suresi’nin sekizinci ayetindeki uyarıyı bir kere daha hatırlatalım: “…Bir topluluğa duyduğunuz kin, sakın sizi adaletsizliğe sevk etmesin…”