Bir tarafsız(!) CHP’li gitti, bir tarafsız(!) CHP’li geldi

Ali İhsan Karahasanoğlu

İllegal Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi istifa etmiş!

 “Yaşamımın yeni döneminde, siyaset platformuna adım attım. Bu dönemde, partimin vereceği görevleri tam olarak yapabilmek ve o sıfatımın Basın Konseyi’nin, bağımsız, tarafsız kimliğine gölge düşürmesini önlemek isterim” diyor Sayın Ekşi ve basıyor istifayı.

Siz de sanıyorsunuz ki, “Basın Konseyi Başkanlığı, tarafsızlık gerektiren bir iştir. Bir siyasi parti ile ilişkisi olan, zinhar bu konseyin başında duramaz!”

Sanıyorsunuz ki, Basın Konseyi her siyasi partiye eşit mesafededir. Her görüşten gazeteciye aynı uzaklıktadır..

Onun için de, Oktay amca, tarafsızlığa gölge düşmesin diye, “siyasete merhaba” der demez, bastı istifayı!

Siz öyle sanın.

Daha doğrusu, Oktay amcanın bu palavrasını yutmuş görünün.

Yutmuş görünün ve Oktay amcanın yerine gelene bakıp, gerçeği yakalayın..

Oktay amcanın yerine kim mi gelmiş?

Orhan amca gelmiş!

1932 doğumlu Oktay amca gitmiş!

Yerine 1927 doğumlu Orhan amca gelmiş!

Nasıl ama?

Devrim ilkelerine ne kadar bağlılar görüyor musunuz?

O yılları görmemiş birisini, zinhar konsey başkanlığına getirmiyorlar.

Hatta; Oktay Bey’in başkanlığı süresince  devrimcilik ilkesine bağlılıkları o kadar artmış, o döneme özlemleri o kadar derinleşmiş ki, 1932 doğumlu gidince, daha yaşlısını bulup getirmişler: 1927 doğumlu Orhan amca!

Hayırlı uğurlu olsun, ne diyelim..

Oktay amcayı az-çok tanıyorsunuz..

Tarafsız ayaklarına, DenizBaykal’a verdiği desteği.. Sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu için heyecanlanmasını.. Hayatı boyunca hep, CHP, SODEP, SHP, DSP ve tekrar CHP yanlısı yazılarını biliyorsunuz..

Gazetesindeki köşesinden yaptığı, sol çizgiden partiler lehine “İktidara geliyorlar. Tamam bu sefer kazanıyorlar” şişirmelerini biliyorsunuz.. 

Şimdi azıcık da, Orhan amcayı tanıtalım..

“Orhan amca da kim” mi diyorsunuz?

Oktay amcanın adeta kardeşi!

İkiz kardeşi..

Ana-baba ikizi değil de.. Parti ikizi..

Oktay Bey amca, taa 1960’lı yıllarda, CHP kontenjanından Kurucu Meclis Üyeliği yaptı. 1984’te (CHP kapatıldığı için yerine) SODEP’i kuranlar arasında yer aldı. Şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu’nun taktığı rozet ile fiilen bulunduğu CHP’de, resmen de bulunmaya başladı..

Ya Orhan amca?

Orhan amcanın CHP ile ilgisi daha net. O  1965 yılında, CHP listesinden milletvekili olmuş bile.. 1973’te, CHP’li hükümette bakanlık da yapmış.. 1991’de; bu sefer Ecevit’in DSP’sinden milletvekili adayı olmuş, seçilememiş!

Durum bundan ibaret işte.

Tablo şu:

Tarafsız(!) Oktay amca gitti.

“Partimin vereceği görevleri tam yapabilmek için” gerekçesi ile istifasını bastı..

Sanki konseyin başında iken, partisinin verdiği görevleri aksatmış gibi!

Şimdi bir başka CHP’li oturdu aynı koltuğa: “Tarafsızlığa(!) halel gelmesin” diye..

Aman öldüm ben sizin tarafsızlığınıza; Oktay amca.. Orhan amca..

Daha ne tarafı olacaksınız bey amcalar..

Bitirdiğiniz hukuk fakültelerinden, ilk çalışmaya başladığınız Ulus Gazetesi’ne, Dünya Gazetesi’ne kadar, hep aynı şeyleri yapmışsınız. Hep CHP damgalı yerlerde bulunmuşsunuz!

Biriniz elveda derken; “Aman, koltuk yabancıya gitmesin” diye, hemen ikizinizi getirmişsiniz göreve..

Daha ne tarafsızlığından bahsediyorsunuz siz?

Tarafsızlık; o kadar “yara” ki Oktay ve Orhan amcalarda.. CHP’li Oktay amcanın, giderken işaret ettiği “tarafsızlık”, gelen CHP’li Orhan amcanın da ilk konusu olmuş! Birlikte okuyalım, Orhan amcanın seçimden hemen sonraki, ilk açıklamasını: “Basın Konseyi, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da hiçbir kurum ve kuruluşun ne yanında, ne de karşısında yer almama ilkesini sürdürecektir.”

CHP’den milletvekili ol. CHP’den bakan ol. DSP’den milletvekili adayı ol..

Sonra da gel, “Hiçbir kurum ve kuruluşun ne yanında, ne karşısında yer almayacağız” de..

Nasıl oluyor buuuu?

CHP’li olunca mı oluyor buuuu?

YENİ AKİT