HAKSÖZ HABER
Türkiye’de yargının bağımsızlığı hep tartışılan bir konudur. Hukuku siyasetin kulu olarak değerlendiren bazı siyasetçiler(!) bunu televizyon kanallarında açıktan söyleyebiliyorlar. Böyle bir ülkede yaşıyoruz.
Halimiz ahvalimiz bu şekilde olunca hukuk yönlendirilmeye müsait hale geliyor. İktidar veya muhalefet bunu çok sık yapıyorlar. Aslında hukukun bağımsızlığı boş bir laftan ibaret.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Fatih Sultan Mehmed’in eşi Gülbahar Hatun’un türbesini ziyaret ettiğinde ellerini bağlama şekli yaklaşık bir sene önce kamuoyunda tartışılmıştı. İmamoğlu’nun duruşunu gayri ciddi ve saygısızca bulanlar tepkilerini göstermişlerdi.
Ekrem İmamoğlu’nun elleri arkadan bağlamış şekilde çekilen görüntüleri Cumhuriyet gazetesinin iddiasına göre soruşturma konusu yapıldı. İBB Sözcüsü Murat Ongun da iddiayı doğruladı. Soruşturma konusu yapılan suçlama şu şekilde: “2020 yılında gerçekleştirilen bir program kapsamında ziyaret ettiğiniz Fatih Sultan Mehmet’e ait türbede elleriniz arkanızda bağlı bir şekilde gezinmek suretiyle saygısızlık yaptığınız iddiası...”
Murat Ongun ‘niyet okuma odaklı ve izandan yoksun’ sözleriyle bu duruma tepki gösterdi. Eğer ki bu iddialar doğruysa ortada abes bir durum olduğu aşikar. Az evvel değinilen yönlendirilmiş hukuk anlayışının tecelli ettiğini gösteren bu durum olsa olsa mağdur vasfından Ekrem İmamoğlu’na argüman sağlar.
İmamoğlu’nu kendilerince zor duruma sokmak için öküz altında buzağı arayanlar siyaset yaptırmayarak ne elde etmeye çalışıyorlar acaba? Daha önce AK Parti de benzer süreçlerden geldi. Hiç yoktan sebeplerle açılan soruşturmalar, mesnetsiz suçlamalarla AK Parti icraatları engellenmeye çalışıldı. Netice olarak bu süreç AK Parti’ye fayda sağlamıştı.
İmamoğlu’na yönelik böyle komik suçlamalar da aynı şekilde politik bir üstünlük sağlıyor. Aradaki tek fark Ekrem İmamoğlu’nun bir icraatı yok!
İBB Başkanı’na yapıldığı iddia edilen suçlama komik. Ondan daha komik olan ise Cumhuriyet’in olaydan duyduğu rahatsızlık. Şimdi olaydan kendimizi soyutlayıp bir düşünelim. Bir siyasinin Anıtkabir’e ellerini arkadan bağlamış şekilde girdiğini düşünelim. Cumhuriyet olaya nasıl yaklaşırdı acaba? Öyle bir yaygara kopartılırdı ki bırakın soruşturmayı şimdiye gözaltı işlemi gerçekleştirilmişti belki… Cumhuriyet’in adalet terazisi de anca bu kadar çalışır zaten!