Bir “Sualtı Atatürkçülüğü” Eksikti, O da Oldu!

Engin Ardıç, su altındaki büst hadisesini tiye almış, yosunların ve kabuklu deniz canlılarının yuvasına dönüşmesinden ötürü bunu yapanların, Atatürk’ün hatırasına hakaretten dolayı yargılanması gerektiğini ironik bir dille anlatmış.

Engin Ardıç’ın bugünü Sabah’ta (2 Kasım 2017) yayınlanan “Sualtı Atatürkçülüğü” başlıklı yazısını ilginize sunuyoruz:

Hap kadar kızcağızları sağanak yağmur altında Atatürk büstüne şemsiye tutturup ıslattıkları ve hasta ettikleri yetmedi (önemli olan çocukların değil büstün ıslanmamasıydı!)
Şimdi bir de Atatürk'ü su altına indirme modası çıktı.
Mersin'de bir "deniz dibi Atatürk fotoğrafları sergisi" açılmıştı ya...
Meğerse Çeşme'de de bir "deniz dibi Atatürk büstü" varmış.
Eh, ille de yılın belli bir günü Ardahan'ın Damal köyü tepelerine gölgesi vuracak değil ya!
Bu memlekette, sualtı arkeolojisi gibi bir de sualtı Atatürkçülüğü oluştu. Gerçi altmışlı yıllarda "gardrop Atatürkçülüğü" deyimini duymuştuk ama bu kadarını bilmiyorduk.
Yirmi kişilik bir grup Atatürkçü, etkinlik gerçekleştirmiş. Hani maçlarda da "koreografi" gerçekleştiriliyor, tedavi gerçekleştiriliyor, başlama vuruşu gerçekleştiriliyor falan ya, bunlar da gerçekleştirmişler... Çeşme'de dalış yapmışlar, tüplerle müplerle... Bayağı derine yani...
Bunlar bundan yedi-sekiz yıl kadar önce, aynı noktaya bir Atatürk büstü indirmişlermiş.
Mevki olarak "Eşek Adası açıkları" diyorlar, yakışıksız oldu ama onların sorunudur.
O sular "Ege'nin barış dolu sularıymış", öyle diyorlar.
Karadeniz'de Ruslar'la çatışma tehlikesi kalmadı ama onlar bayrağımıza bakıp çırpınan Karadeniz'i değil, bol çipura ve kalamarlı, ılık ılık Ege'yi tercih etmişler (dalmışken ahtapot falan da vursaydınız bari.)
Şimdi oraya dalıp... ne yapmışlar?
Atatürk büstüne saygı duruşunda bulunmuşlar.
Esas duruş göstermişler.
Fakat yayınlanan fotoğrafta, asker selamı veren değerli Atatürkçü'nün dizleri dibe dayanıyor. Çömelmiş durumda esas duruş hangi piyade talimatnamesinin kaçıncı sayfasında yazıyor? Askerde yapsaydık kendimizi mahkemede bulurduk.

***

Lakin ortaya ciddi bir çelişki çıkıyor...
Meselem var: Atatürk büstünü kuru tutmak mı caizdir, ıslatmak mı?
Islağı makbul ise, niçin çoluk çocuğun eline şemsiye verip büstü yağmurdan korumaya çalışıyorsunuz?
Yok eğer kurusu tercih edilecekse niçin denize sokup ıslatıyorsunuz?
Bu mesele, Atatürkçü Düşünce Derneği'nde enine boyuna tartışılmalıdır. Bilim adamlarının ve bilim kadınlarının da görüşlerine başvurulabilir. Örneğin Muazzez İlmiye Çığ'a sorulabilir: Yaş mı kuru mu?

***

Ortaya çıkan ciddi bir mesele daha var: Gazetede yayınlanan resimde, Eşek Adası açıklarında, denizin dibinde yaklaşık yedisekiz yıldır duran Atatürk büstünün üzerini yosunların kapladığı, kabuklu deniz hayvanlarının yuva yaptıkları görülüyor.
Bakalım bu nedenle bu değerli Atatürkçü balık adamlarımıza "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaretten" soruşturma açılacak mıdır?

Yorum Analiz Haberleri

Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?