Yaşar Kaplan devrimden sonra gezip gördüğü İran izlenimlerini kitaplaştırır ve buna ilginç de bir isim bulur: Bir şenliktir inkılab. İnkılap ile şenlik kolay kolay yan yana getirilebilecek kelime veya kavramlardan değildir.
İki ucun veya istisnai durumun buluşması ve kaynaşması anlamına gelir. Lakin şölen veya şenlik olmadan devrimin olması da söz konusu değildir. Şölen veya şenlik geleceğe bağlanan umudun peşin sevincidir. Devrim değişim zamanı, ruhu ve anıdır. Bu değişimle de geçmişin kötülükleri ve olumsuzlukları silinecek ve geride bırakılacaktır. Bundan dolayı devrim sevinç anıdır ve sevinç anında da etkinlikler ve şölenler ve şenlikler tertip edilir. Devrim düğün gecesidir ve halk bu dönemde yeni dönemle izdivaç eder. Erzurum çevresinde ve Anadolu’da genelde eğlenceye şenlik denmektedir. Bizim yöremizde yani Bolu’da ise eğlenceye cümbüş denilmektedir. Cümbüş bir çalgı aletidir lakin bu çalgı aletlerinin şenlendirdiği topluluklara ve partilere de aynı şekilde cümbüş denmektedir. Farsça’da cunbiş ise eğlence anlamını taşımaktadır. Mısır’daki ve özellikle de Tahrir Meydanı’ndaki göstericileri ve etkinliklerini görünce Yaşar Kaplan’ın İran devrimiyle ilgili gezi notları kitabı aklıma düştü. Bu notlarında Kaplan ‘bir şenliktir inkılap’ diyordu. Mısır’da da inkılabın bir yüzü karanlık ve kan ve barut ise diğer yönü ise insanlık ve coşku seliydi.
*
Tahrir Meydanı, El Cezire Kanalı’nın da zaman zaman vurguladığı gibi bir mehrecan alanına ve müsamere meydanına dönmüştür. Burada şenlik ile birlikte bir tarih yazılmaktadır. İnsanlar varlarını yoklarını paylaşıyor ve meydan, adeta bazı mevsimlerde sufi panayırına dönüşen Hüseyin Meydanına benziyordu. Yiyeceklerini ve içeceklerini birbirleriyle paylaştıkları gibi bazen de açlığa talim ediyorlar ve açlığı da aralarında eşit bir şekilde bölüşüyorlardı. Paylaştıkları hususlardan birisi de kan vergisiydi. Kime isabet edeceği belli olmayan taşlara ve kurşunlara karşı siper oluyor ve nöbet tutuyorlar ve sırası gelen kan bedelini ödüyordu. Ve hayat devrime rağmen deveran ve devam ediyordu. Bu etkinliklerden birisi de gerçek düğün şöleniydi. Mevlana’nın ölüm gününü düğün günü ilan etmesi gibi Mısır halkı da devrimi düğün gününe çevirmişti. Bu bağlamda, bir çift en güzel günlerinin devrim günü olacağını düşünerek Tahrir Meydanı’nda evlenmeye karar vermişler. 6 Şubat’ta devrimcilerin tanıklığıyla çift Özgürlük Meydanı’nda nikahlarını kıymışlar. Şayet bu izdivaçtan çocukları olacak olursa herhalde ismini de düşünmüşlerdir. Bu Özgürlük Meydanı’nın eşleri herhalde çocuklarına devrimi ve meydanını çağrıştıran bir isim bulacak ve Hür ismini koyacaklardır.
*
Maalesef, pazarlıklar devrimin hedefini ve istikametini saptırmıştır. Devrim ve yıpranma süreci uzatılmıştır. İkinci cuma ya da veda cumasında halkın Mübarek’in ikametgahına doğru yürümesi ve o günü eski rejimi süpürmesi gerekiyordu. Kubbe Sarayı’na doğru yürümekten kaçınılmış ve böylece kan akmasının önüne geçilmek istenmiştir. Lakin bu da Mübarek ve çetesinin oyuna gelinmesi anlamına gelmiştir. Zira Mübarek’in amacı uzun nefes politikasıyla zaman kazanmak ve bu zaman içine de bin bir oyunu sığdırmaktı. Böylece devrim sürecini manipülasyon sürecine dönüştürmekti. Kalabalıklar pazarlığa sürüklenerek tuzağa çekilmişlerdir. Mübarek tepetaklak edilmeden kesinlikle pazarlığa girilmemesi gerekirdi. Baştan beri rejimin amacı muhalefeti bölmek, sindirmek ve ardından da çapını ve hacmini daraltmak ve muhalefetin kendisi arasında da güven bunalımı meydana getirmekti. Böylece eski rejimin bekasını sağlamaktı. Bunun için de Müslüman Kardeşler de olmak üzere herkese mavi bocuk dağıtılmış ve bazıları da bu tuzağa düşmüşlerdi. Şimdi ise rejim Tahrir Meydanı’na yiyecek sokturmayarak oradaki direnişçilerin (mutasimun) iradesi kırmaya yeltenmektedir. Keza ordu da giderek Mübarek’ten yana ağırlığını koymakta ve Tahrir Meydanı’ndaki özgürlük alanını daraltamaya ve sonrasında dağıtmaya çalışmaktadır. Pazarlık ve diyalog tatlı bir tuzağa dönüşmüştür. Diyalog dönemi çoktan geçmiş ve Mısır halkı devrim dönemi yaşamaktadır. Bu devrim dönemini diyalog veya pazarlık devrine çevirmek devrimi harcamaktır. Bazıları bu açıdan eski rejimin tuzağına düşmüştür. Devrim yeniden kendini toparlamalı ve ateşini tutuşturmalıdır.
YENİ AKİT