Haksöz Haber
Ümmetin zor zamanlar yaşadığı bir dönemde Hasan el-Benna ve yol arkadaşları tarafından İhvan-ı Müslimîn Teşkilatı'nın kurulduğu bilgisini veren Adem Özköse, bu teşkilatın yalnızca kurulduğu coğrafyanın dertleriyle, dertlenmediğini, İslâm hangi dertlerle dertlenilmesi gerektiğini buyuruyorsa o dertlerle, dolayısıyla Kudüs'ün, Istanbul'un, Şam'ın dertleriyle dertlendiğini söylüyor.
Hasan el-Benna'nın İslâm'ın sâdece siyasete ya da ibadete hapsolmasına karşı çıktığına dikkat çeken Özköse, İhvan-ı Müslimîn'in kısa sürede dünyaya, Asya'ya, Balkanlara, Avrupa'ya... yayıldığını ifade ediyor.
Bu hareketin sonunun gelmeyeceğini Mursi ve Bedii örnekleriyle delillendiren Özköse, İhvan-ı Müslimîn'in her müslüman için ders alınması gereken bir mektep olduğunu vurguluyor.
Adem Özköse'nin Yazısı:
Adem Özköse / Diriliş Postası
Ümmet-i Muhammed son İslâm Devleti olan Osmanlı’yı kaybetmiş, yüzyıllar boyunca Âlem-i İslâm’ın koruyucu kalkanı olan Hilafet makamı yıkılmıştı. Müslümanlar bir taraftan Batıcı sömürgeci güçlere karşı mücadele ediyor diğer taraftan da ümmetin kaybettiği siyasî birliği, özgürlüğü, dirilişi yeniden kazanmak için çözüm yolları arıyorlardı. İşte İhvan, bu şartlarda bir öğretmen olan Hasan el Benna ve altı arkadaşı tarafından 1928 yılında İsmailiye’de kuruldu.
Hasan el Benna, İhvan’ı kurduğunda henüz 22 yaşında bir gençti. Bu genç adam ve arkadaşları sadece İskenderiye’nin, Kahire’nin sorunlarını kendilerine dert edinmiyorlardı. Zihin ve yüreklerindeki sınırlar da Mısır’la başlayıp Mısır’la bitmiyordu. Onlar sömürgeci devletlerin çizdikleri ulus devlet sınırlarına değil, inancımızın çizdiği sınırlara inanıyorlardı. Bundan dolayı da Kudüs, İstanbul, Kahire, Şam diye bir dertleri vardı.
Hasan el Benna ve arkadaşlarının başlattıkları ıslah ve diriliş hareketi önce Mısır’da dalga dalga yayıldı. İhvan kısa zamanda yüz binlerce üyesi olan bir harekete dönüştü. Bir ümmet projesi olan İhvan’ın etki alanı kısa zamanda Mısır’ın sınırlarını da aşarak tüm dünyaya yayıldı. Asya’da, Avrupa’da, Balkanlar’da, Afrika’da bir nesil İhvan’ın önderlerinin eserleriyle yetişti. Hasan el Benna hem fikirleri hem de kurduğu teşkilatla Âlem-i İslâm’a yeni bir ruh, yeni bir anlayış, yeni bir dinamizm kazandırdı. İslâm’ın sadece ibadete, sadece siyasete, sadece mücadeleye hapsedilmesine karşı çıkan Benna, İslâm’ın hayatın tüm alanlarını kaplayan bütüncül bir düzen olduğunu savunarak: “İslâm devlettir, ülkedir, hükümet ve toplumdur. Güzel huydur, güçtür, merhamettir, adalettir. O kültürdür, kanundur, bilimdir, yargıdır. O maddedir, servettir, kazançtır, zenginliktir. O cihaddır, çağrıdır, askerdir, düşüncedir.” diyordu.
Hasan el Benna Müslümanları, Batı’nın iç dünyalarımızı ve toplumsal hayatımızı mahveden kültür ve yaşayış tarzı yerine, Kur’;ân ve sünnetin fıtratımızla buluşturacak ışığına çağırıyordu. Onun çağrısı Âlem-i İslâm’ın sahih İslâm’la, kendi kültür ve tarihiyle yeniden buluşması için yapılan bir çağrıydı.
Hasan el Benna fikirlerinin bedelini 46 yaşında uğradığı bir suikastle şehit düşerek ödedi. Fakat ümmetin yeniden dirilişi için verilen bu mücadele Hasan el Bennaların, Seyyid Kutupların şehit düşmeleriyle bitmedi. Onların şehadetleri milyonlarca Hasan el Benna’nın yetişmesine vesile oldu. Hasan el Bennaların, Seyyid Kutupların yerlerini Mursiler, Bediiler aldı. İhvan şehit verdikçe güçlenen, büyüyen, etki alanını arttıran bir harekete dönüştü. İhvan’ın önderleri hepimize asaleti, yiğitliği, fedakârlığı yeniden öğrettiler. Yaklaşık yüz yıllık bir şehadet teşkilatı olan İhvan her Müslüman için bir mektep oldu.
2 gün önce Mısır zindanlarındaki İhvan mensuplarının ailelerine yapılacak yardımların organizesi için düzenlenen bir toplantı esnasında 13 İhvan lideri, Sisi’ye bağlı güçler tarafından infaz edilmişti. Bu vahşi infazın ardından İhvan Hareketi Mısır’daki mücadelede artık yeni bir aşamaya girildiğini ilan etti. Bu yeni aşamanın içeriği hakkında açıklama yapılmasa da yayınlanan bildiride bundan sonraki süreçte devrimcilerin daha etkili yöntemlere başvuracağının sinyalleri veriliyor. Bu da Mısır’ı daha zorlu günlerin beklediğini, İhvan’ın bedeli ne olursa olsun zafere kadar bu mücadeleyi sürdüreceğini gösteriyor.
Yazımı Hasan el Benna’nın yıllar önce kaleme aldığı ve tam da içinden geçtiğimiz günlere denk düşen ifadeleriyle bitirmek istiyorum. Rahmetli İmam’ın aşağıdaki çağrısını tekrar tekrar okuyalım ve içimiz mücadele azmi ve umutla dolsun.
Şehit Hasan el Benna diyor ki: “Ey Müslümanlar, gevşemeyin, üzülmeyin, ümidinizi kesmeyin, boyun eğmeyin, yeryüzü ne Amerika’nın ne Rusya’nın ne İngiltere’nin ne de Fransa’nındır. Bütün yeryüzü Allah’a aittir. İyi son zalimlere, haddi aşanlara ve haklara tecavüz edenlere değil; sadece Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlara hazırlanmıştır. Sözünden asla dönmeyecek olan Allah’ın vadine güvenin. Sadece Allah’a kulluk edin, hiçbir şeyi O’na ortak koşmayın ve dosdoğru olun. Birlik ve kardeş olun… Bundan sonra zalimlerin size karşı güçlerini birleştirmeleri sizi korkutmasın. İnsanların çoğu bilmese de Allah her şeye galiptir.”