Bir Mehmet Doğan geçti bu dünyadan

Aydın Ünal, geçtiğimiz gün hayatını kaybeden D. Mehmet Doğan'ın çabalarını ve örnekliğini aktarıyor.

Aydın Ünal / Yeni Şafak

Bir Mehmet Doğan geçti bu dünyadan

Türkiye Yazarlar Birliği’nin, 2023 yılı Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçılar Ödülleri 6 Temmuz’da Rami Kütüphanesi’nde düzenlenen mütevazı bir törenle sahiplerine tevdi edildi. Yeni Şafak’taki yazılarımdan dolayı ben de ödül alacaktım. Salona girişte, TYB Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan hocamız karşıladı bizi. Hemen Mehmet Doğan ağabeyi sordum. “iyi” olduğunu söylerken aslında bir temennide bulunduğu, dua niyetine “iyi” dediği belliydi.

Rami Kütüphanesi’ndeki törende başından sonuna kadar Mehmet Doğan ağabeyin yokluğu hissediliyordu. Yazarlar Birliği’ni o kurmuştu, ödülleri o ihdas etmişti, her ödül töreninde bulunmuştu. O gün ilk defa aramızda yoktu.

Geçen hafta durumunun ağırlaştığı haberini aldık, doktorlar çok umut vermiyordu. Dün sabah da vefat haberi geldi.

D. Mehmet Doğan’ın kişisel tarihimde de hususi bir yeri var… En başta, onun “Batılılaşma İhaneti” kitabı, çocukluğumda FETÖ’nün eline düşmekten kurtarmıştı beni…

Ankara, sanat ve fikir anlamında çorak bir şehir. Bu çoraklık, İstanbul’un bir cazibe merkezi olmasından, Anadolu’da palazlanan genç yetenekleri bir mıknatıs gibi kendisine çekmesinden kaynaklanıyor.

Mehmet Doğan ağabey, bir Ankaralı olarak, Ankara sevdalısı olarak, Ankara’yı, maaşlı, memur, muvazzaf ve kifayetsiz ellerin tasallutundan kurtarıp, bir sanat ve fikir şehri halinde yeniden inşa ve imarının mücadelesini verdi. Bunda da el Hak başarılı oldu.

Yazarlar Birliği, sonradan “Türkiye” ibaresini de alarak, Ankara’nın en merkezi yerinde, Kızılay’da, benim ve benim gibi birçok hevesli gencin uğrak yeri oldu. Orada, Mehmet Doğan ağabeyin etrafında yeni yüzler tanıdık, birbirimize tutunduk ve her geçen gün sayımız arttı. Fatih Kitabevi, Birleşik Kitabevi, Vadi Yayınları, Hece Dergisi, Türkiye Günlüğü, tabii ki Sakarya Çay Ocağı… Ama herkesin yolunun kesiştiği nokta Türkiye Yazarlar Birliği oldu, Mehmet ağabeyin dizinin dibi oldu.

Mehmet Doğan ağabey, Ankara’yı çölden vahaya dönüştürürken, en netameli, en zor meselelerde bir kuyumcu hassasiyetiyle eserler vücuda getirdi. Türkçe sevdalısıydı. Bir milletin ve memleketin, en başta dilini savunarak ayakta kalabileceğine inanıyordu. Büyük Türkçe Sözlük adlı eseriyle de Türkçeye ve Türkiye’ye borcunu fazlasıyla ödedi.

İstiklal Şairi Mehmet Akif’e ve İstiklal Marşı’na bir milletin vefa borcunu millet adına yine o eşsiz eserleriyle Mehmet Doğan ödedi.

28 Şubat sürecinde çok zor günler geçirdi. Hiç umutsuz olmadı, yılgınlık göstermedi, o korkunç atmosferden hepimize örnek olacak bir soğukkanlılıkla çıkabildi.

Daha nicesi… Kitaplar, makaleler, konferanslar, toplantılar, şölenler, binlerce gencin beslendiği eğitimler…

Hepsi bir yana, D. Mehmet Doğan deyince, şahsen benim aklıma iki şey geliyordu:

Birincisi, onu hiç kravatlı görmedim. Gören var mı bilmiyorum. Kravata karşı asil bir direniş içindeydi.

İkincisi, İstanbul’a karşı Ankara’nın varlık mücadelesini verirken, Anadolu’nun, Selçuklu’nun tevazu ve sadeliğini de temsil ediyordu. Üzerine çok titrediği ve çalıştığı Mehmet Akif’in ahlakıyla ahlaklanmıştı. İstese, emin olun, çok para kazanabilir, şöhretin zirvesine ulaşabilirdi. Hiç o ilişkilere girmedi. Ankara’nın bir memur, bürokrat, siyaset şehri değil, bir Selçuklu şehri, sahabeler, ermişler şehri, Hacı Bayram Veli’nin şehri olduğunu hem anlattı, hem de yaşadı.

D. Mehmet Doğan ağabey işte bunun için farklıydı, özeldi… Eğilmeden, bükülmeden, taviz vermeden, hakikatin savunusundan asla vazgeçmeden tevazuyla, sadelikle yaşadı ve öylece göçtü.

Türkiye bir büyük insanı, bir isimsiz kahramanı, derviş ahlaklı bir hakikat sevdalısını yitirdi. Türkçe öksüz kaldı, Ankara öksüz kaldı. Bir güzel insan daha aramızdan, başımızdan ayrıldı ve Hakk’a yürüdü.

Ailesinin başı sağ olsun. Türkiye Yazarlar Birliği’nin, hepimizin başı sağ olsun. Biz Mehmet ağabeyden razı olduk, Rabbim de inşallah razı olsun, mekânı Cennet olsun.

Not

Cenaze namazı bugün Hacı Bayram Veli Camii’nde ikindi namazını müteakip kılınacak. Taceddin Dergahı’na defnedilmeyi en çok da O hak ediyor; inşallah izin çıkacak ve oraya, Akif’in hatırasının yanı başına defnedilecek.

Yorum Analiz Haberleri

Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?