Bir karanlık irade var, değişime direnen...

Serdar Demirel

Bir karanlık irade var ülkede halkın geleceğine tebelleş olmuş, halka ve hukuka rağmen...

Yeri gelir, “Ata’nın evini yaktılar” diye asparagas haber yapar, halkı kışkırtır, gayrimüslim azınlığın üzerine sürer; dükkanlarını ve evlerini yağmalar, tehcire zorlar..

Yeri gelir, halkın seçtiği başbakanı uydurma bir mahkemede darağacına gönderir...

Yeri gelir, ideolojik çatışma çıkartır, aynı silahla sabah bir solcuyu, akşam bir sağcıyı katleder, sonra da istikrarı sağlamak adına ülke yönetimine el kor ve her iki tarafın gençlerini mahpuslara tıkar, işkenceden geçirir, kimisini öldürür, kimisini de sakat bırakır fizikî ve psikolojik anlamda...

Yeri gelir, terörle mücadele adı altında insanları asit kuyularında eritir, ülkeyi bir faili meçhuller cehennemine çevirir... 

Yeri gelir, siyaset erbabını devreye sokar, “Siyasi geleceğime mal olsa da!..” meydan okuması eşliğinde halkın eğitim kurumlarını budar...

Yeri gelir, önünde engel gördüğü yüksek rütbeli askerlere, onların astları hükmündeki askerler eliyle sûikastler düzenler...

Yeri gelir, Kürt-Türk, Alevi-Sünni, laik-antilaik çatışması planlar, meydana gelecek kaostan iktidar devşirir...

Yeri gelir, Kürt sorununu çözmek amacıyla nice emeklerle oluşturulmuş olumlu havayı kanlı bir eylemle berhava eder..

Yeri gelir, önceden kahraman yaptığı kanaat önderlerini kanlı komplolarla ortadan kaldırır, maktülleri laiklik şehitleri ilan eder, sonra da kurbanların cenazesinde en ön safta sıkılmış yumruklar ve gözyaşları eşliğinde intikam yemini eder..  

Yeri gelir, toplumu din-devlet ilişkisi ekseninde bir gerilime sokar. Sıradan mı sıradan bir haberi bile bu çatışmayı beslemek üzere tavzif eder.

Meselâ Türk Silahlı Kuvvetleri’nde öğretmen sınıfları için üç İlahiyat Fakültesi mezunu sözleşmeli subay alınacağı gibi sıradan bir olayı zinde güçleri alarma geçirmek üzere kullanması gibi.

İlahiyat Fakültesi mezunları sanki uzaydan gelmiş, bu ülkenin okullarında yetişmemişler gibi! Orduda vatan hizmeti verenler sanki başka bir dine mensuplarmış gibi!

Sanki nüfusunun kahir ekseriyeti Müslüman olan Türkiye’den değil de Patagonya’dan bahsediyor azgın azınlık!

Ve yeri gelir yargıyı emellerinin kaldıraç gücüne çevirir, halkın hukuk sistemine olan güvenini târümar eder...

Bu meyanda nice örnekler var...

Aynı irade, YÖK’ün üniversiteye girişlerde milyonlarca meslek liselinin hakkını gasbeden katsayı uygulamasını iptal eden kararını, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun da irşadlarıyla, Danıştay tarafından iptal edileceğinin sinyalini verdi.

Hukuk uzmanı Doç. Dr. Mustafa Şentop işin şakasının olmadığını, katsayı düzenlemesinin dava açılması halinde Danıştay tarafından iptal edileceğini söyledi.

Üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kanun değişikliğinin başına gelenleri hatırlatmama gerek var mı?

Neler oluyor?

Şu âşikâr ki, Cumhuriyet rejimiyle oluşmuş imtiyazlı bir azınlık ülke yönetimini cumhura teslim etmemek üzere pervasızca her türlü hileye başvuruyor.

Bu azınlığın bir ucu bürokraside, bir ucu siyasette, bir ucu iş dünyasında...

 

Özlem Madi, 12 Şubat'ta Akşam Gazetesi'nde Gülay Altan'ın yaptığı söyleşide bugün yaşadıklarımızı, “Rumeli kökenli Cumhuriyet'in Anadolu kökenli bir Cumhuriyet'e dönüşme süreci” diye tarif etmişti.

Şöyle demişti:

“Yeni sınıfın ortaya çıkması ile aslında çok derin bir sınıf mücadelesi oluyor; çevreden gelen çalışkan ve motivasyonlu yeni yükselen muhafazakâr sınıf tembel, şımarık ve motivasyonunu kaybetmiş merkezdeki eski sınıfı yerinden etmeye gayret ediyor. Bu süreçte yeni sınıf kendi değerlerini merkeze taşıyacak ve merkezdeki eski değerlerin bir kısmını olduğu gibi tutacak ve bir kısmını da dönüştürecektir. Belki bu söylediğim biraz abartılı olabilir ama bence bir anlamda Rumeli kökenli Cumhuriyet'in Anadolu kökenli bir Cumhuriyet'e dönüşme sürecidir gördüklerimiz...”

Ben de yukarıda yapılan tesbite önemli ölçüde katılıyorum.

Ancak, yukarıda saydığım karanlık iradenin karanlık eylem listesi, ne kadar mide bulandırıcı ve umut kırıcı olsa da statükonun değişmesine engel olamayacaktır.

Zira bu sefer halk bilinçli, konjonktür farklı...

 

VAKİT