Bir Filistin denemesi

AHMET ŞEHİT TUNA

Bazı soruları cevaplamak istiyorum içimde. Kimim ben? Hep üçlü taksimin sonuncusu mu olmak durumundayım? Buğz etmekten öteye varacak kadar kuvvetli bir imanım yok mu? Yazmaya muktedir olamıyor muyum, değilse neden yazmıyorum? Kardeşlerime olan desteğimi kalbimde saklamamın bir nedeni mi var yoksa?

Oysa zor olmamalı zulüm gören insanların yanında olmak kalem oynatışlarıyla. İstemez bir dipnot, akademik terimler ya da refere edişler… Alt başlık, tarihsel süreç ya da özet yazmaya hacet yok zira. Filistin’in tarihini yazmayacağım, fetihleri, yapıları, o topraklarda yaşamış ulemayı… Yazmayacağım tefsirlere yansıyan hâliyle Kudüs’ü, zeytin topraklarını… Edilgen kiplerden kurtulup “ben” diyeceğim. Objektifliklerden sıyrılıp duygusal olacağım. Kardeşlerim diyeceğim, mücahitlere selam çakacağım ve gurur duyacağım. Müslümanca bir duruş ile çocukların sesi olmaya, şehitlerin, açların, kanadı kırıkların hâlini uzaklardan yansıtmaya çalışacağım. Ve ağlayacağım… Konuşarak ifade edemeyişimin önüne geçmeye çalışırken kalemimle, kelimelerimin yüreğime etki eden hislerimi ifadeden acizliğiyle gözyaşlarıma akıtacağım duygularımı. Gazze’deki kardeşlerim için kaç gece uykusuz kaldığımı sorgulayacağım. Utanacağım kendimden. Henüz ilk soruyu cevaplarken zorlandığımı fark ederek diğer sorulara geçemeyişimle hayıflanacağım.

“Ben Müslümanım” deyip kolayca sıyrılamayacağımın idrakiyle, bu sözümün gereklerine odaklanacağım. “Kardeşinin ihtiyacını giderme” düsturunu hatırlayacak, “…kardeşini terk etmez”, “…ateşlenir, uykusuzluk çeker” vasıflarını kendimde arayacak ve uzaklıkları bahane kapısı kılmayacağım kendime. Geri kalanlarla birlikte geri kalıp kalbimin mühürlenmesine sebep olmayacağım.

Yazdığım satırların “fayda veren hatırlatma” kısmına dâhil olmasını umacak, niyetimi halis tutma gayretiyle duaya sarılacağım. Filistin, Gazze, Kudüs, Kassâm, Ebû Ubeyde ve isimlerini bilmediğim tüm kardeşlerim için yakaracağım Rabbime. Her gece vitirde yer vermezsem müminlere, lanetlemezsem küfrün kalelerini ve yardakçılarını, üzüntümden kahrolacağım.

Ve en çok kendim için yöneleceğim Rabbime, kendimiz için! Yazdıklarımızı dil ile yapılmış bir cihad saymasını dileyeceğim. Bizi, kendilerine kıtal yazıldığında yüz çevirenlerden eylememesini niyaz edeceğim. “Yazdıklarımı lehime hüccet kıl ya Rab” diye yalvaracağım. Onlara kendi nefislerini unutturduğun kimselerden eyleme bizi diye ayetten ilham alarak sorumu duaya dönüştüreceğim. Gece yarısını geçerken vakit, boğazımdaki düğümün azalmasıyla haykıracağım sessizce:

“Bi’l-hibr, bi’l-kalem, nefdîkeyâ Gazze!” (Mürekkebimiz, kalemimiz fedadır sana ey Gazze!)