Bir ergeni hapse tıkmak için çıldıran Kemalistler...

Ali Osman Aydın, 17 yaşında bir gencin yaptığı hata üzerine başlatılan linç kampanyasını değerlendiriyor.

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

“Fener direklerine!”

Atatürk resmine saygısızlık yapan liseli tartışılıyor birkaç gündür. Tartışılıyor yanlış oldu aslında. Basbayağı bir linç kampanyası yürütülüyor çocuk hakkında. Hem de barbar kavimlere özgü bir çılgınlıkla. Şöyle giyotin de olsa hiç fena olmayacak!  Eminim giyotin olsaydı, bazı azgın Kemalistler tezahüratlarla bu genci giyotin bıçağının altına yatırır, sepetteki kellesini zevkle seyrederlerdi.   

Fransız İhtilalinde Paris sokaklarında “A la Lanterna” diye çılgınca sloganlar atılıyordu. Yani, “fener direklerine” diye bağırıyorlardı. “Devrimci terör”, fener direklerini piskopos asmak için kullanıyordu. Fener direkleri yoğun bir şekilde işleyen giyotinin alternatifiydi. Fener direklerine asılanlar ibreti alem için günlerce oradan indirilmezlerdi.  

Gözümde canlandırıyorum da, Gülben Ergen de o detone sesiyle eminim harika bir şekilde “A la Lanterna” diye bağırırdı. Gerçi o dönemde olmaya gerek yok. Kendisi bugün bile aşağı yukarı aynı muhtevayla bağırıyor: “Tutuklanması yetmez, Sınır dışı edilsin. Sırıtan yüzü bir daha gülmesin. Nefesi boğazında tıkansın, çıkamasın inşallah”  

 Devrimci terör Fransız ihtilalinde çocuk kadın demeden önüne gelenin nefesini boğazına nasıl tıkıyorduysa Fransız İhtilalini kopyala yapıştır yapmış olan Kemalist ihtilalcilerin takipçileri de aynı şekilde yaklaşıyorlar halkın bir kısmına. Vahşet arzularını, tutuşmuş öfkelerini insanların üzerlerine yağdırmaları için bir saygısızlık fiskesi yetiyor. Ve öfke barajı patlıyor!  

**** 

Böyle söyleyerek bir saygısızlığı savunmuş oluyor muyum? Olmuyorum elbette. Kim yaparsa yapsın saygısızlığı savunmam. Kimse de savunmamalı zaten. Bu arkadaşın yaptığının çok saygısızca bir şey olduğunu söyleyelim.  

 Burada bir zemin yoklaması yapmamız gerekiyor. İslam’a hakaret edenler “iyi çocuklar” ama Mustafa Kemal’e hakaret edenler “kötü çocuklar” diye bir ayrım yapamazsınız. Ama biz bu ayrımı gördük. Haziran 2022’de Kur’an’a tekme atan öğrenci ile ilgili yazdığımız yazıda şöyle söylemiştik: “Tarkan, Şahan Gökbakar, Gökhan Özoğuz, Fazıl Say vb… Dikkat ederseniz Kur’an tekmelenme hadisesi gibi bir şey hiç yaşanmamış gibi sessizlik içindeler. Tabi ki atılmamalı ama; farzı misal, o tekme Nutuk’a, bir LGBT’liye, alkol alan birine, kadına ya da bir köpeğe bile atılsaydı yine ardarda paylaşımları patlatır, duyar kasarlardı.” 

Kur’an’a tekme olayındaki o sessiz kitle, Atatürk’e saygısızlığa karşı olağanüstü bir tepki gösteriyorlar.   

Bu şunu ortaya koyuyor. İhsan Fazlıoğlu’nun söylediği gibi, Türkiye’de çok az müştereğe sahip iki ayrı millet yaşıyor. Evet, “tek millet” demekle, öyle olunmuyor. Pratikte iki ayrı tarihi, iki ayrı kutsalı, iki ayrı değerler dünyası olan toplum görüyoruz.  

 Mesela biz Kemalizm’e itirazımız olmasına rağmen liseli gencin yaptığı gibi Atatürk resimlerine saygısızlık yapılmasına, küfredilmesine karşıyız ve buna itiraz ediyoruz. Edeceğiz de... Küfür ederek, o değeri benimseyenleri katılaştırmaktan başka hiçbir şey yapamazsınız. Küfür bizim yolumuz değil. Küfürle savunulan hiçbir şey bizim değer dünyamıza ait olamaz. Bir Müslüman mücadelesini temiz bir ağız, temiz eller ve selim bir kalple yapmak durumunda. Çirkef yollarla hiçbir yere varılmaz.  

**** 

Sosyal medyada, dini çevrelerden ciddi bir tepki geldi çocuğun işlediği fiile. Bu tepki dindarların birlikte yaşama kültürüyle ilgili olgunluklarını gösteriyor aslında. Fakat Kur’an’a bir saygısızlık yapıldığında “tekme” olayında olduğu gibi, laik cenahtan hiç ses çıkmıyor. Hatta saygısızlık kimilerince allanıp pullanıyor.  

Bizim nasıl birtakım kabullerimiz, değerlerimiz varsa birtakım insanlar da şunu ya da bunu değerli kabul edebilirler. Eğer insanların özgür iradeleri varsa ve bu özgür iradeleri ile bir şeyleri “değerli” addediyor, inanıyorlarsa; bu tutumlarını dayatmadıkları sürece, onların bu düşüncelerine, haklarına saygı duymak zorundasınız. “Dinde zorlama yoktur.” Kimse bizim gibi düşünmek ve inanmak zorunda değil. Bizim gibi inanmıyorlar diye kimsenin değerlerine küfredemeyiz. Birbirimizin değerlerine saygı göstermeyeceksek nasıl bir arada yaşayacağız?   

Basit kuraldır... Saygı göstermeyenin saygı beklemeye hakkı olamaz. “Bana yapmasınlar ama ben yapayım!”... Kur’an’a olduğunda “ohh” de, ama Gazi’ye olduğunda “nefesini boğazına tıkarız” de!  

Tarkan Disney’in Atatürk dizisi kararı karşısında üç maymunu oynamıştı. Fakat karşısında 17 yaşında bir çocuğu görünce bir anda sahneye çıkarak sertleşmeye, had bildirmeye, kendince ayar vermeye başladı.  

Ünlüler cephesinin büyük kısmında Disney kararı sonrası derin bir sessizlik vardı. Mikrofonlardan kaçar olmuşlardı. İtina ile saklanıyorlardı. Ama 17 Yaşındaki bir gence taş atmak hepsinin iştahını kabartmış olmalı ki, hukuku falan rafa kaldırıp hınçla linç etmeye koştular.  

17 Yaşındaki bir çocuğun kolunu bükmek, onun üzerinden güç gösterisi yapmak, üstünde tepinerek göz dağı vermek, açığa çıkmak için fırsat kollayan bir dindar düşmanlığının göstergesi. İşte laik kesim bu yüz yıllık düşmanlıktan arınmak zorunda.   

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?