Geçen haftanın üzerinde en çok konuşulmayı hak eden politik yazısı Hürriyet’in Kelebek ekinde çıktı.
Memleket üst-orta sınıfının temayüllerini anlamak için Hürriyet hâlâ önemli bir kaynak. Kelebek ise sıkıcı, partizan politik dertleri olan ana gazeteden daha geniş bir okur kitlesine ulaşıyor. Çünkü Kelebek daha az manipüle edilmiş, daha hakiki ve eğlenceli bir gerçeğe tekabül ediyor. (Kelebek’in manşetlerinde süren bir Sinan Akçıl-Hadise atışması, Erdoğan-Kılıçdaroğlu atışmasından daha eğlenceli ve daha hakiki gelmiyor mu size de?)
İşte geçen hafta Kelebek’te çıkan iki Cengiz Semercioğlu yazısı da 81 ilde seçmenin nabzını tutmak için yollara dökülmüş amatör siyasi analistlerden, beş yüz kulis gücündeki Ankara temsilcisi notundan ya da öfkeyle bulanmış köşe yazarı totolojisinden daha çok şey söylüyor Türkiye’nin siyasi ruh hali hakkında.
Yazıların konusu aslında ekmekti.
Her şey Semercioğlu’nun 25 nisan günü köşesinde Komşu Fırın’ın ekmeklerini övmesiyle başlıyor.
“Ekmek konusunda tek geçerim burayı. Muhteşem lezzetli ekmekler yapıyor Komşu Fırın” gibi sürüp giden, hoş bir “Yayla Ekmeği, Osmanlı Ekmeği ne güzel, yine gelecek ben” yazısı.
Ama ekmek üzerine en fazla ağız sulandırıp, aş getirtebilecek bu yazıya gelen tepkiler, iki gün sonra ikinci bir yazı yazmak zorunda bıraktı Semercioğlu’nu...
Anlaşılan epey kızdırmışlar onu:
“Komşu Fırın’ın ekmeklerinin ne kadar lezzetli olduğu üzerine bir yazı yazdım. Vay sen misin yazan?.. Ne hükümete yaranma çabalarım kaldı, ne yalakalığım. Meğer hükümet yanlısı sermayeymiş Komşu Fırın... Öyle diyor okurlar... Vallahi ayıp, billahi ayıp. Çember sakallı bakkaldan alışveriş yapılmayan 80’li yıllara geri mi döndük?”
Peki, neydi Türkiye’nin pek çok yerinde şubeler açan, bizim de ekmeklerinden almak için bazen Arnavutköy’den Bebek’e uzun yürüyüşler yaptığımız (Mesaj anlaşıldı herhalde) Komşu Fırın’ın ekmeklerini böylesine bir nefret objesi haline getiren şey?
Küçük bir Google araştırmasıyla “Yandaş ekmek” hikâyesinde tüm yolların ona çıktığı fail-i meçhul yazıyı bulmak zor olmadı. Komşu Fırın için laik kırmızı alarmı veren, forward manyağı yapılmış yazı şu âna kadar 10 bine yakın site tarafından alıntılanmış.
Neredeyse laik bir fabl denemesi olan yazının katarsis bölümü şöyle:
Komşufırın’ın önünden sabahleyin geçiyordum. İçerden güzel kokular geliyordu. Tam ben oradayken içeriden 25-27 yaşlarında, muhtemelen yeni evli bir çift çıktı.
– Günaydın dedim onlara.
Çocuk da – Günaydın dedi bana.
Ardından
– Nasıl? Güzel kokuyor içerisi, poğaçalar güzel mi? diye sordum.
Çocuk – Biz de ilk kez geldik dedi.
Aralık vermeden,
– Kimin burası biliyor musunuz, diye sordum
Her ikisi de başlarını iki yana salladılar bilmedikleri için.
Ama çocuk hafif tereddütle,
– Siz biliyorsunuz galiba dedi.
– Evet dedim ve kime ait olduğunu söyledim.
Kız şaşkınlıktan elindeki paketi yere düşürdü. Çocuk da eğilip aldı.
Ve aynı anda onlar da bana, ben de onlara teşekkür ettim.
Siz de bilmek ister misiniz kime ait olduğunu?
Emine Erdoğan.
Teşekkürler Emine Hanım Türkiye’ye bu katkınız için. Çok iyi bir zincir kurmuşsunuz. Allah arttırsın!!!”
Faşizmi ne kadar tatlı tatlı anlatmış değil mi, insanın ucundan bir ısırık alası geliyor.
Ekmek aldığı fırının sahibinin Emine Erdoğan olduğunu duyunca elindeki paketini yere düşüren kadınlar, böyle bir büyük hakikati öğrenince “Teşekkür ederiz bizi aydınlattığınız için” diyen insanlar muhtemelen (ya da umarım) gerçek değildir. Ama bu mail kutusuna düşen hikâyelerle üzerine tereyağı sürülmesi için ağlayan çıtır ekmeğine politik olarak soğuyan insanlar gerçek.
Bunlar da “Tükürün oradan yediğiniz ekmekleri” ruh halinin Ekşi Sözlük şubesinden seçmeler:
-portakallı keki ve kepekli vişneli kurabiyesi için din değiştirip, beni bu ikisine tapmayı düşündüren dükkan iken; bir anda yıldız holdinge bağlı olduğunu öğrenip bu fikrimden utanarak tövbe ettirmiştir beni. evet sadece güzel lezzetler, hı hı okadarlar, dinimiz amin.
-Komşu Fırın’dan aldığınız her ekmeğin çocuğunuzun geleceğinden çaldığını unutmayın.
- emine erdoğana ait olduğunu duyduktan sonra önünden bile geçmeyeceğim fırın...
Ekmekleriyle meşhur fırının büyük ortağının Ülker olduğu söyleniyor. “Söyleniyor” çünkü, Ülker kendi ortaklığını özellikle gizleme üzerine bir strateji kurmuş sanki. Ama yine de bu çılgınlık karşısında eksik kalmış bir stratejik öngörü bu. Ekmeğin çıtırı, tazesi, bol tahıllısı, cevizlisi, kepeklisi, tam buğdaylısı gibi, laiği, yandaşı da olabileceği bir ülkede dükkân açtıklarını hesaba katmamışlar.
Siz hâlâ ekmeğin sadece o rejiminizi bozduğunu mu düşünüyorsunuz?
yildirayogur@gmail.com
TARAF