ABD korkusu Allah korkusunun önüne mi geçmeli?

Öteden beri dış politikada "rasyonalite" olarak tanımladığı klasik fabrika ayarlarına dönmeyi savunan ve hükümetin Ortadoğu'da İslami hareketlerle ilişki kurmasını bir türlü hazmedemeyen Taha Akyol, bu kez de Hamas'ı hedef aldı.

HAKSÖZ-HABER

Taha Akyol bugünkü yazısında ABD'nin yeni dönemde İsrail'e daha fazla destek çıkacağını belirterek Türkiye'nin Hamas'a sahip çıkması halinde sorun yaşayacağını ima ediyor.

Taha Akyol Karar Gazetesinde yayımlanan yazısında (20 Kasım 2024) Hamas'a “terörist” dememeye dikkat etmiş ama onun dışında ne varsa söylemiş.

Bol miktarda amalı fakatlı cümlelerle İsrail zulmünü kınarken Hamas'ın da yan yana durulamayacak bir yapı olduğunu öne süren Akyol, ABD'nin İsrail'e daha fazla sahip çıkacağını anlatarak Türkiye'nin yedi düvele meydan okuyarak yanlış sularda yüzdüğünü ifade ediyor.

Akyol Sisi diktasına ve Esed despotuna tavır alırken Türkiye'nin attığı insani ve onurlu adımların tamamının Türkiye'ye zarar verdiği imasında bulunarak, bu “yanlış”tan çok geç de olsa geri dönüldüğünü belirtip "rasyonaliteye" dönme çağrısı yapıyor. Akyol’un “Rasyonalite” dediği ise Türkiye’nin Batıya uşaklık etmesi ve İslami hareketleri ezmeyi merkeze alan Ortadoğu’daki despotik rejimlerle uyumlu davranması şeklinde özetlenebilecek klasik dış politikası…

Ortadoğu İntifadasından bu yana her fırsatta bunu dillendiren Taha Akyol’un bu bağlamda şaşırttığı söylenemez ama Gazze’de küresel vicdanı ayağa kaldıran vahşetin sürdüğü bir vasatta Hamas ile yakınlaşmayı tehdit konseptine alması doğrusu insana pes dedirtiyor.

Evet, Akyol Hamas'a “terörist” demiyor ama deseydi de çok farklı olmazdı...

Neymiş efendim; "Türkiye, Hamas çizgisinde gözükmekten, Hamas’ı Türk Kurtuluş Savaşı mertebesinde yüceltmekten de sakınmalı”ymış!

Pes artık!


Taha Akyol’un bahse konu yazısı…

Türkiye ve Hamas / Karar

Hamas 7 Ekim 2023’te, İsrail’e attığı füzelerle 1.200 İsrailliyi öldürdü. Faşist Netanhahu’nun başlattığı saldırıda katledilen Filistinli sayısı 43 bini geçti, Lübnan’daki İsrail saldırısında da ölü sayısı 4 bin…

Bu bir misilleme değil, kelimenin gerçek anlamıyla soykırımdır.

Arkasını Amerika’ya dayayan İsrail’e insanlık vicdanı ne kadar tepki gösterse de etkili bir siyasi tepki yok! Araplar da Suudi Veliahd Bin Salman’ın deyişiyle “ilgisiz!”

ABD ile vardığı anlaşma üzerine Katar, Hamas’ın resmi bir bürosunu açtığı gibi İsrail’le olan ateşkes görüşmelerinde de arabuluculuk ediyor. Daha doğrusu ediyordu….

Katar 9 Kasım’da arabuluculuktan çekildiğini açıkladı. “Tarafları istekli görürse” yeniden arabuluculuğa başlayacakmış.

Bizim açımızdan önemli olan Hamas’ın Türkiye’de büro açacağı, Hamas yönetiminin Katar’dan Türkiye’ye taşınacağını yönündeki haberler.

ANKARA’NIN TEKZİBİ

Türk Dışişleri bu haberleri tekzip etti. Hamas yetkilileri “zaman zaman ziyaret” yapıyorlardı ama büro açacakları yönündeki haberler doğru değildir.

Bu haberler İsrail ve ABD basını kaynaklıydı.

Katar da arabuluculuktan çekildiğini ama Hamas’ı sınır dışı etmeyeceğini açıkladı. Diplomatik açıklamaların gerisinde ne var henüz bilinmiyor ama resmi vaziyet böyle.

Dışişlerinin bu tekzibini nasıl yorumlamalı?..

Hamas’a ev sahipliği yapmanın Türkiye için uygun olmayacağını Ankara görüyor diye yorumluyorum.

Hamas için mekân arandığında Katar’dan sonra akla gelen ilk, hatta tek ülkenin Türkiye olması üzerinde düşünülmesi gereken bir pozisyondur. Ben de terör örgütü saymıyorum ama Hamas’a bu kadar yakın durmanın, hele de Türk Kurtuluş Savaşı mertebesine yüceltmenin doğru olmadığını düşünüyorum.

Ortadoğu jeopolitiğinde İran çizgisine mesafeli durmaya dikkat eden Ankara, Hamas’a bu kadar yakın mı durmalıdır? Yakın durmalıysa Dışişleri o tekzibi neden yayınladı?

ÖNÜMÜZÜ GÖRMEK

Ankara, Hamas’ın Türkiye’de büro açacağı yolundaki haberleri tekzip ederken, aynı gün ABD’nin yaptığı açıklama “manidar”dır. ABD Dışişleri Sözcüsü Matthew Miller, Hamas bürosunun Türkiye’ye taşınacağı yolundaki haberleri teyid de etmedi, tekzip de etmedi fakat şunu söyledi:

“Türkiye hükümetine Hamas’la artık işlerin eskisi gibi yürüyemeyeceğini açıkça ifade edeceğiz.”

Hele bir de Trump’ın bakanlarının, Haarets’in yazdığı gibi “tarihteki en İsrail yanlısı kabine” olacağı düşünülürse, Hamas’a gereğinden fazla yakın durmanın Türkiye’yi ne gibi yeni sorunlarla karşılaştıracağını öngörmek ve diplomasisini şimdiden ayarlamak gerektiği açıktır.

Tarihte İlk defa, yeni İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar’ın “Kürtler müttefikimizdir” diye resmen ve alenen konuşması onun şahsi ve fevri bir sözü değildi, bir tavır beyanıydı. (Rûdaw 10 Kasım)

Bu tabloyu Suriye ile birlikte düşününce, Türkiye’nin nasıl rasyonel bir makro diplomasi mantığıyla Orta Doğu’ya bakması gerektiği açıktır.

YİNE RASYONEL ZEMİN

Türkiye elbette İsrail faşizmini kınayacaktır... Fakat Türkiye nasıl İran çizgisinde olmaktan dikkatle sakınıyorsa, Hamas çizgisinde gözükmekten, Hamas’ı Türk Kurtuluş Savaşı mertebesinde yüceltmekten de sakınmalıdır.

İster iç politikada oy hesabı, ister hamaset… “7 düvele meydan okuma”nın iyi sonuç vermediğine dair yeterli tecrübemiz vardır: S-400’leri almanın sonuçları ortadadır… 2013’te Mısır’daki askeri darbeye karşı, ölçülü bir protestonun ötesinde yıllarca kavga etmenin sonuçları da gözler önünde…

Liste uzun, sonuçları hiç iyi olmadı. Hükümet şimdi o sonuçları telafi etmeye çalışıyor ama kolay olmuyor: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez ziyaretleri, Esat’la barışma çabaları, “yüzümüz Batı’ya dönük… Geleceğimizi Avrupa’da görmek istiyoruz” gibi sözleri telafinin hiç de kolay olmadığını gösterir.

Cumhuriyet’in geleneksel diplomasisi en az 150 yıllık tecrübeden süzülen “rasyonalite”ye dayanır. 150 yıl deyişimin sebebi, ulus devletler çağının diplomatik tecrübesi olmasıdır.

O rasyonaliteye samimiyetle ve kararlılıkla dönmeliyiz.

Ekonomide “nas var”dan “rasyonel zemin”e dönüş gibi…

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!