Bir Cehennemdi Suriye

MUSTAFA SİEL

Suriye'nin Acı Dolu Yakın Tarihi

Suriye'nin Osmanlı'dan koparılmasından sonraki yakın tarihi, 1963'te Baas rejiminin kurulması, 1971'de Hafız Esed liderliğindeki Nusayri azınlığın iktidarı ele geçirerek kurdukları azınlık diktatörlüğü eliyle Suriye'yi açık ve kapalı alanlardan oluşan koskoca bir zindana çevirmeleri ile, 1982 Hama kıyamında - kıyımında yaşanan dehşet verici zulümlerle ilgili olarak yazılmış çeşitli kitaplar var.

Bu kitaplardan beni en çok etkileyeni, Mustafa Halife'nin Mana Yayınları’ndan çıkan Salyangoz - Suriye Zindanları isimli kitap. Kitabı Suriye kıyamı başlamadan bir sene önce okumuş, Suriye halkının içine sıkıştırılmış bulunduğu cendereyi ta iliklerimde hissetmiştim. Geçen haftalarda ortaya çıkan açlık ve işkence ile katledilen binlerce kişiye ait on binlerce fotoğraf, bu kitapta anlatılanların bir teyidi idi sadece.

Defalarca vurguladığımız acı bir gerçekle karşı karşıyayız. Şu anda Suriye de yaşanan zulüm ve katliamlar, intifadanın başladığı 3 yıllık süreçte de ortaya çıkmış değil. Baas rejiminin Suriyeli halkı açık hava zindanına soktuğu 50 yıldır, özellikle Hama kıyımının yapıldığı 1982'den beri sistematik zulüm ve katliamların cenderesinde, adeta bir hapishanede yaşıyor tüm Suriye halkı.

Koskoca Bir Zindan Suriye

Suriye halkının neredeyse tamamı 50 yıldır öyle bir hapishanede yaşıyor ki, bu hapishanenin açık kısmından kapalı işkence hane kısmına - zindanlarına girmesi sadece an meselesi. Açık hava hapishanesinde de, kendi aile fertlerinden bile çekinerek, ne zaman işkence hane tezgahlarına düşeceğinin tedirginliği ile yaşıyor, her an.

Bir şekilde işkence hane tezgâhlarına - zindanlara düşünce, artık ölse daha iyi onun için. Çünkü büyük ihtimal zaten sağ çıkamayacak, yıllar sonra çıksa bile, hayatın bir anlamı kalmayacak. Bu nedenle hemen ölmek bir kurtuluş aslında onun için.

Lakin ortaya çıkan vahşet fotoğraflarında da görüldüğü gibi, hiçbir suçu olmayan mazlumların adam gibi ölmelerine bile izin vermiyor şeytani rejim. Açlık ya da sistematik işkencelerle, acı vere vere uzun bir süreçte öldürüyor yada kötürüm bırakıyor.

Suriye Denen Dünya Cehennemi

20.Taha Suresi 74. Ayette cehenneme giren mücrimlerin kötü durumlarını anlatmak için, cehennemin dehşet ve acısından dolayı, ölümü kurtuluş görerek ölmek istemelerine rağmen ölemezler anlamında, ne ölürler orada; cehennem acıları içinde kıvranarak yaşamak, yaşamak sayılamayacağına göre, ne de yaşarlar orada deniyor. Suriye zindanına düşmek demek, adeta böyle bir dünya cehennemine düşmek demektir.

25.Furkan Suresi 13 ve 14'te, cehenneme girenlerin ebediyen yok oluş için dua edecekleri, bu dualarına bir defa değil defalarca ebedi yok oluş için dua edin diye istihzai bir cevap alacakları bildiriliyor.

Suriye zindanlarına girenler de ölüm için dua ediyorlar da, rejimin zindan zebanileri de onlara, bir defa değil, defalarca ölüm için dua edin diye istihza ediyorlar muhtemelen.

Sadece zindana düşenler yaşamıyor bu devamlı işkence ve acıları. Geride kalan yakınları da her an başlarına bir şey gelmesinin tedirginlik ve korkusu ile, zindana düşen yakınlarının akıbetini bilememenin ve başlarına geleceklerini tahmin ettikleri işkenceler karşısında çaresiz kalmanın acısı ile, benzer cehennemi acıları yaşıyorlar yıllarca, ölene dek.

Suriye Cehenneminin Zebanileri

Evet 50 yıldır bir cehennemde yaşıyor Suriye halkının büyük çoğunluğu. Bu halka gardiyan ve cehennem zebanisi olarak görevlendirilmiş Nusayri azınlık unsuru ile mankurtlaştırılmış halktan birileri de cehennemde yaşıyor aslında. Tek farkları, halk cehennemde yanıyorken, bunlar cehennem görevlileri olarak görev yapıyorlar.

Rejim, Nusayri azınlık grupun çekirdeğinde oluşturulmuş, bu gruptan olmayan batı aşığı ve uşağı Baasçı mankurtları ikincil halkada hizmetine almış. Ayrıca para ve makam gibi unsurlarla (havuç) halkın küçük bir kısmını hizmetine almış, tıpkı Firavunun yanında kendi halkına karşı yer alan zengin Karun gibi.

Halkın bir kısmını da korku unsuruyla (sopa) kendi hizmetinde kullanıyor. Tıpkı Hitlerin toplama ve imha kamplarında kendi dindaşlarına gardiyanlık ve cellatlık yapan Yahudiler gibi.

Suriye Halkı Niye Kıyam Etti?

2.Bakara Suresi 49. Ayette, Firavun iktidarının zulmünün İsrailoğulları için Rablerinden çok büyük bir imtihan (belaun min rabbikum azim) olduğu bildiriliyor.

Mazlum Suriye halkı 50 yıldır,  Firavun zulmünü yaşayan İsrailoğullarının imtihanı gibi büyük bir imtihan (belaun azim) içinde. Belki İsrailoğullarıyla bile kıyaslanamayacak derecede bir zulüm ve eziyetin, tecavüz, işkence ve katliamların altında kıvranarak yaşamaya, daha doğrusu ölmeye çalışıyor.

Musa (as) liderliğinde Mısır'dan kurtulmaya çalışan İsrailoğullarının tek kurtuluş umudu olduğu gibi, 3 yıl önce ortaya çıkan intifada ve kıyam süreci de Suriye halkının tek kurtuluş umudu, tek çıkış yolu.

O nedenledir ki bu mazlum halk çektiği tüm acılara rağmen sabrediyor. Ölmüş eşek kurttan korkmaz derler. 50 yıldır bir cehennemde ne ölen nede yaşayan bir halk neden korksun ki? Korku duvarını aşmak dedikleri böyle bir şey olsa gerek.

Esed'e Başkaldıran Suriye Halkı, Muhaliflere Niye Başkaldırmıyor?

Esed liderliğindeki Baas rejimi gibi korkunç derecede bir zalim bir rejime, başına gelecekleri bile bile başkaldıran Suriye halkı, 3 yıllık direniş sürecinde binlerce insanını kaybetmesine, sınırsız acılar çekmesine rağmen; bu acıların başına gelmesine dolaylı olarak vesile olan muhaliflere karşı ayaklanmıyor, onları eleştirmiyor ve 3 yıldır dişini sıkıyor, sabrediyor.

7.Araf Suresi 128. Ayette bildirildiğine göre, Musa (as) gelmeden önceden de eziyete uğratılan İsrailoğulları, birde Musa (as) nedeniyle eziyete uğratılınca bundan yakınıyorlar, senden öncede sonrada eziyete uğratıldık diye şikayet ediyorlar.

Gördüğümüz kadarıyla Suriye halkının böyle bir şikâyeti yok. Çünkü özgürlüğünü ve insanlığını kaybetmiş Suriye halkının kaybedecek bir şeyi kalmamış durumda. Her şey bir tarafa, sadece geçen haftalarda ortaya çıkan vahşet fotoğrafları bile yeter aslında bu halkın yıllardır çektiklerini anlatmaya.

Bırakın adam gibi yaşamayı, adam gibi ölmeye bile imkân tanınmayan bir halk var karşımızda. Bu kıyam neticesinde adam gibi yaşama imkânına kavuşamasa bile, en azından adam gibi ölmek imkanına kavuşuyor, onurlu bir ölüme.