Bilgi ve Düşünce Derneği tarafından Bingöl’de 12-18 Nisan tarihleri arasında gece gündüz devam eden Rabia nöbetleri sonunda 18 Nisan Cuma günü Ulu Cami önünde kitlesel protesto düzenlendi. Mısır cuntası tarafından haklarında idam kararı verilen 529 ihvan yönetici ve üyelerine destek amacıyla binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen protesto eyleminin sunuculuğunu Bayram Tunç yaptı.
Türkçe, Kürtçe ve Arapça açılan “İslami Hareket Engellenemez”, “Cuntanın İdam Karaları İslami Direnişi Yıldıramaz”, “Darbeciler Yenilecek İslami Hareket kazanacak”, “Zorbalığa Hayır Mursi’ye Evet”, “Suriye’de Mısır’da Direnişe Bin Selam”, “Berxwedan Jiyane, Jiyan İslam”, “Jibo Zalıman Biji Cehennem”, “Biji Azadi Bımri Diktatör” dövizlerin taşındığı eylemde “Bingöl’den Mısır’a Direnişe Bin Selam”, “Seyyid Kutup El Benna Selam Olsun İhvan’a”, “Müslüman Uyuma Kardeşine Sahip Çık”, “Yallah İrhal YaSisi, Yallah İrhal Ya Beşşar” sloganlarının atıldığı eylemde ilk konuşmayı Bilgi ve Düşünce Derneği başkanı Mustafa Yılmaz yaptı.
Yılmaz konuşmasına “ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir” Fussilet Suresinin 33. Ayeti ile başladı. Yılmaz konuşmasında Müslüman coğrafyanın bir direniş coğrafyası haline geldiğini, bugün zalimlere karşı ben Müslümanlardanım şahitliğinin yapmanın günü olduğunu belirtti. Bingöl’ün geçmişinde darbecilere karşı her zaman dik durduğunu, Mısır darbecisi Sisi’ye karşı da bugün sesini yükselttiğini belirten Yılmaz, “bizler Mısır, Suriye, Arakan, Türkistan, Kürdistan, Tunus, Cezayir, Arakan Müslümanlarının kardeşleriyiz” dedi.
Ümmetin yeniden tesis edilmesi, ellerimizin birleştirilmesi için bu uyanış süreçlerinin çok önemli olduğunu belirten Yılmaz, Mısır’ın uyanışın kalbi olduğunu, bugün verilen mücadelenin Hasan el Bennalar’dan devralınan mirasın süreği olduğunu, peygamberlerin şahitlik misyonlarının bugün bu şahitler ve şehitlerle devam ettirildiğini belirtti.
Basın açıklamasını Hamdullah Dargın’ın okuduğu etkinlik Nihat Korlaelçi’nin okuduğu dua ile son buldu.
Protesto sonrası alanı terk etmeyen halk Grup Yürüyüşün marşları eşliğinde etkinliği sürdürdü.
Basın Metni
CUNTANIN İDAM KARARLARI İSLAMİ DİRENİŞİ ENGELLEYEMEZ
Darbe karanlığına teslim olmayan, direniş ve şahadet mektebinin aziz öğrencilerine selam olsun!
Tüm baskı ve zulümlere rağmen,adalet ve özgürlük talebiyle meydanları terk etmeyen İhvan-ı Müslimin’in yiğit erlerine selam olsun!
Dünyanın suskunluğuna aldırmadan Rablerine verdikleri söze sadık kalan Mısırlı Müslümanlara binlerce selam olsun!
Zindanları medreseye çeviren Yusuf’un yiğit takipçilerine selam olsun!
3 Temmuzda Mısır halkının meşru-seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi askeri darbe ile deviren Sisi Cuntası’nın Müslüman Kardeşlere yönelik baskı ve zulümleri sınır tanımıyor. Cinayet şebekesi katil cuntacıların emrindeki mahkemeler, yargılanan 1200 kişiden 529 una idam cezası verdi. 20 dakika süren ve savunmaların alınmadığı mahkeme, yaklaşık 600 kişiyi daha idam cezasına çarptırmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Minye mahkemesinde görülen ve aralarında İhvan-ı Müslimin teşkilatının lideri Muhammed Bedii’nin de bulunduğu teşkilat üyelerinin yargılandıkları bu davada, darbe karşıtı protestolar nedeniyle yargılanan kardeşlerimiz “Şiddet olaylarına karışmak, kişilere ve kamu malına saldırı” gibi uydurma suçlamalarla idama mahkum edildiler.
Bizler bu zihniyeti yeni tanımıyoruz. Bu zihniyet, insanlık tarihi ile yaşıt olan Hak ile Batıl’ın, Tevhid ile Şirkin, İman ile Küfrün, Islah ile ifsadın savaşında şer şebekesinde yer alan Nemrutlar, Firavunlar ve onların takipçileri olan Nasırlar, Enver Sedatlar, Şaronlar, Miloseviçler , onların yolundan giden Esed, Sisi ve ve bunlara destek veren küresel istikbar, demokrasi havarileri ve Müslüman maskeli işbirlikçilerin zihniyetidir. Esed ve Sisi, 21. Yüzyılın tüm kitle imha silahlarını ve yöntemlerini kullanarak ataları olan firavunları çoktan geride bırakmışlardır.
Tevhid tarihi boyunca hayatlarını şehadetle taçlandıran Hz. Zekeriya, Hz. Yahya, işkencelere maruz kalan Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Zindanlara atılan Hz. Yusuf, bu zulümlere canları pahasına direnmişlerdir. Hz. Muhammed Mekke oligarşisi, Yahudi, Hristiyan ve münafıklardan oluşan şer güçlerinin her türlü baskı ve zulmüne karşı tevhidin, adaletin, özgürlüğün, merhametin ve iyiliğin öğretisiyle en güzel şekilde mücadele etmiştir. Bu, mücadelemizde bizlere tüm yönleriyle örneklik teşkil etmektedir.
Bu örneklik başta Peygamber’in yol arkadaşları olan sahabeler ve o’nun varisleri olan alimlerle ruh bulmuştur. Nitekim Hz. Hamza, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve bir çok sahabe, bu örnekliği şehadetleri ile pratikleştirdiler. Onların takipçileri olan İmam-ı Azamlar, Ahmed bin Hanbeller, İbn-i Teymiyyeler ve yakın tarihimizde İslam coğrafyasında aynı ruhla küfre ve zulme karşı canları pahasına direnen Ömer Muhtarlar, Şeyh Şamiller, Şeyh Saidler, İskilipli Atıf Hocalar, Said-i Nursiler ve Şeyh Ahmed Yasinler bu tevhid geleneğini sürdürmüşlerdir.
Mısır tarihi, Firavunların ve Musaların mücadelesine şahittir. Halkın başına çöreklenen Firavun, Haman, Karun ve Bel’am dörtlü çetesi, her zaman karşılarında Hakkı savunan bir Musa ile karşılaşmış, Tevhidin bayraktarlığını yapan Musa’yı yok etmek için bütün güçlerini kullanmışlardır. Allaha dayanan Musa, güce tapan bu tağutları tarihin çöplüğüne gömmüştür. Yakın tarihte Mısır’ın başına çöreklenen tağutlar, Firavunları aratacak zulümlere imza atmışlardır. Cemal Abdunnasır, Enver Sedat ve Hüsnü mübarek, Mısır’da yönetime gelir gelmez, dedeleri Firavunun yolunu takip ederek, Musa’nın takipçileri olan İhvan-ı Müslimin mensuplarını yok etmek için her türlü zulmü yaptılar. Çağımızın yiğit alimlerinden olan Seyyid Kutup ve daha nicelerini şehid ettiler.
Sisi, darbeyi yaparken yanında Haman, Karun ve Bel’am üçlüsü vardı. Kendisi Firavun rolünü üstlenmiş, Ezher Şeyhi Bel’am’ın yerini almış, Suudi Arabistan ve ABD ekonomik yardım rakamlarını açıklayarak Karun’un koltuğuna kurulmuş, Mısır ordusu ve polisi elindeki silah gücü ile Hama’nın görevini üstlenmiştir.
Uluslar arası şer şebekelerinin desteğini alan Sisi ve çetesi, darbeyi protesto eden Müslümanların üzerine kurşun yağdırarak binlercesini şehid ettirmiş, on binlercesini zindanlara doldurmuştur. Cunta destekçisi baltacılar, mısır sokaklarında günlerce terör estirerek önlerine gelen darbe karşıtlarını canice katlettiler.
Bu bir İman- Küfür mücadelesidir. Bu mücadelede Musa İmanı, Firavun ise Küfrü temsil etmektedir. Tarih, bu mücadelelerin tamamında İmanın zaferine şahittir. Küfrün, zulmün yenilgisi kaçınılmazdır.
Hasan El-Benna’nın, Seyyid Kutub’un, Abdulkadir Udeh’in ve onlar gibi nice önderlerin şahadeti İslami Hareketi bitirmemiş, aksine güçlendirmiştir. Bunun sonucu olan Ortadoğu intifadası, 40 yıllık Mübarek saltanatını yerle bir etti, yerine ““Anayasamız Kur’an’dır, önderimiz Resulullah’tır, yolumuz cihaddır, Allah yolunda ölmek en büyük gayemizdir. Hepsinin üstünde amacımız Allah’ın rızasıdır.” diyerek İslam dünyasına ümit veren Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanı olmasına vesile oldu. Ancak bu durum karşısında panikleyen şer güçleri boş durmadılar, kukla Sisi eliyle bu duruma son verdiler.
Sisi çetesi ve onların uluslar arası şer şebekesini uyarıyoruz. Aklınızı başınıza alınız, insanlık tarihine bir kara leke olarak geçecek ve insanlığın vicdanını yaralayacak bu kararları derhal iptal edin. İdama mahkum edilen İhvan üyelerini Mısır’a teslim eden yöneticiler! Sizleri ve safında durduğunuz darbecileri ve tüm destekçilerini kınıyoruz. Galiba siz, dünya Müslümanlarının kin ve nefretini, lanetini kazanan İsrailli yöneticilerle yarışmaya çalışıyorsunuz. Zillet içinde zalimlerden yana tavır almak yerine, izzetlice bir duruş sergileyerek mazlumların yanında yer alınız.
Sisi ve şebekesinin tahakkümlerinin geçici olduğunu, Mısır’da zaferin er veya geç Müslümanların olacağını müjdeliyoruz. Bu şanlı direnişlerinde kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, onları yalnız bırakmayacağımız haykırıyor, Rabbimizi şahit tutarak söz veriyoruz
Bizler Bingöllü Müslümanlar olarak İhvan’a karşı gerçekleştirilen bu haksız, hukuksuz ve alçakça saldırıları, bir komediden farksız olan idam kararlarını, cuntanın baskı ve despotizmini şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Cinayet şebekesi cuntacıların işledikleri katliamlarda şehid düşen kardeşlerimizin şahadetlerinin Alemlerin Rabbi olan Allah katında kabul edilmesini diliyoruz. Duruşma salonlarında bembeyaz kefenleri ile darbe karanlığına baş kaldıran, şehadeti esarete tercih eden ve asla zillete boyun eğmeyeceklerini haykıran kardeşlerimizi selamlıyoruz. Mısırlı Müslüman kardeşlerimizin mücadelesi ile dayanışma içinde olduğumuzu, zalimlere karşı bu güne kadar ortaya koydukları direnişle iftihar ettiğimizi duyuruyor, Rabbimizden kardeşlerimize güç ve sabır vermesini, ayaklarını sabit kılmasını diliyoruz. Mısır’da askeri cuntanın karşısında kardeşlerimizin yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz.
Yaşasın İhvan-ı Müslimin’in Onurlu Direnişi! Kahrolsun Cunta ve İşbirlikçileri!
Zalimler İçin Yaşasın Cehennem!