Bingöl Üniversitesi’nde "Özgür Kudüs Eylemi" Yapıldı

Emperyalist ABD’nin Kudüs’ü Siyonist İsrail’in başkenti yapma girişimlerine karşı Bingöl Üniversitesi'nde bir araya gelen Öğrenci Konseyi ve diğer İslami kulüpler "Özgür Kudüs" eylemi düzenlendi.

Merkezi kafeterya önünde bir araya gelen Üniversiteli Müslümanlar. Üniversite içinde "Özgür Kudüs" yürüşü organize edildi ve daha sonra üniversite önünde basın açıklaması yapıldı. Giriş konuşmasını yapan Furkan KILIÇ; Her geçen gün İslam coğrafyasının küresel sömürü düzeninin kıskacında kan gölüne çevrildiğini belirtti. KILIÇ, dün kendini muasır medeniyetler seviyesinde gören Avrupa’nın merkezinde Bosna’da yaşanan soykırım hafızalarda taze iken; Suriye’de her gün bir insanlık dramı yaşanırken; Arakan’da naklen soykırımlarda kimyasal silahlarla masum çocuklar ve kadınlar katledilirken; milyonlarca insan yerlerinden yurtlarından ayrılmak durumunda kaldığını söyledi. Konuşmasının devamında Kılıç, silahların menşei dünyanın kan emici vampirleri olan sömürgeci ülkeler arasında değişirken; ölenlerin hep savunmasız Müslümanlar olduğunun altını çizdi. Giriş konuşmasından sonra Taner TATLICIOĞLU basın açıklamasını okudu.

Programda sık sık “Müslüman uyuma Kudüs'e sahip çık”, “Kudüs islam ümmetinindir”, “Kudüs'e, Aksa'ya, Filistin'e sahip çık”, “Kudüs bizimdir, bizim kalacak”, “Yaşasın Filistin direnişimiz”, “Katil İsrail Filistin'den defol”, “Bingöl'den Kudüs'e direnişe bin selam”, “Kudüs bizim onurumuzdur” sloganları atıldı.

Basın Metni:

TÜRKİYE’NİN GENÇLİĞİNİN SÖMÜRGE DÜZENİNE KARŞI BİLDİRİSİDİR

Her geçen gün İslam coğrafyası küresel sömürü düzeninin kıskacında kan gölüne çevrilmektedir. Dün kendini muasır medeniyetler seviyesinde gören avrupa’nın merkezinde Bosna’da yaşanan soykırım hafızalarımızda taze iken; Suriye’de her gün bir insanlık dramı yaşanırken; Arakan’da naklen soykırımlarda kimyasal silahlarla masum çocuklar ve kadınlar katledilirken; milyonlarca insan yerlerinden yurtlarından ayrılmak durumunda kalmıştır. Silahların menşei dünyanın kan emici vampirleri olan sömürgeci ülkeler arasında değişirken; ölenlerin hep savunmasız Müslümanlar olduğu açık bir şekilde görülmektedir.

Bir yandan gönül coğrafyamıza ölümler yağdırılırken; bir yandan da kutsallarımız çiğnenip topraklarımıza el uzatılmaktadır. Hadsizliğin, saldırganlığın ve hukuksuzluğun geldiği son nokta olarak siyonizmin bu devirdeki kullanışlı piyonu Trump aracılığıyla ilk kıblemiz Kudüs’ümüzü işgalci İsraillilerin Siyonist emelleri doğrultusunda başkent ilan etme cür’etinde bulunmuşlardır. 

İlk kıblemizin bulunduğu Filistin 1948 yılından beri yüzlerce yıllık Büyük İsrail Projesi çerçevesinde adım adım işgal altına alınmıştır. TVlerde naklen Müslüman semtleri bombalanırken, masum kadınları, erkekleri, çocukları dünyanın gözü önünde cami avlusunda katledilirken bunu yapan işgalci güruhu "şımarık"lıkla nitelendirip şirin göstermeyi alçaklık olarak nitelendiriyoruz.

İslam’ın ilk kıblesinde dahi ezan-ı Muhammedî’nin yasaklanması; son olarak da Kudüs’ün işgalci Siyonistlerin başkenti olarak ilan edilmesi cüretinde bulunmuş bir eşkıya ordusuna karşı dik duruşun bir Müslüman için namus meselesi olduğunu tüm İslâm âlemine hatırlatıyoruz. Âlem-i İslam'ı reel politik kaygılardan arınarak, amerikadan, israilden değil Allah'tan korkmaya ve O'na (cc) teslim olmaya çağırıyoruz. Artık ümmetin prangalarından kurtulması ile Filistin'in özgürlüğüne kavuşması aynı çizgiye gelmiştir.

Tüm dünya üzerindeki Müslüman topraklarının 3 asırdır zengin yeraltı ve yer üstü kaynakları sömürülürken; kan akan coğrafyalarındaki tetiği sıkan elin aynı gücü arkasına aldığını çok iyi biliyoruz. Dünya güvenliğinin ve barışının teminatı olarak kendisini gören ve aynı zamanda dünyanın en büyük silah üreticisi olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin dünyadaki bütün bu düzensizliğin müsebbibi olarak görüyoruz.

İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’da Hakkın daveti ezan susturulmaya çalışılırken; avluda savunmasız erkek ve kadın kardeşlerimiz şehit edilirken bu mezalimi dillendirmenin dahi antisemitizm olarak yaftalanması güçlünün haklı olduğu çarpık uluslararası hukuk ve siyaset sisteminin sonucudur. Müslümanlar hunharca katledildiğinde sessiz kalan güçlünün haklı olduğu bir Uluslararası Hukuk Sisteminin ve onun ikiyüzlü kullanışlı araçlarını ret ediyoruz.

Filistin’de, Suriye’de, Mora’da, Cezayir’de, Doğu Türkistan’da, Etiyopya’da, Bosna’da, Arakan’da yaşanan kıyımlar gözümüzün önünde iken terör ve İslam dininin aynı cümlede zikredilmesinin vahşi ve saldırgan bir medeniyetin kullandığı bir algı aracı olduğunu çok iyi biliyoruz. Sömürgeci ülkeler ırkçı Siyonizm ideası merkezinde ilkel, barbar ve bencilce daha fazla tüketim ve İslam düşmanlığı motivasyonları ile yeni bir küresel sömürge düzeni kurmak amacıyla dünyayı çıkmaz bir yola sürüklemektedir.

Tüm dünyaya hatırlatmak isteriz ki;

Türkiye tarihin kendisine yüklediği kutsal misyonunu ifa edecek; okyanus ötesinden iftira, tiyatral operasyonlar ve karalama kampanyalarıyla engellenmek istense de din, dil ve ırk ayrımı göz etmeksizin tüm mazlumların hakkını savunmaya daha gür sesle devam edecektir.

Kendilerini dünyanın efendisi, dünyanın diğer kalanını da kölesi olarak gören; kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımayan bencil, vahşi ve saldırgan medeniyetin mensuplarını insanlığa davet ediyoruz.

Şu açıkça bilinmelidir ki;

Newyork’un 1 gece aydınlanması için tüm gönül coğrafyamızı ateşe atanlar; Kudüs’ümüzün 1 anlık karanlığa bürünmesinin sonuçları çok ağır olacaktır.

Tarih bize göstermiştir ki; Theodor Herzl’ın rüyasıyla hareket edenler,  bu çağın Selahattinlerini, Abdülhamidlerini hesaba katmazlarsa acı bir kâbusa uyanacaklardır.

Şimdi,

İslam coğrafyası üzerinde yeni üretilen silahların tatbikatının yapılmasına göz yuman, kimseye hesap verme gereği duymadan çocukları öldürülen, kadınlarının namuslarına tecavüz edilen, İlk kıblesine el uzatılan İslam Dünyasının mensuplarına sesleniyoruz;

Daha neyi bekliyorsunuz? Daha ne kadar kendi kardeşlerinize, ümmetin mes’elelerine sağır, dilsiz kalacak; görmezden geleceksiniz?

Filistin dar bir coğrafyada bulunan bir takım insanların mes’elesi değil; tüm İslam âleminin namusudur.

Celladından diz çöküp af dileme gafletinden kurtulunuz!

Dünya var oldukça yeryüzü bizimdir, Kudüs bizimdir.

Ey İman edenler!

Hangi düşünce ve güç dengesi sizi Allah (cc) yolunda mücadele etmekten, Hakkı müdafaa etmekten alıkoyuyorsa bilin ki bu Allah’ın razı olduğu bir şey değildir!

Bir gün ateş sizi çemberi içerisine almadan harekete geçiniz!

Irk, meşrep ve mezhep taassubiyetini bir kenara bırakıp siz Ey Müslümanlar Allah yolunda birleşiniz.

 

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi