Bilim adamı maskeli CHP’liler, deşifre oldu!

Ali İhsan Karahasanoğlu

CHP kafalı olup, memuriyet görevlerini sürdürürken, o parti paralelinde açıklamalar yapanlara eleştiri getirdiğimizde kızıyorlar..

 “CHP kafası” dediğimizde, “Bizim siyasetle işimiz yok, biz gerçekleri söylüyoruz” diyorlar.
Kimisi, Anayasa Hukuku Profesörü unvanı altında.. Kimisi, bilim adamı sıfatı ile... Kimisi, bürokrat kisvesi altında. Kimisi, yargı mensubu kisvesi altında..
Söylediklerine bakıyorsunuz, birebir CHP kafası..
Tek bir harf bile farkları yok..
Ama hava atıyorlar: “Bilimin ışığında söylemek zorundayız ki, ....”
Dikkat çekiyorlar: “Kanunda böyle yazılı. Biz, kendi tercihimize göre bunu söylemiyoruz. Kanundaki düzenlemeye göre bu hatırlatmayı yapıyoruz!”
Babacan tavırla konuştukları da oluyor, “Bu gidiş doğru değil.Cumhuriyetin temel dinamiklerine karşı gelemezsiniz... Duvara toslarsınız...”
Sonra gerçek yüzleri bir bir ortaya çıkıyor..
Vural Savaş’ı gördük.. Refah Partisi için, durduk yerde kapatma davası açtı..
Emekli olunca, koşup DSP’ye gitti. Şimdi de CHP’ye göz kırpıyor!
8. Ceza Daire Başkanı görevinde iken, Tayyip Erdoğan’ın milletvekili adayı olmasının önüne geçecek kararlara imza atan Naci Ünver, emekli olur olmaz, soluğu CHP’de aldı..
Bu Daire Başkanı, “yargı kararı” adı altında siyasi kararlar alırken, şöyle diyordu: “Biz kanunları uyguluyoruz.Kanunlar değişsin. Yeni kanunları uygularız. Biz kendi tercihimizle karar almıyoruz!”
Kanunlar değişmişti, CHPkafasından yargıçlar, önceki açıklamalarına bakmadan, yine eski kararlarını almışlardı..
Kanun maddelerini lastik gibi sağa-sola çekerek..
Şimdi artık yeni moda, hangi etiket altında konuşulduğunun ilan edilmesi için emekliliğe de gerek kalmadı..
Görevde iken gidiyorlar CHP’ye.. Süheyl Batum gibi..
Adamı dinlediğinizde, sanıyorsunuz ki; Anayasa Hukuku Profesörü unvanı ile bildiklerini bilimsel olarak anlatıyor beyefendi.. Ama anlattıklarına bakarsanız, ülkede ne yapılıyorsa, hepsi yanlış, hepsi yanlış. Bir tane doğru yok....
Örneğin; Anayasa değişikliğinin, tamamı yanlış sanıyorsunuz, bu profesörü dinlediğinizde..
Anlattıklarını bir CHP’li yönetici söylese, “Bir partinin temsilcisi, diğer partinin icraatına eleştiri getiriyor” der geçersiniz. Ama adam, o eleştirileri parti temsilcisi olarak değil, Anayasa Hukuku Profesörü olarak yapıyordu.
Halka da, bilimsel eleştiri getirdiği konusunda yutturmaca yapıyordu.
Şimdi gerçek ortaya çıktı.
Adamı bir dakikada üye, üç saatte de parti yöneticisi yaptılar..
Adam sabah-akşam eleştiri yapıyordu: “Siyasi partilerde, demokrasi yok.Parti içi demokrasi çalışmıyor!”
Şimdi kendisi, tepeden inip yönetime girdi.
Kimin talimatı ile?
Genel başkanlığa, bir kaset dolayısı ile zorunlu iniş yapan Kemal Bey’in talimatı ile..
Kemal Bey böyle istedi, Süheyl Bey de Parti Meclisi’ne girdi.
Parti Meclisi’ne girmeyi haketmiş, yıllar öncesinden gelen başka aday var mıymış, yok muymuş, önemli değil. Önemli olan yıllardır, bir bilim adamı sıfatı ile ortalıkta dolaşıp, CHP’nin söylemine paralel açıklamalar yapan profesörü ödüllendirmek.
Ama sonuçta bu iyi oldu. Kimin neci olduğunu, halk bir defa daha görmüş oldu!
Kimin, hangi kafadan olduğu netleşti.. Söylediklerinin bilime değil, parti yandaşlığına dayandığı ortaya çıktı! Çok iyi oldu!

VAKİT