Bilgisayar oyunlarındaki İslam düşmanlığı

Nazlı Nur Baykan, bilgisayar oyunlarındaki İslam düşmanı temaları inceliyor.

Nazlı Nur Baykan / Lacivert Dergi

Bilgisayar oyunlarındaki İslam düşmanlığı

Bilgisayarı hayatımızın ayrılmaz bir parçası hâline getiren Süper Mario, GTA, Tomb Raider, Sim City gibi oyunları hepimiz hatırlarız. Bu oyunlar, atari oyunlarından sonra bilgisayarda oyun kültürünü hayatımıza yerleştiren devrim niteliğindeki ilk oyunlardı.

Bunların açtığı yolu keşfeden şirketler bugün her bilgisayar, laptop ve tablette bulunması mümkün oyunları piyasaya sürerek kısa sürede bilgisayar oyunlarını dev bir pazara dönüştürdüler. Bu oyunların çoğu ilk bakışta savaş ve strateji üretme üzerine kuruluymuş gibi görünse de üzerine oturdukları zemin bambaşka hikâyelerle kurulu ve neredeyse propagandist birer film özelliği taşıyorlar.

Oyunların, filmlerden daha çok "gerçekliğin yerini alabilen simülasyon" özelliğine sahip olmaları, bu oyunlar için kurgulanan hikâyeleri de önemli hâle getiriyor. Oynanan oyunu anlamlı bir zemine oturtan bu hikâyeler gerçekliği manipüle eden ve bambaşka gerçeklikler inşa edebilen birer araç işlevi görüyor.

Şirketler müşteri kitlesinin ve özellikle gençlerin içindeki "şiddet" dürtüsüne hitap eden savaş oyunlarını piyasaya sürerken, elbette savaşın dost ve düşman taraflarını anlatan birer hikâyeye de sahipler. Yani savaş oyunlarını anlamlı kılan en önemli unsur "düşman".

Bu düşman, başlarda uzaylılar, elfler ve yaratıklar olsa da özellikle son yirmi yılda piyasaya sürülen düzinelerce video oyununda düşman artık Müslümanlar… Bu da yine büyük oranda özellikle bu oyunların üretildiği şirketlerin bulunduğu coğrafyalarda yükselen İslam düşmanlığı ile yakından alakalı…

Teknolojik gelişmelerin ve dijitalleşmenin hayatımızın kaçınılmaz bir noktasını oluşturduğu fikri artık klişe bir söylem oldu. Fakat dijitalleşmenin "sanal gerçeklik", "artırılmış gerçeklik" gibi çeşitli yöntemlerle daha cezbedici hâle geldiği yerlerin başında dijital oyunlar geliyor.

Küreselleşme, kapitalist yapı, kentleşme üçgeninde her şeyin yeniden biçimlendiği düzende oyunların biçimi ve mekânı da değişecekti elbette. Bugün oyun dediğimiz olgu, internetle birlikte sanal mecraların da yaygınlaşmasıyla bu düzleme taşındı. Dolayısıyla sosyalleşmenin de boyutu değişti.

Sanal ile gerçek arasında muğlaklaşan sınırlar

Bugün pek çok insan, hayal bile edemeyecekleri mekânlarda, tahmin edemeyecekleri sayıda kişiyle birlikte "gerçek gibi" savaşların içinde yer alıyor, bir zamanlar hayatta kalması için gerekli olan "güç" ve "şiddet" dürtüsünü bu mecralar aracılığıyla tatmin ediyor ve sonra sıradan hayatına devam ediyor…

Sanal oyunlar bize hiç yaşayamayacağımız deneyimleri, üstüne hiçbir bedel ödememizi gerektirmeyecek biçimlerde yaşatıyor. Bu nedenle "gerçek gibi" bu oyunlar, insani dürtülere hitap ederek dünya çapında büyük bir rağbet görüyor, dolayısıyla büyük bir pazara da dönüşüyor.

Araştırma şirketlerinin 2018 yılında yaklaşık 138 milyar dolar seviyesinde olan küresel oyun pazarı büyüklüğünün 2021 yılında 180 milyar dolara yaklaşacağı tahmini dijital oyunların önemini daha iyi anlatıyor. Küresel bir ilgiden biz de mahrum kalmamışız ve ülkemizde de dijital oyun sektörünün hızla büyümekte olduğu görülmekte.

Yaklaşık 30 milyon insanın bilgisayarların, telefonların ve oyun cihazlarının karşısında oyun oynadığı tahmin ediliyor. Ülkemizdeki oyun pazarının 2017 yılında 750 milyon dolar gibi oldukça yüksek bir rakama ulaştığından bahsedilirken, 2018 yılında 878 milyon dolara kadar büyüyen bir pazardan bahsediyoruz.

Bununla birlikte, savaşların gerçek hayatta da aslında büyük bir propaganda ve simülasyon evrenine dönüşme süreci, gerçekle sanal arasındaki ayrımı bulanıklaştırıyor. İlk kez Körfez Savaşı'nın televizyonlarda canlı yayınlanması ile hayatımıza giren bu sanallık, bugün askeri güçler tarafından medyaya servis edilen taarruz ve imha görüntüleriyle birlikte büyümeye devam ediyor. Bir bilgisayar oyununu aratmayacak derecede "sinematografik ve steril" olan bu görüntüler sanal ile gerçek arasındaki sınırı ortadan kaldırıyor.

Bugün savaş dediğimiz olgu, sanal ile gerçeklik arasında, bilgisayar oyunları pazarının da büyük katkısıyla ilerlemeye devam ediyor. Peki, bu süreç nasıl ve ne zaman başladı? Bunu anlamak için, önce oyun sektörünün nasıl doğduğu, geliştiği ve bugün tüm dünyada büyük bir ilgiyle nasıl karşılandığını anlamak gerekiyor.

Bilgisayar oyunlarının altın çağı

1940'lı yıllardan itibaren savaş için geliştirilen teknolojinin zamanla eğlence amaçlı kullanımına yönelik deneylerle başlayan oyun sektörü, 1950'li yıllarda geliştirilen matematik, satranç ve dama gibi oyunlar ile ilk olarak üniversite bilgisayarlarında yer edinmeye başlar. İlk oyunlar, bilgisayar programcılarının boş vakitlerinde hobilerine yönelik oyunlar oynamasıyla ortaya çıkar. 1962 yılına gelindiğinde ise uzay boşluğunda iki roketin bir çekim alanına direnerek birbirlerini foton torpilleriyle yok etmeye çalıştıkları oyun, MIT programcıları tarafından geliştirilir. 1966'da televizyonda başlayan Uzay Yolu (Star Trek) dizisiyle uzay oyunlarında hızlı bir gelişme yaşanır.

1971 yılında henüz 18 yaşında olan Mike Mayfield tarafından yazılan "uzayda dolaşan savaş gemilerini yok etme temalı" oyun, Hewlet-Packard şirketi tarafından herkesin erişimine açılır ve bu durum kişisel bilgisayarlarda oynanan "savaş" temalı oyunlar için bir milat olur. 1977-1979 yıllarına gelindiğinde ise yine bir grup MIT öğrencisi tarafından fantastik unsurlar oyun içine dâhil edilir.

1970'li yıllar oyun sektörü için oldukça önemli bir tarihtir zira artık oyun kültürü üzerinden para kazanma deneyleri başlar. Gelişmekte olan pazara Japonya da Gun Fight isimli oyunla 1975 yılında giriş yaptıktan kısa süre sonra 1977 yılında mikro işlemci kullanarak geliştirdiği Space Invaders oyunu o tarihe kadar görülmemiş bir ticari başarı sağlar. Artık "bilgisayar oyunlarının altın çağı" başlamıştır.

Oyun kültürünün günümüzdeki hâline gelmesinde şüphesiz en önemli katkı oyun konsollarının piyasaya sürülmesi olur. 1951 yılında Ralph Baer'in televizyona uyarlanabilen oyun konsolunun piyasaya sürülmesiyle çok oyunlu sistemler de hızla yaygınlaşır. Sektörde birçok firmanın oyun konsolları üretmesiyle pazar hızla büyümeye devam eder, fakat oyunların birbirlerine benzemesi sektörde bir yavaşlamaya da yol açar.

Çöküşten dirilişe

Geldiğimiz noktada oyunlar, yeni bir sosyalleşme aracı olarak karşımıza çıkmakta. Sanal mekânların, insana verdiği sınırsızlık hissi ve artırılmış gerçeklik ile oyuncuları "gerçek"lik içerisinde olunduğuna inandırıyor. Bu yanılsama, beraberinde kullanılan büyük propaganda unsurları ile birlikte düşünüldüğünde tehlikeli boyutlara varabiliyor.

Geçtiğimiz yıl, Yeni Zelanda'da, 51 kişinin ölümüyle ve onlarca kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan kanlı cami saldırısını hatırlayın! Terörist saldırgan, elindeki silahla masum insanları katlederken, o anları Facebook'tan canlı yayınlarken tıpkı bir bilgisayar oyununda gibiydi. Gerçekle sanalın iç içe geçtiği ve akıl almaz sonuçlara sebep olduğu bu durumun arka planında ise saldırganın beslendiği "islamofobik" kaynaklar vardı.

İslam düşmanlığı propagandası

İslam düşmanlığı, Müslümanlara karşı ayrımcılık ve dışlamaya varan temelsiz nefret ve korku olarak tanımlanıyor. Bu tanımlamaya göre İslam "değişime direnç gösteren statik ve yekpare bir blok" olarak görülüyor. İslamofobi, İslam dinini "barbar, irrasyonel ve ilkel" bir din olarak tanımlarken, aynı zamanda Batı medeniyetinin İslam dini ve kültürü karşısındaki üstünlüğünün altını çizmiş oluyor. Böylece, Müslümanlara karşı düşmanlık beslemek, onları dışlamak ve hatta yok etmeye çalışmak da meşru bir zemine oturuyor.

İslamofobinin dünya gündemine yeniden oturması ve planlı bir siyasete dönüşmesi ise 11 Eylül saldırıları ile olur. 11 Eylül saldırılarıyla birlikte yön değiştiren Batı siyasetinin arka planında ise o zamana kadar yükselen kapitalist bloğa karşı uzun yıllar "düşman" olma vasfını sürdüren Sovyetler Birliği'nin dağılması vardır. Sovyetlerin dağılmasının ardından, hayata geçirilmeye başlanan Ortadoğu'yla ilgili plan ve projelerin meşru bir zemine oturması için İslamofobi kullanışlı bir araç olacaktır.

Dijital oyunlardan bazı örnekler

Yüzlerce yıllık bir geçmişi olan, bu nedenle de toplumsal bilinçdışında varlığı hâlâ devam eden, bugün yeniden bilinçli ve programlı biçimde yükseltilen İslam düşmanlığını büyük bir pazar olan oyun sektörüne taşıyan bu sistemli düşünce ve propagandaya karşı farkındalık oluşturmak adına 2016'da Gençlik ve Spor eski Bakanı Akif Çağatay Kılıç, İslam İşbirliği Teşkilatı'nda düzenlenen Gençlik ve Spor Bakanları 3'üncü Konferansı kapsamında sunduğu raporla bu konuyu gündeme getirdi. Ardından Gençlik ve Spor Bakanlığı, kurduğu oyunlardaislamofobi.com adlı internet sitesiyle bu farkındalığı bir harekete dönüştürmek için adım attı.

Savaş oyunlarının gerçeğin yerini alabilme ve gerçekliği dönüştürebilme gücünün hafife alınmaması gerektiği, bilinçaltının belirli periyodlarla karşılaşılan çok küçük detayları bile kaydedebilme yeteneğinin bir propagandayı yerleştirmek için kullanılabileceği gerçeğini bizlere hatırlatması açısından bu farkındalık hareketinin oldukça önemli bir yeri var. oyunlardaislamofobi.com internet sitesinden derlediğimiz, tüm dünyada milyonlarca oyun severin takip ettiği ve İslam düşmanlığını tetikleyebilecek küçük detaylara sahip bu oyunlar, pek çoklarımız için oldukça tanıdık…

Bilgisayar ve internet aracılığıyla hayatımıza dâhil olan bu oyunlara bir de bu açıdan bakabilmek, her gün farkında olmadan karşılaştığımız gizli propagandalara karşı küçük de olsa bir duyarlılık oluşturabilir belki.

Guitar Hero 3
Allah yazılı zemin üzerinde gitar çalmak

2007 ABD yapımı Guitar Hero 3 oyunu, eş zamanlı olarak notalara basma yeteneği üzerine kurulu, müzik enstrümanı çalma oyunudur. Oyun türünde rakipsiz ve ülkemizde de oldukça popüler. Yapımcı şirketin gelirinin 3 milyar dolar olduğu düşünülüyor. Oyunda; gitar çalan ve şarkı söyleyen karakterlerin üzerinde durduğu zeminde, Arapça "Allah" ibaresi yer almakta.

Devil May Cry3 Dante's Awakening
Kâbe'yi şeytani türlerin giriş kapısı gösteren oyun


2005 ABD yapımı ilerlemeli aksiyon oyunu olan Devil May Cry 3 Dante's Awakening oyununda ise Kâbe'nin kapısı, kötülüğün ve şeytani türlerin giriş kapısı olarak kullanılmakta olduğu görülüyor.

Resident Evil 4
Mescidi Nebevi'yi zombilerin kapısı yaptılar

2008 Japonya yapımı Resident Evil 4 de bir aksiyon oyunu. Bu oyunda da Peygamber Efendimizin kabrinin kapısı (Mescidi Nebevi), zombilerin karaktere saldırmadan önceki büyük giriş kapısı olarak tasvir edilmiştir.

Resident Evil 5
Kuran-ı Kerim yerlerde!

Resident Evil 4'ten sonra 2009 yılında piyasaya sürülen Resident Evil 5, Türkiye listelerinde ilk 5, dünya sıralamasında ise ilk 10'da yer alır. Oyunun dördüncü sürümünde olduğu gibi beşinci sürümünde de İslamfobi devam ediyor. Oyuncu bir kütüphaneye girdiğinde bütün kitapları raflarda görmesine rağmen Kuran-ı Kerim'in yerde olduğu görülüyor.

Call of Duty 2
Minareye uçakla saldırı

2005 yapımı oyunun Chapter 4- The Battle Of El Alamein bölümünde ise özellikle vurgulanan sahnelerden birisinde ise uçaklar tarafından minareye yapılan bir saldırı sonucunda minarenin yıkıldığı görülmekte.

Serious Sam 3
Hz. Ali'nin kabrinden yaratıklar çıkaran oyun

2001 ABD yapımı Serious Sam 3, istilacı uzaylılara karşı savaşma ve dünyayı kurtarma konulu bir oyun. İslam düşmanlığını bu oyunda da görmek mümkün. Hz. Ali'nin kabri üzerinde bulunan işleme ve yazıtlara kadar bire bir tasarlanmış olup, kabrin içerisinden yaratıkların çıktığı görülmekte.

Call of Duty Modern Warfare 2
Tuvalette "Allah güzeldir, güzel olanı sever" hadisi

2007 yapımı ABD yapımı saldırı ve nişancılık oyunu Call of Duty oyununun bu sürümü Türkiye ve dünyada 2007 yılının en iyi oyunu seçildi. Oyunun bu sürümünde harabe bir evin tuvaletinde kirler içindeki bir klozetin tam üzerinde, Arapça olarak "Allah güzeldir, güzel olanı sever" hadisi yer almakta. Bu kadar açık bir saldırıya karşı gelen tepkiler sebebiyle oyuna güncelleme yapılarak bu görsel daha sonra kaldırılmış.

Call of Duty Black Ops 2
Müslümanları terörist gösteriyor

Serinin 2012 çıkışlı yapımında ise Pakistan ve Afganistan halklarının terörist olarak lanse edildiği görülmekte. Pakistan hükümetinin yaptığı yazılı açıklamada oyunun ülkede yasaklandığı belirtiliyor. Oyunda bir diğer İslam düşmanlığı örneği ise Müslümanların ellerindeki teknolojiyi dünyanın geleceğine tehdit olarak kullanırken birçok yerde Arapça "Allah" ve "Muhammed" ibareleri görülmekte.

Counter Strike
"Allahu Ekber, Lailahe illallah" diyen teröristler

1999 İngiltere yapımı Counter Strike oyunu, teröristler ve terörle mücadele ekibi olmak üzere iki takım hâlinde oynanıyor. Oyunda, komandolar teröristleri öldürürken, teröristlerin "Allahu Ekber, Lailahe illallah" şeklinde bağırdıkları görülmekte. Yine bu kadar açık bir şekilde düşmanca tavır içerisinde bulunmasına yönelik gelen tepkiler sebebiyle oyunda güncelleme yapılmış ve ses efektleri kaldırılmış daha sonra.

Clive Barkers Undying
Şeytan karargahında hadisler!

2011 İngiltere çıkışlı oyun, tek kişi ile öldürme ve hayatta kalma üzerine kurgulanmış. Oyunda şeytanın ana karaktere saldırdığı yerde Arapça hadis yazıldığı görülmekte.

Ve daha niceleri

İslam düşmanlığının görüldüğü oyunlar sadece yukarıdakilerle sınırlı değil. Tespit edilenler arasında şu oyunları da sayabiliriz: 2007 Japon yapımı Zack &Wiki, yine Japon yapımı Ayo Dance, 2008 ABD yapımı Muslim Massacre, 2014 İsrail yapımı Bomb Gazze, 2012 Japon yapımı Tekken Tag Tournament, 2014 ABD yapımı Little Big Planet 3, 2003 ABD yapımı Command Conquer Generals Zero Hour, İsviçre yapımı Minarett Attack ve 2009 İtalya yapımı Faith Fighter.

Teknoloji Haberleri

AB, uydu internet sistemini hayata geçirmeye hazırlanıyor
Google Maps'in yönlendirdiği bitmemiş köprüde 3 kişi hayatını kaybetti
Türkiye'nin ilk kuantum bilgisayarı faaliyete geçti
ChatGPT artık bilgisayarlardan da konuşabilecek
Yapay zeka destekli arama motorları ırkçılığı teşvik ediyor