Bilgi Savaşında Nerede Durmalıyız?

Ahmet Varol

Dikta rejimleri ile ayaklanmacılar arasında iki cephede savaş var. Bunların birinde silahlar diğerinde ise bilgi konuşuyor. Bilgi savaşını basite almamak gerekir. Bu savaşın malzemelerinin kullanıldığı cephe ise medyadır.

Ben şahsen bilgi savaşı ve bu savaşta takınacağımız tavrın doğuracağı sonuçlar üzerinde daha önce değişik vesilelerle durmuştum.

Bilgi savaşında özellikle Internetteki habercilikte çok dikkatsiz ve duyarsız hareket edildiğini görüyoruz. Haberlerin verilmesinde başlıklara öncelikle dikkat etmek gerekir. Çünkü okuyucunun kanaatinin oluşmasında başlıkların öncelikli tesiri oluyor.

Bir örnek üzerinde durmak istiyorum. İki gün öce Libya’nın Sirte Körfezi’nde bulunan Ecdebiye şehrine yönelik baskın ve saldırılarla ilgili haberlerde hemen “Kaddafi Ecdebiye’yi geri aldı; Bingazi’ye doğru ilerliyor” başlıkları kullanılmıştı. Bu başlıkların kullanıldığı haberlerin metnini okudum, direnişin gerçekten yenilgiyi kabul ettiği ve dikta rejiminin milisleri önünde duramadığı mesajları taşıyordu. Üzerinden fazla zaman geçmeden direnişçilerin tarafına geçen generallerin kaçtıkları, bazı kabilelerin de Kaddafi (doğrusu Kazzafi’dir ama biz de galatı meşhuru kullanalım) tarafına geçtiği, direnişin tamamen çökmeye başladığı ileri sürülüyordu. Bu arada dikta rejimine bağlı elemanların Bingazi’deki halka kâğıt dağıttıkları ve teslim olmaları halinde hâkim sistem tarafından cezalandırılmayacakları garantisi verildiği iddia ediliyordu. Seyfulislam Kaddafi’nin de bu işi sona erdirmek için sadece 48 saat mühletlerinin kaldığı yönündeki açıklaması her tarafı kuşatmıştı. Hatta sanki işi bitirmiş gibi isyancıların cezalandırılmayacağı yönünde açıklamalar yapıyordu.

Oysa bu bilgilerin ve açıklamaların tümü Kaddafi rejimi kaynaklıydı. O rejime karşı kararlılıkla savaşı sürdüren direniş yenilmemişti ama ne yazık ki medya organları o rejimin yalanlarına, saçmalarına yenilmişti. En azından Bingazi’de onun adamlarının sokaklarda halka teslim olmaları halinde kendilerine cezalandırma yapılmayacağına dair kâğıtlar dağıttıkları haberinin doğru olamayacağını keşfetmek için Yüce Allah’ın lütfettiği akıl nimetinden yararlanma yoluna başvurmak gerekmez mi? Çünkü Bingazi tamamen direnişçilerin kontrolündedir ve savaşın devam ettiği şartlarda Muammer Kaddafi’nin adamlarının böyle kâğıt dağıtmalarına izin vermeyeceklerini tahmin etmek zor değildir.

Bingazi’nin 150 km güneyinde Sirte Körfezi’nde yer alan Ecdebiye de hemen küçük bir çatışmayla Kaddafi’nin adamlarının eline geçmemişti. Adamlar ahalinin bir gaflet anından yararlanarak ve büyük çapta milis güçle ani baskın düzenlemek suretiyle şehrin içine girmişlerdi. Fakat direnişçiler Bingazi’den ve çevreden takviye güçler göndererek milislere karşı kararlı mücadele verdiler. Sonuçta milisler önemli bir kayıp verdikten sonra çekilip gitmek zorunda kaldılar.

“Direnişçilerin tarafına geçen bazı generaller kaçtı, iki kabile Kaddafi’nin tarafına geçti; direniş çöküyor” haberi son derece insafsız değil midir? Düşünün iddia doğru olsa yani üç beş general kaçmış iki kabile diktatörün tarafına geçmiş olsa bile başkent Trablus’tan sonra ülkenin ikinci büyük şehri Bingazi’yi, başkentin 208 km doğusunda yer alan Misrata’yı, başkentin hemen batısında yer alan Zaviye’yi, önemli sahil kentlerinden Beyda’yı kontrol altında tutan Ecdebiye’ye giren milisleri birkaç saat içinde çıkarmayı başaran, sahil boyunca bu gücü elde ederken içerde geniş çaplı bir alan üzerinde kontrolü ele geçiren direniş üç - beş generalin kaçmasıyla, iki kabilenin diğer tarafa geçmesiyle hop diye çöker mi?

Bizi en çok üzen de bu tür haberleri yayınlayarak bilgi savaşında Kaddafi’nin ve oğlunun yalanlarına, saçmalarına yenilenlerin en azından İslâmî duyarlılığa sahip olduklarını düşündüğümüz haber siteleri olmasıydı. Gerçi yayınladıkları bilgilerin Libya’nın resmi televizyonlarından ve yetkililerinin ağzından çıkan bilgiler olduğuna dair kısa notlara yer vermişlerdi. Fakat kesinleşmiş bilgi üslûbuyla nakletmeleri ciddi hataydı. Böyle yapmaları yerine direnişçilerin kaynaklarına başvurarak onların bilgilerini de ciddiye almaları gerekirdi.

Okuyuculara savaşın bilgi cephesini nazarı dikkate alarak hızla yayılan yalanlara çabuk yenilmemelerini tavsiye ediyorum.

YENİ AKİT