'Tanzimat' döneminin edebiyat sosyolojisi yapılmış değildir. Osmanlı Modernleşmesinin Tanzimat edebiyatı üzerinden okunması söz konusu olduğunda, sosyolojik bir temellendirme için kriterler, Tanzimat romanları üzerinden seçilmiştir ve ne yazık ki, Tanzimat modernleşmesini romanlar üzerinden temellendirmede teorik kavramlardan değil, empirik verilerden yola çıkılarak yapılmış bir edebiyat sosyolojisi söz konusudur. Bu kriterlerden en çok bilineni, Prof. Dr. Şerif Mardin'in kullandığı empirik kriterlerdir.
Prof. Dr. Mardin, 'Tanzimattan Sonra Aşırı Batılılaşma' başlıklı makalesinde, 'Osmanlı romanı Türk modernleşmesini incelemek için en az yararlanılmış bir kaynaktır, oysa birçok roman yazıldıkları zamana ait İstanbul seçkin çevrelerinin durumu hakkında bize önemli bilgiler verir', dedikten sonra, '[b]u kaynaklar[ın], ayrıca Osmanlı aydınlarının sosyal değişmelerin getirdiği sorunlara nasıl yaklaşıldığını da belgele[diğini]' bildirir ve bir sosyolojik okuma için şu iki empirik kriteri öne sürer: (i) Kadının toplumdaki yeri; ve (ii) Üst sınıf erkeklerin Batılılaşması. Mardin, şöyle sürdürür sözlerini: '[...] şüphesiz bu iki alan, Osmanlı kültürüne göre en 'yüce', gizil değer yapısına göre ise en duyarlı olanlardır.'
Oysa Prof. Mardin de içinde olmak üzere, birçokları üzerinde durduğu bu kriterlerden, yola çıkarak, Tanzimat'ta Mardin'in deyişiyle, 'üst sınıf erkeklerin Batılılaşması'nı, 'alafranga züppeler' üzerinden okumuşlardır. Tanzimatın üst sınıf erkeklerinin Batılılaşmasını taşıyan tipler, Recaizade'nin 'Araba Sevdası'nda Bihruz Bey, Ahmet Midhat Efendi'nin 'Felatun Bey ve Rakım Efendi'sinde Felatun Bey, Namık Kemal'in 'İntibah'ında Ali Bey... olmuşlardır. Benim hatırlayabildiğim kadarıyla, Tanzimat romanlarında Batılılaşmayı 'alafranga züppeler' dışında öne çıkaran 'olumlu tip'ler yoktur;- elbette, bir ölçüde Rakım Efendi dışında...
Bana gerçekten çok tuhaf gelen durum şudur: Tanzimat Batılılaşması, bizzat Recaizade gibi, Namık Kemal gibi, Ahmet Mithat Efendi gibi, 'alafranga züppelik'le uzaktan yakından asla ilişkisi olmayan kimlikler üretmişken, bu romancılar niçin Batılılaşmayı kendi kimlikleri üzerinden değil de Bihruz, Felatun, Ali gibi karakterler üzerinden, onları öne çıkararak okumuşlardır? Şüphesiz, bu konuda şöyle de düşünülebilinir: Tanzimat Batılılaşmasının tipik kimlikleri 'alafranga züppeler'dir; Recaizade, Namık Kemal ve Ahmed Midhat Efendi, Tanzimat modernleşmesinin tipik temsilcileri değildir. O zaman sorulması gereken soru şudur: Mademki Tanzimat'taki dönüşümü sahih olarak temsil edenler Bihruz, Felatun ve Ali... gibi 'alafranga züppe' kimliklerdir, o zaman Tanzimat'ın sosyal tarihi niçin veya hangi gerekçeyle, onu temsil etmeyen Namık Kemal'ler, Şinasi'ler, Ziya Paşa'lar, Mustafa Reşit Paşa'lar, Ali ve Fuad Paşa'lar üzerinden yazılmıştır? Anlaşıldığı kadarıyla, Tanzimat'ı, onun resmî entelektüel tarihi değil, edebiyatın romanlar üzerinden okunan empirik sosyolojisi temsil etmektedir. Resmî tarih, edebiyat sosyolojisinin verileriyle çelişmektedir çünkü...
Kaldı ki, 'Araba Sevdası'nın Bihruz Bey'i, Tanzimat modernleşmesinin (Batılılaşmasının) 'alafranga züppe' tipi olarak, mesela Don Quijote gibi, kurgulanmış (fictif) bir tip de değildir. Bihruz'ların 'üst sınıf erkekler' katında gerçek ve somut bir karşılığı vardır: 'Mahşer Midillisi' Kâmil Bey!
Yılmaz Öztuna'nın 'Keçecizade Fuad Paşa' adlı kitabında 'Mahşer Midillisi' lakabıyla bilinen Kâmil Bey'in (1879'da ölmüştür) Tercüme Odası'nda yetiştiğini; 1847'de Hariciye Nezareti teşrifatçısı olduğunu bildirir: Öztuna'ya göre, Kâmil Bey, Keçecizade Fuad Paşa'nın kayınbiraderidir. (Prof. İlber Ortaylı ise, 'İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı'nda Kâmil Bey'in Fuad Paşa'nın bacanağı olduğunu söylemektedir.)
Prof. Ortaylı'ya göre, 'Mahşer Midillisi' Kâmil Bey, Rokfor peyniri yemeden sofradan kalkmamayı 'Frenk uygarlığı' zannetmekte; Fransızcayı çok az bildiği halde, devamlı Fransızca deyimler kullanmakta ve 'işler çatallaştı' cümlesini 'les affaires sont devenues fourchette' diye çevirerek gülünç durumlara düşmektedir! Kâmil Bey, tastamam Bihruz Bey'dir;- Bihruz'un ta kendisidir sanki!
Empirik bir edebiyat sosyolojisi yapılacaksa, dönemin tipiği olan somut örneklerle mütekabiliyetler aramak gerekir: Bihruz Bey'le 'Mahşer Midillisi' Kâmil Bey arasındaki mütekabiliyet gibi...
(Bu konuya devam edeceğim)
ZAMAN