“Bidon Kafa”lar, Darbeyi “Müslüman Kimliği”ne Yıktılar!

“FETÖ’nün hainliğini istismar ederek, dindar insanları topluca darbecilikle suçlayan bu kişiler 15 Temmuz’a giden günlerde FETÖ ile kol kola idiler.”

Ali Karahasanoğlu’nun yorumu:

“Bidon Kafa”lar, Darbeyi “Müslüman Kimliği”ne Yıktılar!

Yeni moda çıktı..

Sözcü’nün “Bidon kafa”sında aynı söylem; “Başörtülü bacın darbeci çıktı”

Tunceli Üniversitesi’nde bir öğretim üyesi gözaltına alındığında (tersinden) aynı söylem:

“Ateist olduğumu öğrenince, benim FETÖ mensubu olmadığımı anlayıp serbest bıraktılar.” 

Bir başkası, gözaltına alınma ihtimaline karşı, sosyal medyadan peşinen savunmasını yapıyor: “Değil ben, ailemde hiç kimse hayatında namaz kılmamıştır!”

Bidon kafa, “dindar kıyafet” ile “darbeci kimliği” özdeşleştirmeye çalışırken..

Kendilerini FETÖ mensubu suçlamasından kurtarmak isteyenler de, tersinden söylemle konuşuyorlar.. Dinin hiçbir emrini yerine getirmediklerini deklare ederek, inançsız olduklarını hatırlatıp, FETÖ mensubu suçlamasından kurtulmaya çalışıyorlar.. 

Böylece toplum nezdinde bırakmak istedikleri iz şu:

“Namaz kılanların, gözleri dönmüştür. Vatana ihanet edebilirler.. Başörtülüler haindir. Ülkesini satabilir.. 

Bunun karşısında ateistler ise, darbeci olmaz.. Namaz kılmayanlar, düzgün insanlardır..”

Oysa FETÖ’nün hainliğini istismar ederek, dindar insanları topluca darbecilikle suçlayan bu kişiler..

15 Temmuz’a giden günlerde..

FETÖ ile kol kola idiler..

Yazdıkları ile, söylemleri ile.. FETÖ ile aynı hedefe kilitlenmişlerdi..

FETÖ’nün devirmeye çalıştığı, dininden taviz vermeyen Tayyip Erdoğan’ı iktidardan indirmek için kolları sıvamışlardı..

15 Temmuz darbesi önlenince.. Şimdi döndüler, dindarları darbecilikle, hainlikle suçluyorlar.

Darbe, dindar halkın canı pahasına direnci ile önlenince..

Büyük çoğunluğu başörtülü; hemen tamamı inançlı kadınların tankların önüne çıkması ile darbe bastırılınca..

Utanmazca söylemi yine hayata geçiriyorlar: “Başörtülü bacın darbeci çıktı.”

Oysa..

Gerçekten namaz kılanlar. Tesettürden taviz vermeyenler, darbeciler mi?

Yoksa darbeye uğrayanlar mı?

17-25 Aralık’tan örnek verelim.

17 Aralık darbe girişiminden hemen sonra..

Darbe girişimi bastırılıp, polis müdürleri gözaltına alınmaya başlandığında.

Darbeci polis müdürlerinin eşleri televizyonlara çıktı: “Eşlerimizin yanlış hiçbir işleri yoktur. Onların arkasındayız. Haksız yere gözaltına alındılar.” 

Onlar sırayla televizyon ekranlarına çıktıkça.. Biz de bir gerçekle tanışmış olduk..

17-25 Aralık darbesine imza atan tüm polis müdürlerinin eşlerinin başı açıktı..

O tarihte de bu gerçeğe dikkat çekip sormuştum..

“Bunlar dindar geçinen Fetullah Gülen’e bağlı polis müdürleri ama..

Ne hikmetse.. Hepsinin eşinin başı açık.. Yakup Saygılı’dan başlayın.. Ali Fuat Yılmazer’e.. Yurt Atayün’e kadar.. Hepsinin eşinin başı niye açık ki?”

Ve yine sormuştum; “Polis müdürlerinin eşlerinin hepsi, tek tip olarak, saçlarını toplu olarak niye bağlamışlar?”

Büyük ihtimalle, sahte imam Fetullah Gülen, başlarını açma emri vermişti. Ama başı açıklığın yanında, saçları da toplama emri verilmişti..

Allah’ın emri, Fetullah Gülen’in emri ile, haşa bypass edilmişti..

O tarihte teşhisi koymuştuk: “Gülen’in her şeyi takıyye..”

Geldik 15 Temmuz darbesine.. Şimdi 15 Temmuz darbesini yapan generallerin eşlerini de yakında göreceğiz.

Polis müdürlerine kıyasla..

Onlardaki takıyye, daha da zirve yapmış şekilde karşımıza çıkacak..

Şimdiden anlatılıyor zaten..

Kimisinin eşi denizde bikini giyiyormuş..

Kimisi viskiyi, rakıyı günlük içecekleri arasına almış.

Namaz mı?

Gören hemen hemen yok..

Yani?

Yanisi şu; her ne kadar bazı zırtabozlar darbeyi başörtülü bacılarımız yapmış gibi gösterseler de.. Darbeyi yapanların namaz kılan FETÖ’cüler olduğu ileri sürülüyor ise de..

Gerçek şu; 17-25 Aralık’ı yapanlar da..

15 Temmuz’a imza atanlar da.

Eşlerine Gülen’in emri ile başörtü taktırmayan.. Gülen’in emrini, Allah’ın emrinden üstün görüp içkiden kaçınmayan.. Tesettürsüzlükten sakınmayan FETÖ’cüler..

Bu gerçeği hatırlatıp, bidon kafalaraseslenelim... Ateist hokkabazlara,sülalesinde kimsenin namaz kılmaması ile övünen dangalaklara seslenelim..

Dinimize, inancımıza, tesettürümüze laf etmeden konuşun..

Alakanızın olmadığını söylediğiniz FETÖ’nün mensupları..

Bakın fiilen.. Aynen sizin gibi yaşıyorlar.. Namaz kılmıyorlar. Eşlerinin başı açık.. Viski, rakı içmekten hiç çekinmiyorlar..

Bir de darbenin hedefindeki Tayyip Erdoğan’a bakın..

Sizin çaktırmadan suçlamaya kalktığınız kimlikten hiç taviz vermiyor..

İçki içmiyor.. Namaz kılıyor.. Ailesindeki bütün hanımlar başını örtüyor.

Ve bu kimliğini, devletin en tepe noktasına gelirken.. Hiçbir aşamada tavizle sakatlamıyor..

Safları gördünüz mü..

Kim kim ile omuz omuza..

Kim, kimlerle birlikte; kimi devirmeye çalışıyor, farkettiniz mi?

Not:

Kendisini tanıdığım yıllar öncesinden bu yana.

Hep samimi dindar insanları suçlaması ile bildiğim Saygı Öztürk, yine tıynetini göstermiş.

17-25 Aralık sonrasında bile.. Taaa kapanana kadar Samanyoluhaber’de FETÖ’nün emirleri ile programlara katıldığını unutturduğunu zannederek, yiğit savcı Ferhat Sarıkaya’nın samimiyetini test etmeye kalkışmış.

Sen önce kendi samimiyetini test et Saygı efendi. Akit’i susturmak için generallerin sözcülüğüne soyunduğun günleri unutmadık. 

FETÖ’nün sözcülüğünü yaptığın günleri de unutmadık.. 

Şimdi kendine kaynaklık eden Yargıtay üyesi de, önce 2007 seçimlerinde halkın yüzde 47’si AK Parti’ye oy vermişken, aynı tarihte HSYK’daki 7 üyeden 5’i nasıl AK Parti düşmanlarından oluşabiliyordu, bunun hesabını versin.

Bunu izah etsin de, sonra savcı Sarıkaya’ya laf söylemeye kalkışsın.

YENİ AKİT

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!