Allah müstehakkını versin 82 yaşına gelmiş kocamış bir adam olan Adonis denilen kültür züppesi veya hergelesi veya şebbihası, Müslüman Kardeşler seçim yapılan ülkelerde iktidara gelene kadar devrimi desteklediğini ama devrimin rengini gördüğünde bundan vazgeçtiğini söylemiş. Bunun ötesinde Müslüman Kardeşleri faşist olarak tanımlıyor. Müslüman Kardeşlerle yöntem konusunda anlaşmazlığınız olabilir. Bu, tabiidir.
Bu zaviyeden eleştirirsiniz. Lakin henüz seçimleri kazandıkları ve hiçbir icraat göstermedikleri halde onları peşinen faşizmle suçlamak ancak insanın kendisinin faşist olmasıyla açıklanabilir. Kem söz sahibine aittir. Yöntemini eleştirebilirsin ve onun ötesinde makul bir süre tanıdıktan sonra icraatlarını da eleştirebilirsin. Lakin Fazıl Say gibi doğmamış çocuğa don biçersen işte bu olmaz. Olur da bidon kafalılık olur. Fazıl Say benzeri kimi ultra laik Arap aydınları da İslami kesimler seçimleri kazanınca ‘artık bu ülkede yaşamak bize haram’ diye tutturmaya başladılar. Pılını pırtısını toplayarak göçmen kuşlar gibi göç edeceklerini duyurdular. Mübarekler sanki bulunmaz Hint kumaşı! Seçkin olarak kalmak isteyen ve ülkeyi kendilerine göre baldırı çıplaklarla paylaşmak istemeyen bu iflah olmaz güruh çirkeflik yaparak ‘İslamcıların iktidarı altında yaşayamayız’ diyorlar. Adonis sevdiği iktidarların gölgesinde, ülkesinde yaşayamazken şimdi onları savunma ve alternatiflerini de takbih etme pozisyonuna düştü. Beşşar’a açık mektubunda Adonis Baas’ı ırkçı bir partiye benzetmesine rağmen hemen devrimin karşısına geçip ilk günde İhvan’a faşizm etiketi yakıştırması nasıl bir akıl yürütme ile izah edilebilir? Bunların kafası kafa değil, bidon, Yani bidon kafa. Zaten bir gazetenin Adonis’le kafadar yazarları İslami kesimler olduğu zaman ağızlarını açıp akıllarını kapatıyorlar. Bidon kafa, bunker kafa diyorlar. Asıl bidon ve bunker kafa akıl adına aklı örten ve ona küfreden Adonis ve bileşenleri veya hempaları olsa gerek.
¥
Bidon kafa ve bunker kafa dünyayı kendi kafası ekseninde döndüğünü sanan kafadır. O kafayı bırakın, artık devran değişti. 2011 yılı İhvan yılı oldu ve belki de 21’inci yüzyıl Arap dünyasında İhvan yüzyılı olacak. Kendinizi biraz zorlayın ve buna alıştırın. Artık sizin döneminiz söndü ve kapandı. Size müşevveş bir mazi düşerken, İhvan’ı parlak bir istikbal bekliyor. Hazmedemiyorsanız başınızı ya kuma gömün ya da duvara çarpın. Suudlu edebiyat eleştirmeni Abdullah Gezami, Adonis ve taburunu veya kültür şebbihasını kültürel körlüğe maruz kalmakla suçluyor. Bu kafa dünyaya kendi kafa konforu çerçevesinde bakar. Afaktaki gelişmelerden dolayı kafa konforu bozulduğunda soluğu ya Paris’te alır ya da herhangi bir ecnebi ülkesinde. Hollanda gibi ülkelerde Ayan Hirsi Ali gibi Wilders tarzı bidon kafalarla ve bozuntularıyla buluşabilir. Gezami bu kafa için şöyle söylüyor: “Çevreleri değişiyor lakin kendileri sabit kalıyorlar.” Bu bize sabit ve değişkenliğin teorisini yazan Adonis’in sefaletini gösteriyor. Adam değişkenliğin kitabını yazmış ama kendisi bozuk plak gibi hep aynı nakaratı tekrarlıyor. Sonunda arzu etmediği gelişmelerle karşılaşınca ezberi bozuluyor ve kendini bunkere atıyor. Kendisinden başka herkesi ve her şeyi suçluyor. Adonis gibiler Arap Baharı ile birlikte şok yaşadılar.
¥
Totaliter rejimlerin derkenarında kalan ve hiçbir şeyi değiştiremeyen bu adamlar halkın değişimin aktörü olduğunu görünce beyinlerinden vurulmuşa dönüyorlar. Sarsılıyorlar. Bu sarsıntı ile hezeyan kusuyorlar. Ölüm makinesini tazim ediyor ama değişim makinesini istihfaf ediyorlar. Zira kendilerinin yapması gerekeni halk yığınları yapıyor. Onlar ise hafife aldıkları halk tarafından yenilmenin burukluğunu yaşıyorlar. Senin kafa konforuna göre değişim olursa demokrasi oluyor halkın istediği tarzda olursa faşizm oluyor. Bu, bidon kafanın, bunker kafanın ve şebbiha kafanın tâ kendisidir. Gezami’ye göre, Adonis kafası modernist gericiliği ve irticayı temsil ediyor. Kültürel tiranlığı ve şebbiha ve embedded totaliterliği yani iliştirilmiş kültürü temsil ediyor. Şam’daki bindirilmiş kıtalarla Adonis gibi iliştirilmiş kafalar ve aydınlar birbirini tamamlıyor. Kaddafi gitti ama kafası Adonis’te yaşıyor. İnanmayan fotoğraflarını ve kafa ifrazatlarını karşılaştırsın. Bunlar için, ‘horoz ölür gözü çöplükte kalır’ denmiştir. Adonis de Beşşar, Mübarek ve Bin Ali gibi vakıadan kopuk yaşıyor. Nehrin ortasına gelmiş ama süreci tersine akıtmaya çalışıyor. Adonis’in devrime yabancılaşması tamamen Beşşar ve düzenine bağlılığından ileri gelmektedir. Sefir gazetesi kültür sayfası yazarlarından Abbas Beyzun eski rejime meşruiyet sağlamak için Adonis’in devrimi Selefilik ile Baascılık gergefi arasına sıkıştırmak ve bu ikileme hapsetmek istediğini ve bunun nedeninin de gizli olarak rejimi kayırma kaygısı ve dürtüsü olduğunu ifade etmektedir. İdeolojik olarak vicdanını nasırlaştırdığı için devrim karşısında ahlaki bir düşüş yaşıyor. Abbas Beyzun’a göre Adonis, Beşşar’a sahibini zelil eden rezil bir mektup yazmıştır. Bu rezil ve skandal mektuba Özdemir İnce ve Nilgün Cerrahoğlu şapka çıkartıyor. Öykünüyorlar. Baasçı askerler ve şebbiha sürüleri 400’den fazla çocuk öldürmüşken ve ölülerin üzerinde raks ederken bunlar da faşist rejime hulus çekiyor ve karşıtlarını da faşist olarak yaftalıyor ve damgalıyorlar. Körlük bu değilse, körlük yoktur.
YENİ AKİT