Yunus Emre Erdölen / AA Analiz
Biden, İsrail uğruna koltuğundan vazgeçecek mi?
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden için 3 ay önce Michigan'da düzenlenen Demokrat Parti başkan aday adaylığı ön seçimlerinin stresli bir yarış olması beklenmiyordu. Az tanınan Kongre üyesi Dean Philips ve kişisel gelişim gurusu Marianne Williamson kenarda tutulursa Joe Biden Demokrat Partinin tek başkan adayıydı. Mevcut ABD başkanının 2'nci kez aday olduğu zaman ön seçimleri kaybetmesi de en çok eleştirilen başkanlardan Donald Trump döneminde dahi yaşanmayan bir durumdu. Fakat Joe Biden, 770 bin kişinin oy kullandığı ön seçimlerde oyların 625 binini aldı ve yüzde 81 ile yarışı bitirebildi. Biden'ın Michigan ön seçimlerindeki rakibi ise "kararsız" oylar oldu. Biden’in İsrail’e yönelik şerhsiz siyasi ve askeri desteğine tepki göstermek isteyen 100 bin seçmen pusuladaki "kararsız" seçeneğini işaretledi. Kararsız oylar yüzde 13 ile ön seçim kurultayında 2 delege kazandı.
Michigan gibi 150-200 bin Müslüman Amerikalının yaşadığı bir eyalette böyle bir tablonun ortaya çıkması beklenen bir durumdu. Ancak bu tepki başka eyaletlerdeki ön seçimlerde de devam etti. Tepki oyları Minnesota'da yüzde 19, Massachusetts’te yüzde 9, North Carolina’da yüzde 13, Alabama’da yüzde 6, çok az sayıda Müslüman’ın yaşadığı Hawaii’de ise yüzde 30’a kadar yükseldi. Hawaii gibi küçük bir eyalette "kararsız" oylar neticesinde seçilen delegelerin sayısı 7’ye çıktı.
Amerikalılar Biden'a neden tepkili?
Biden’a yönelik bu tepkiler Kasım 2023’ten günümüze ABD’de yaşanan dönüşümle yakından ilgili. Gallup’ın anketine göre Kasım 2023’te İsrail’in saldırılarına destek yüzde 50 iken, Mart 2024'ten beri bu destek yüzde 36’ya düştü. Demokrat Parti seçmeninde ise İsrail’in saldırına tepki duyanların oranı yüzde 63’ten yüzde 75’e çıktı. Yine Pew Research anketine göre 18-30 yaş arasındaki Amerikalı gençlerin yüzde 46’sı İsrail’in 7 Ekim sonrası saldırılarını desteklemiyor. Gençlerin sadece yüzde 21’i İsrail’in saldırısını destekliyor. İsrail’e yönelik eleştiriler Demokrat Parti seçmenlerinde Cumhuriyetçilere nazaran daha geniş yer buluyor. ABD'de özellikle gençlerde Filistin’e yönelik sempati oldukça yüksek.
Bu nedenle, Filistin’e yönelik destek eylemleri Demokrat Partiye yakın eğitimli gençlerin yoğun olduğu büyük kentler ve üniversite kampüslerinde kendine yer buldu. Üniversiteli gençler ABD kamuoyunun ve medyasının ilgisini 1968 kuşağı protestolarını hatırlatan yaratıcı eylem ve ses getiren söylemleriyle çekti.
İsrail’e yönelik halk desteğinde yaşanan bu büyük kırılma, İsrail’in Filistinlilere yönelik katliamları arttıkça derinleşmeye devam ediyor. Ancak özellikle İsrail’i destekleyen Cumhuriyetçi ve Demokrat siyasetçiler için son yıllarda milyonlarca dolarlık seçim yardımları yapan Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) gibi lobi kurumlarının da etkisiyle halktaki tepkiler henüz elitlere sirayet etmedi.
Gazze’deki katliamın ABD tarihindeki en gergin seçimlerden biri olan 2024 seçimlerine denk gelmesi bu denklemi biraz zorlayacak gibi duruyor. Zira, Trump ve Biden’ın kozlarını 2020 gibi başa baş geçen bir seçimden sonra yeniden paylaşacak olması Gazze’de yaşananları tekrardan gündeme getirdi. Bu durum, Biden’in İsrail’e olan desteğini yeniden değerlendirmesine sebep oldu. Biden’ın az bir farkla seçimleri kazandığı Michigan, Wisconsin, Georgia, Arizona gibi eyaletlerde Demokrat Parti tabanının sandığı boykot etmesi durumunda Trump’ın öne geçmesi olağan. Özellikle sandığa gitme eğilimi az olan genç seçmenlerin sandığa gitmemesi ve Michigan’daki Müslümanların organize olarak tepki göstermesi Biden'ın seçim kampanyasını büyük bir krize sürükleyebilir.
Gençler, solcular ve Müslümanlar sandığa gidecek mi?
2020 ABD başkanlık seçimleri ABD'de son 120 yılın en yoğun katılımlı seçimleriydi. Türkiye’ye nazaran oldukça düşük sayılabilecek yüzde 66’lık bu sandığa gitme oranı aynı zamanda ABD’de seçimler nezdinde yaşanan gerilimin de bir kanıtıydı. Bu seçimde Biden ve Trump rakiplerinin kazanma olasılığıyla seçmenlerini konsolide ederek sandığa taşımayı başarmıştı. 2024 seçimlerine doğru ise Trump kendisine yönelik açılan davalara rağmen anketlerde yükselmeye devam ediyor. Trump yapılan birçok ankete göre Biden’ın az bir farkla önünde gözüküyor.
İşte İsrail’e yönelik destek tartışmaları da böyle bir dönemde kendini gösterdi. Biden İsrail'e desteğiyle halihazırda zorlu bir seçim döneminde kendi kurduğu geniş ve çeşitli seçmen koalisyonunu sarstı. 2020 seçimlerinde büyük oranlarla Biden’a oy veren Müslümanlar, gençler ve solcular İsrail’e yönelik şerhsiz destek nedeniyle Biden’a oy vermeyeceklerini açıklamaya başladı. Elbette bu seçmen grupları için Trump çok daha kötü bir seçenek. Ancak Gazze konusunda duyarlı olan bu seçmen grupları, bu söylemlerle Biden’ın İsrail’e yönelik desteğini azaltabileceklerini düşünüyor. Nitekim Biden, geçen haftalarda ABD-İsrail ilişkileri için tarihi bir açıklama yaparak İsrail’in Refah’taki saldırılarını genişletmesi durumunda ABD’nin silah sevkiyatını durduracağını açıkladı. Başkan Biden böylece ilk kez koşulsuz askeri desteğe bir şerh ekledi.
Biden’in bu açıklamasına Trump kanadı ve Cumhuriyetçiler çok sert bir şekilde yanıt verdi. Biden’a "Hamas destekçisi" dendi, İsrail’i yok etmek istediği belirtildi. Ancak Biden’ın bu İsrail eleştirisi özellikle Alexandria Ocasio Cortez gibi sol ve genç kanadını temsil eden siyasetçilerde karşılık buldu. Uzun zamandır eleştiren kesimler Biden'a destek açıklamaları yayınladı.
Her ne kadar Trump ve Cumhuriyetçiler, İsrail’e daha az destek verildiği konusunda Biden’i eleştirse ve kendilerini "daha çok İsrailci" olarak konumlandırmaya çalışsa da kampüs protestolarının artmasıyla birlikte Trump da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetini eleştirmeye başladı. Trump Time dergisine verdiği söyleşide 7 Ekim’in sorumlusunun Netanyahu olduğunu, İsrail ordusunun destek kaybettiğini belirtti. Trump ayrıca "İsrail’e koşulsuz destek vereceğim." cümlesini kurmayı reddetti.
Büyükelçliği Kudüs’e taşıyan Trump gibi sıkı bir İsrail destekçisinin bu açıklamaları yapabilmesi dahi ABD kamuoyunun İsrail konusundaki eleştirel bakışının ne kadar arttığının bir göstergesidir. Nitekim Tucker Carlson, Alex Jones gibi muhafazakar kanaat önderleri ve Trump seçmenin takip ettiği popüler muhafazakar isimler de son zamanlarda İsrail’e yönelik desteği eleştiriyor. Bu isimler ABD’nin kendi politikalarını ve ulusal çıkarlarını öncelemesi gerektiğini düşünüyor. Bu sebeple, Ukrayna ve İsrail’e yönelik askeri desteklerin artık verilmemesi gerektiğini savunuyor.
Biden, kendi seçmenlerinin önceliklerini dikkate alarak İsrail’e yönelik şerhsiz askeri desteği sonlandıracak ve Gazze’deki katliamı durdurmak için somut adım atacak mı? Trump’ın "İsrail’i daha çok destekleyeceğim" açıklamaları somut olarak nasıl karşılık bulacak? Bu sorular henüz cevaplanmadı. Ancak kesin olan bir şey var ki bir zamanlar asla sorgulanmayan ABD-İsrail ilişkileri artık çok sert bir şekilde sorgulanıyor.
ABD’de bir şeyler değişiyor. İsrail’e yönelik destek azalıyor. Tabular yıkılıyor. Bu sandığa nasıl yansıyacak? Hep beraber göreceğiz.