Biden, Netanyahu ile beraber tarihin çöplüğüne karışacak...

Abdullah Muradoğlu, Biden'ın Gazze'de vahşete ortak olarak kendisini insanlık tarihinin kara lekeleri arasına yazdırdığını vurguluyor.

Abdullah Muradoğlu / Yeni Şafak

Albatros Biden’ın boynuna bağlı

Gazze’nin dar alanına sıkıştırılmış iki milyondan fazla insan evladının üzerine bombalar yağdırılıyor. Bombaların üzerinde “Made in America” yazıyor. İnsanlık “Amerikan-İsrail” markalı soykırımın tanığı oluyor. Gazze anlatılamaz, kelimeler kifayetsiz kalır. Analar babalar evlatlarını, evlatlar ana babalarını, kardeşler kardeşlerini toprağın kara bağrına koyuyorlar.

Yaşanılan acıyı tarif edemeyiz, bütün tarifler eksik kalır, ama hissedebiliriz. Ne yazık ki hisler katilleri durduramaz. Çocukları öldüren sadece bombalar değil. Dört yandan kapatılan Gazze’de açlıktan, susuzluktan, hastalıktan ölüyor çocuklar. Anneler sütten kesilirken çocuklar kum ve su arasında farkı anlamaz hale geldiler, su zannettikleri için kumları içiyorlar.

Açlığı-susuzluğu bir cinayet aracı olarak icat eden insan nasıl bir insandır? Nasıl bir insan türü, bebeklerin, çocukların açlıktan susuzluktan öldürülmelerini, “bu savaş” diyerek karşılayabilir?

ABD Irak’a ambargo uyguladığında yüzbinlerce çocuk gıdasızlıktan, ilaçsızlıktan hayatını kaybetmişti. 1996’da “CBS”nin “60 Dakika” programının sunucusu Lesley Stahl, ABD’nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Madeleine Albright’a“Yarım milyon çocuğun öldüğünü duyduk. Yani bu Hiroşima’da ölen çocuk sayısından daha fazla. Bu bedel buna değer mi?” diye sormuştu. Albright son derece sükunet içerisinde, “Bunun çok zor bir seçim olduğunu düşünüyorum, ama bizce bedeli buna değer” diye cevap veriyordu. Albright 84 yaşında öldüğünde, ABD Başkanı Biden, “İyiliği ve zarafeti, insanlığı ve zekasıyla tarihin akışını değiştirdi” diyordu. Biden ne derse desin, insanlık Albright’ı kendi sözleriyle hatırlayacaktır.

Peki, çocukların Amerikan bombalarıyla paramparça edilmesine yardım eden 81 yaşındaki Biden nasıl hatırlanacağını hayâl ediyor? Belki bir gün, bir muhabir Albright’a sorulan soruyu Biden’a da sorar. Biden da Albrigth gibi zarif bir sükunete bürünerek aynı cevabı mı verecek?

“New York Times” yazarlarından Nicholas Kristof 19 Nisan’da yayınlanan “Tanıdığım Joe Biden’a ne oldu?” başlıklı yazısında İsrail’in ayrım gözetmeksizin Gazze’yi Amerikan bombalarıyla vurduğunu belirtiyordu. Kristof, Biden’ın Netanyahu’ya kucak dolusu havuçtan başka bir şey sunmadığını, Netanyahu’nunsa bu hediyeleri alarak katliamlara devam ettiğini söylüyordu. Kolları bacakları kesilen binden fazla Gazze’li çocuğun çektiği acıda ABD’nin payı olduğuna dikkat çeken Kristof, “Gazze, Biden’ın boynundaki albatros haline geldi. Bu sadece Netanyahu’nun değil, onun da savaşı. Bu onun mirasının bir parçası, ölüm ilânının bir unsuru, (seçim)kampanyasının bir lekesi olacak” diyerek devam ediyordu yazısına.

1772-1834 yılları arasında İngiltere’de yaşayan şair- filozof Samuel Taylor Coleridge’in Batı edebiyatını etkileyen “Yaşlı Gemici” manzumesinde anlattığı hikâye, bir gemicinin açık deniz kuşlarından bir Albatros’u vurarak öldürmek suretiyle sebebiyet verdiği felaketleri anlatır.

İki yüz adamlık gemi açık denizlerde fırtınaya yakalanarak yolunu kaybeder. Gemi ahalisi hayatlarından ümitlerini kestiği bir anda sisi delip gelen uğurlu Albatros kuşunun kılavuzluğu sayesinde kurtulurlar. Gemiciler ile Albatros artık arkadaş olmuşlardır. Ancak bir gemicinin hiçbir suçu günahı olmayan bu sevimli kuşu vurup öldürmesi yeni felaketler dizisini başlatır.

Açlıktan kırılan gemiciler susuzluktan kavrulurlar. Manzumede bu an, “Su, su, nereye baksan yalnızca su, ama hiçbir yerde yok içecek bir damla su” dizesiyle anlatılır. Gemiciler ceza olarak, Haç yerine ölü Albatros’u katil gemicinin boynuna bağlarlar. Lanetlenmiş katil gemici arkadaşlarının açlıktan, susuzluktan, hastalıktan, kuraklıktan ölümlerinin tanığı da olmuştur.

Yüzen bir mezarlığa dönüşen gemiden sağ kurtulan sadece katil gemicidir. Arkadaşlarının fecî şekillerde ölmelerine yol açan “Albatros cinayeti”nden derin bir ıstırap ve pişmanlık duyan gemici uzun yaşamakla cezalıdır. Lanetlenmiş gemici, hikâyesini dinleyeceklerini yüzlerinden bildiği her bir insanı yakalayarak sebebiyet verdiği felaketleri anlatmaya koşulludur. Hikâyesini her anlattığındaysa yaşadığı ıstırap bütün vücudunu tir tir titretir.

Gazze’de katledilen on beş binden fazla çocuk.. Uzuvları kesilerek hayatlarına devam eden binlerce daha çocuk. Netanyahu’nun kanlı silahını yağlamaya devam eden “Yaşlı Biden” da “Yaşlı Gemici” gibi lanetlenmiş, lekelenmiş yaşamını anlatacak bir insan yüzü bulabilecek mi?

Yorum Analiz Haberleri

Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası
"Mustafa Kemal'in askerleri"ne ne zaman dur diyeceğiz?
Gazze katliamı ve Hasbara’nın iflası
Medyadaki ahlaksızlığa neden göz yumuluyor?