Beykoz’da Kürt Sorunu Ele Alındı

Özgür-Der Beykoz Şubesi’nde bu hafta İsmail Ceyran ve Sıddık Beyazyüz’ün sunumlarıyla “Dünden Bugüne Kürt Sorunu” başlıklı panel gerçekleştirildi.

Kürt Sorununun tarihiyle birlikte değerlendirildiği panelde güncel meseleler de ele alındı. Kürt Sorunu’nun aktörleri, cumhuriyet tarihinin kıyımları ve çıkmazları gibi konuların alt başlık olarak sıralandığı panelde meselenin bütün yönleri ile irdelenmesine çalışıldı. Panelin ilk konuşmacısı İsmail Ceyran oldu.

Ulusçuluk Batı’da Üretildi

İlk olarak Kürt meselesinin teorisine değinen İsmail Ceyran ulusçuluktan söz etti ve bu topraklarda hiçbir kavmin ulusçuluk çalışması yapmadığını ve bu kavramın batıda olgunlaşıp bize geldiğini ifade etti. Batının ulus kavramını batı dışı devletleri parçalamak için kullandığını belirten Ceyran “18. ve 19. Yüzyılda Avrupa ‘da Türkoloji ve Arapoloji Enstitüleri kurulmuş ve Batıdışı ulusçuluk teorilerini kurgulamış ve inşa etmiştir. Örnek: Türkçülüğün esaslarının girişinde Türk gramerini Davids Lomley, Kürtçe grameri de Mezopotamya’da 19 yıl yaşayan Katolik Papaz İtalyan Garzoni oluşturmuştur. Batıya öykünen Genç Osmanlılar da (Jöntürk ve Jönkürtler)  bu kanallardan etkilenmiştir.” diyerek meselenin tarihi arka planından bahsetti. Kürt meselesinin fiili başlangıç noktası olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemini işaret eden Ceyran işgallere karşı bu dönemde birlikte saf tutan çeşitli kavimlerin savaş sonrası emperyalistlerle anlaşma noktasına gelen Türkçü kadrolar tarafından dini unsurların yok sayılması ve seküler bir hayat tarzı çizilmesi ile 1925’te Şeyh Said ayaklanmasının olduğunu belirtti. Bu ayaklanma başarılı olup birçok bölge ele geçirilince İstiklal Mahkemeleri’nin kurulduğunu kaydeden Ceyran ve başta Şeyh Said kıyamına katılanlar olmak üzere birçok Müslüman’ın idam sehpalarında katledildiğini vurguladı.

Türk Olmayanlar Ancak Hizmetçi Olabilir

1925-27 yıllarının tam bir kıyım dönemi olduğunu vurgulayan Ceyran şapka ve dil kanunu gibi yasalar ile birçok masum sivilin katledildiğini İskilipli Atıf Hoca gibi önemli alimlerin idam edildiğini ifade etti. Bu dönemlerin Mustafa Kemal’in tek adamlaşma süreci olduğunu belirten Ceyran daha önceleri Mustafa Kemal “Türk, Kürt, Laz, Çerkez hep birlikte anasır-ı İslam’ız” söylemini terk edip “Biz açıkça Türk milliyetçisiyiz, Türklüğe muhalefet edecek her anasırı kesip atacağız, Türk olmayanlar anca hizmetçi olabilir” söylemine geçiş yaptığını kaydetti.

Dersim’de 30 Bin İnsan Katledildi

Ulus devletlerin en büyük korkusunun farklılık olduğunu zikreden Ceyran homojen bir yapının imkansızlığına işaret etti. Bir ormanda tüm ağaçların tek bir tür olamayacağını altını çizen Ceyran İslam’da durumun tam tersi olduğunu ve tüm farklılıkların ayet olarak görüldüğünü vurguladı. Dersim katliamına da değinen Ceyran altı aya yakın süren çatışmalarda rivayeten 30 bine yakın insanın öldürüldüğünü ve Seyid Rıza gibi isimlerin de içinde olduğu birçok kişinin idam edildiğini belirtti. Yavuz Sultan Selim’in Alevileri öldürmekle suçlandığını söyleyen Ceyran bu katliamdan ve sorumlularından kimsenin bahsetmediğinin altını çizdi.

Ulusçuluk Tepkiseldir

Ulusçuluk anlayışının tepkisel olduğunu da ifade eden Ceyran buna örnek olarak 1960 darbesinden dört gün sonra tutuklanan ve kamplarda tutulan yüzlerce insanın bugünkü çocuk ve torunlarının PKK ve KCK kadrolarını oluşturmasını gösterdi. 1980 darbesinde de benzer örneklerin bulunduğunu kaydeden Ceyran “Türkiye’de Kürtler vardır, ben bir Kürdüm” diyen Şerafettin Elçi’nin bir yıl hapis cezası almasını ve sekiz yıl süren Kürtçe yasağını örnek gösterdi.

Özal’ın Ölmesiyle Ateşkes Sona Erdi

1993 yılında Özal’ın PKK ile makul bir siyaset izlediğini ve PKK’nın ateşkes yaptığını, Özal’ın bu dönemde siyaseti askerin vesayetin kurtarmaya çalıştığını vurgulayan Ceyran Özal’ın ömrünün bu projeyi bitirmeye yetmediğini söyledi. Özal’ın ölümüyle ateşkesin de sona erdiğini belirten Ceyran Necmettin Erbakan’ın da konuyla ilgili attığı adımlar örnek verdi.

Olumlu Adımlar Atılıyor

Günümüzde soruna ilişkin olumlu adımlar atıldığını ifade eden Ceyran yolun problemli bir yol olduğunu ve yolda çok fazla engel olduğunu belirtti. Olayın bir sorun bir de çatışma olarak iki kanadı olduğunu vurgulayan Ceyran PKK’nın Kürt sorunun bir sonucu olduğunu ve çatışma kanadının PKK ile halledilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kürt sorunun Öcalan ve PKK’dan bağımsız konuşulamayacağını söyleyen Ceyran Öcalan’ın bugün durduğu yerin pozitif bir nokta olduğunu kaydetti.

Vahiy Zemininde Buluşmalıyız

Sorunun çözümü için kardeşlik dilinin oluşturulması gerektiğini belirten Ceyran iki tarafın da tutarsız söylemlerden uzak durmasının lazım olduğunu ifade etti.  Adaletin ve kardeşliğin ancak vahiy zeminin de inşa edilebileceğini vurgulayan Ceyran İslam coğrafyasındaki tüm kavimlerinin kaderlerinin ortak olduğunu düşündüğünü söyleyerek sunumunu bitirdi.

Avrupalı Oryantalistler Kürt Dili Üzerine Çalıştı

Ceyran’ın arkasından söz alan Sıddık Beyazyüz Kürtçülük üzerine yapılan çalışmaların Avrupalı seyyahlar tarafından başlatıldığını ve Kürtler hakkındaki bilgilerin derlenip Avrupa’da işlendiğini belirtti. Avrupalı oryantalistlerin bu bilgiler ışığında 19. YY’da Kürt dili ve tarihi üzerine çalışmalar yaptığını ve Kürtçe’nin değişik lehçeleri üzerine sözlükler hazırladığını kaydeden Beyazyüz konuşmasının devamında kısaca Kürt diline değindi. Kürtçe’ninHint-Avrupa dil grubuna dâhil edildiğini söyleyen Beyazyüz Kürtçe’nin Kurmanci, Lori, Sorani ve Gorani şeklinde dört büyük kola ayrıldığını bunun yanında Türkiye’de Dimili (Zazaca) lehçelerinin de konuşulduğundan bahsetti. Beyazyüz ayrıca cumhuriyete kadar Zazaların ‘Kürt değiliz’ gibi bir çıkışlarının olmadığının da altını çizdi.

Kürdistan Dört Parçaya Bölündü

Kürdistan’ın 1638 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin anlaşması ile resmen iki parçaya bölündüğünü dile getiren Beyazyüz Lozan Anlaşması ile birlikte Osmanlı sınırlarındaki Kürdistan’ın da üç parçaya bölündüğünü ve toplamda dört parçalı bir Kürdistan haritası oluştuğunu ifade etti. Beyazyüz Cumhuriyetle birlikte Rumların Türkleştiğini, Ermenilerin Kürtleştiğini, Süryanilerin Araplaştığını İran’da bulunan Lorilerin Farslaştığını vurguladı.

1925-1938 yılları arasında yirmiden fazla isyanın yaşandığını belirten Beyazyüz 1940-80 yıllarında yaşanan göçlerin ekonomik ve sosyal nedenlere 80 sonrası göçlerin ise siyasal ve toplumsal nedenlere dayandığını kaydetti.

3 Bin Köy Boşaltıldı

80 yıllık cumhuriyet döneminde bölgede ret, inkar, sürgün ve asimilasyon politikalarının hayata geçirilmesi için örf-i idare, Umumi Müfettişlik, Sıkıyönetim ve Olağanüstü hal gibi uygulamaların yürürlüğe girdiğini belirten Beyazyüz, 12 Eylül darbesinde toplumsal dinamiklerin bastırıldığını ve Kürt Sorunu’nda militarist anlayışa dayalı bir çözüm politikası izlendiğini ifade etti. Bölgede 3 binin üzerinde köyün boşaltıldığını, 3 milyondan fazla insanın yerlerini değiştirdiğini ve bu insanların büyük ekonomik sıkıntılar yaşadığını hatırlattı.

Sistemin Baskısı PKK’yı Güçlendirdi

PKK hareketinden de söz eden Beyazyüz, bu hareketin 1970 ortalarında sol hareketlerden ayrışarak kendi örgütlenmesini yaptığını ve 1980 darbesinden güçlenerek çıktığını belirtti. Sistemin tüm baskı ve inkar politikasının PKK’yı beslediğini dile getiren Beyazyüz PKK’ya olan rağbetin bu politikalar sebebiyle arttığını ifade etti. PKK’nın Marksist/Leninist bir çizgiden Sol Sentezci bir yapıya dönüştüğünü vurgulayan Beyazyüz örgütte eskiden beri iki ana damarın etkili olduğunu, bunlardan birinin ‘laik-ulusalcı’ diğerinin ise daha etkili olan ‘İslam karşıtı olmayan’ damar olduğunu söyledi.

PKK’nın Tarihi İçinde Evrilmesi

PKK içinde Öcalan’ın tartışmaz bir öner olduğunu dile getiren Beyazyüz Öcalan’a Kürdistan halkının iradesini yansıttığını fakat görüşlerinin halkınkinden çok farklı olduğunu dine, insana bakışının çok çarpık olduğunu belirtti. PKK’nın Marksist/Leninist paradigmadan başladığını ve zamanla Bölgesel Sosyalizm, Ulusal Sosyalizm gibi anlayışlara evrildiğini söyleyen Beyazyüz Enternasyolizm’nden başlayarak Bağımsız Kürdistan, Özerliklik, Demokratik Özerklik, Konfederalizm gibi taleplere geçiş yapıldığını belirtti.

Kürt Hareketinde Birçok Bölünme Yaşandı

1970’li yıllarda Kürt Ulusal hareketinin Türkiye Solu’ndan ayrışma sürecinin başladığını belirten Beyazyüz bu yıllarda ayrıca Kürt hareketi için bölünmeler yaşandığını ve 1980’lere gelene kadar devletin baskı ve şiddet uygulamalarının milliyetçiliği körüklediğini ve de PKK’nın kitleselleşmesini sağladığını vurguladı.

Öcalan’ın Bugünkü Mesajları Olumlu

Öcalan’ın son süreçte “Bütün felsefi ve örgütsel birikimimi hareketin dönüşümüne harcayacağım” sözüne atıfta bulunan Beyazyüz Öcalan’ın devletle müzakere edilmesini önemsediğini dikkat çekti. Öcalan’ın silahlı mücadeleden demokratik siyaset sürecine geçtiğini belirten mektubunun da önemli olduğunu belirten Beyazyüz Öcalan’ın mektuplarından başka örneklerden de bahsetti.

Kürt tarihinde dinin yerinden bahseden Beyazyüz medreselere ve ilim adamlarına dikkat çekti. Ali Teremaxi, Ahmede Xani, İdrisi Bitlisi, Saidi Nursi gibi isimlerden bahseden Beyazyüz bu isimlerin çalışmalarından ve alanlarından da söz etti. Son olarak Şeyh Said üzerinde duran Beyazyüz Şeyh Said’in bir İslam devleti kurmak istediğini ve ayaklanmasının sebebinin hilafetin kaldırılması olduğunu belirterek sunumunu noktaladı.

Program katılımcıların değerlendirmeleri ile son buldu.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi