Beykoz Özgür-Der Şubesi, Beykoz Belediyesinin düzenlediği geleneksel Çayır Festivali’nde 22 numaralı stantta fotoğraf sergisi ile kitap standı açtı.
Stantta, Suriye’deki intifadayı, yaşanan zorlukları, işkenceleri, zulümleri gözler önüne seren fotoğraflar sergileniyor. Bu faaliyet, Suriye’deki zulmü gündemden düşürmemek ve Beykozlu dostlarımızla bir araya gelmek amacıyla düzenlendi. Ayrıca açılan sergi sayesinde yeni insanlarla tanışılarak, dostluklar kuruluyor. Kitap standında, Ekin Yayınları’ndan yeni çıkmış olan, Rıdvan Kaya’nın “Ortadoğu İntifadası Despotizmin Sonbaharı” ve Hamza Türkmen’in “Gelecek Tasavvurumuz ve Ortadoğu İntifadası” adlı kitapları da satışa sunuldu. Beykoz Özgür-Der’in açtığı stant her gün saat 19.00’dan, 23.00’e kadar açık bulunmaktadır. 7 Temmuz Cumartesi gününe kadar, fotoğraf sergisi ve stant devam edecektir.
***
HAKSÖZ-HABER
Festivalle İlgili Bir Tartışma Hakkında Beykoz Özgür-Der’den Açıklama
Dost Beykoz Genel Yayın Yönetmeni Murat Miniç, Beykoz Belediyesi’nin, Alperen Derneği’ne, geç kaldıkları gerekçesini öne sürerek stant vermemesi üzerine bir yazı kaleme aldı. Miniç, yazısında Özgür-Der’i adını zikrederek bu derneğin siyasi bir dernek olduğunu belirti ve festivalle ilgili çeşitli iddialarda bulundu.
Konu hakkında bir açıklama yapan Beykoz Özgür-Der Yönetimi, söz konusu iddialara de cevap verdi. Özgür-Der’in açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
***
Beykoz Belediyesi’nin bu yıl da düzenlediği; “Çayır Festivali” kapsamında, birçok dernekle birlikte, derneğimiz; Özgür-Der Beykoz Şubesi’nin de adının geçtiği bir yazıya yer verilmiştir. Söz konusu yazıya ilişkin olarak, birkaç hususun, tarafınıza iletilmesini ve böylece konunun vuzuha kavuşmasını/kavuşturulmasını umuyoruz.
Evvela belirtelim ki; bu açıklamanın da onun biraz “geç” yapılmasının da sebebi, ihmalkârlığımız değildir. Mezkûr yazıya “yorumlar yoluyla” hemen yaptığımız, itiraz ve izahlarımızın sitede yayınlanmamasıdır. (Bilahare yetkililer, “yorum”ların teknik nedenlerle, kendilerine intikal etmediğini söylemişlerdir. Elbette bu izah kabulümüzdür. Beyanın aksini düşünmemiz için bir neden yoktur.)
Devamen: Evet biz, ilk kez bu faaliyetlere katılıyor değiliz. Pek çok kere düzenlenen bu ve benzeri etkinliklerde yer aldık. Anlamı olacaksa belirtelim ki; 10 yıldır Beykoz’da faaliyet yürütüyoruz. “On yıllardır” da burada yaşıyoruz. Yani, merak edene belki “bir adım”, belki de bir adımdan da yakınız.
Üçüncüsü: İlgili yazıda Beykoz Belediye’sinin derneklere yaptığı iddia edilen nakdi yardım konusu, bilgimiz ve ilgimiz dışındadır. Bizim üye ve gönüldaşlarımız haricinde kimseden yardım almışlığımız da böyle bir talebimiz de yoktur, olmamıştır. Bu işin iddiasından da imasından da beriyiz.
Dördüncüsü: Bir haklılık ya da hak talebi, bir tür “ispiyon üslubu” ile yapılamaz, yapılmamalıdır. Ayrıca: Hikmetli ve basiretli yaklaşım sahipleri, “bütün yumurtaları” bir sepete koymadıkları gibi, onların bütününü de “kırmazlar” ve dahi karşılarına almazlar. (Bkz.-Teşbihte hata olmasın- 28 Şubat’ın “topyekûn”cularının toptancılıkları ve sonuçları)
Beşinci olarak: “Siyaset” ve siyasi oluş bir ithamın hele de bir iftiranın konusu olamayacak kadar geniş, gerekli ve meşrudurlar. Belki burada yanlış olan kavram ve olgu olarak siyasetin kendisi değil, onun tatbik şeklidir. Binaenaleyh kimsenin, bizlerin “siyasi” oluşumuzla ilgili “keşif”lerine hacet yoktur. Dostlarımızın siyasi olmadığımızla ilgili ifadeleri ise muhtemelen, mevcut partilerden birine angaje olmadığımız gerçeğine atıftır. Birlikte iman ettiğimiz İslam’ın ve örnek aldığımız resul aleyhisselamın prensiplerinin çerçevesi, çerçevemiz; yolu, yolumuzdur. Buna göre dini sekulerize eden, hayatın, yaşamın dışına iten ve bunun için siyaseti gereksiz ve anlamsız gören, gösteren her yaklaşım, en hafifinden hatalıdır. Öte yandan bilinir ve biliriz ki, siyasetsizlik dahi bir siyaseti içerir. Çok gerilerde kaldığını düşündüğümüz bu tartışmaların, bugün bile karşımıza çıkışı ise ilginç olmuştur.
Altıncısı: Özgür-Der Beykoz Şubesi olarak, malum etkinliğe katılmak için günler öncesinden müracaat etmişliğimize karşın, son ana kadar durumumuz ve yerimiz belli edilememiştir. İlgilenen kardeşlerimizin yoğunluklarından kaynaklandığını düşündüğümüz bu ötelemenin nihayetinde ise etkinliğin en dış kısmında ve “gözlemeciler”in ortasında küçük bir yer bulabilmişizdir.
Son olarak: Bütün Müslümanları kardeş biliriz. Hiçbir kavmi, kültürel ve sosyal ayrımı temel almayız. “Takva” dışında hiçbir değer ölçütüne de önem atfetmeyiz. Bu cümleden ve çerçeveden olarak, herkese yerimiz de gönlümüz de açıktır.