Beyinleri öldürmeyi değil, kalbleri fethetmeyi hedef edinmek..

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Pazar günleri, okuyucu yazışmalarından derlemelere ayırdığım bu sütunda, bir diğer ‘Hasbihal’e daha, sağlık dileklerim ve selâmla başlıyorum:

-Tahsin Uykusuz yazıyor: ‘Muhakemesiz, savunmasız hiç kimsenin ve bu arada Hrant Dink’in de öldürülmemesi gerekirdi.’ diye düşünüyorum..

‘--Tesbitinize aynen katılıyorum.. Çünkü, kendi içindeki azlık unsurları zenginliğe dönüştüremeyen ve onu düşmanlık odağı sayanlar, asıl hastalığın kendi çoğunluk anlayışlarında olduğunu düşünmelidirler.. Hasımlarını öldürmeyi değil, kalblerini fethetmeyi akledemiyenlerden geriye bir utanç kalır.. Hrant Dink’i öldürenler, ülke ve halkımıza onun yaptığını zannettikleri kötülükten binlerce kat fazlasını bu cinayetle fiilî olarak gerçekleştirmişlerdir..’

-‘Timur1400@.....’ yazıyor: ‘-Saddam konusundaki fikirlerinizi yadırgadım.. ‘Son andaki bir Kelime-i Şehadet’ diyorsunuz. Bu, onu önemsememe değil mi?

İkinci bir mes’ele.. Siz dahil, hergün onbinlerce insanın takip ettiği yazarlar, yazılarınızın % 95’inin küfrün belirlediği gündeme göre davranıyorsunuz.

Asr-ı Saadet’e bakıyoruz. Gündemi belirleyen, hep Resulullah (S).. Müşriklerin işi ise, Müslümanları engelleme planları.. Şu an ise, tam tersi.. Hatta böyle yaparak, ‘kitle psikolojisi’nde ‘yeşil propaganda’ denilen ve karşı olunanların reklamı yapılmış oluyor..’

‘--Son andaki ‘kelime-i şehadet’ ifadesinda, -hâşâ, önemsememek değil; adâlet ölçüsünün bu kadar hafife alınmaması anlatılmak istenmiştir..’

-Dr. İ. Yavuzcan yazıyor: Bir-iki konuya değinmek istiyorum:

1. Saddam'ın îdam esnasında takındığı tavra hayranlık duyanların, ‘Dik duruş özlemi’ içinde olduklarını belirttiniz ki, bu, bence temelde salt, ‘anti-Amerikancılık’.. Biz Müslümanlar için, kötüler ne zamandan beri emsal teşkil ediyor? İslam’ın en azılı düşmanları içinden ‘dik duruşlu’ Mekke müşriklerini de mi övmeliyiz? (Örneğin, öyle uzaktan, uzun menzilli savaş âletleriyle değil; Bedir’de, Uhud’da göğüs göğüse çarpışmalarını ‘hayır’la mı yâdetmeliyiz?) Hristiyan/Batı literatüründe de ‘kahramanca’ İslam düşmanlığı yapmış örnekler var, onları da mı övmeliyiz? Hayır ve hikmette örnek alınabilir, ama bâtıl dâvalarda?. Bir Mahatma Gandhi ile Hitler'in hangi ortak yanı olabilir? Kıyas, birbiriyle benzer olanlar arasında yapılır..

2. Bir başka yazında İKÖ'yü göreve çağırıyordun.. Bu, hiç de gerçekçi olmayan bir çağrı değil mi? İKÖ ne zaman etkin bir siyaset yürütebilmiş ki? Filistin’de, Bosna Faciası’nda, Kafkaslar’da, Keşmir’de, İran-Irak Savaşı ve Kuveyt işgalinde, vs.. IKÖ nerdeydi? Ve bu beklentileri hangi ülke ve liderler yapacak?’

-Ali Er yazıyor: ‘Bundan üç dört ay evvel Filistin'de siyasî gruplar arası dialog çalışmaları olmuş, sonunda bir ‘mutabakat belgesi’ imzalanmıştı.. Siz bunun üzerine Hamas'ın bu belgeyi imzalamakla İsrail’i tanıdığını ifade etmiştiniz. Ama, sonra Hamas'ın İsrail’i tanımasının sözkonusu olmadığı ortadaydı..

Benzer bir yanılgınız, ‘mücahid-âlimlerden biri olarak kabul ettiğim bir zât’ için de yazdıklarınız.. Ama, daha sonra, bir kez daha yanıldığınızı anladım. Ben hatanızı kabul edeceğinizi düşünüyorum..’

‘--HAMAS’la ilgili olarak ben öyle bir iddiada bulunmadım, Mahmûd Abbâs’ın öyle dediğini aktardım. Kaldı ki, Khâlid Meş’al de bir-iki kez, 1967 sınırları öncesine çekilmek şartını telâffuz etti, ama, yine de tanımaktan açıkça söz etmedi.. İkinci konuya ise, dünkü yazımda değindim..’

-Özay Aslan yazıyor: 20 Ocak Cumartesi, 1 Muharrem.. Yani, ‘Hicrî-qamerî’ takvime göre yılbaşı.. Bu yılbaşı dolayısiyle tebriklerimi sunuyor ve girilen Muharrem ayının faziletlerinden mahrum kalınmamasını temenni ediyorum.. Bu ay dolayısıyla yazılmış ve ‘Muharremiye’ adı verilen şiirlerin sayısı oldukça kabarıktır.. Hele, 10 Muhharem, Âşûrâ Günü’nün İslam tarihindeki özel yerini unutmayalım.. Hz. Peygamber’in torunu Hz. Huseyn ve Ehl-i Beyti’nin Kerbelâ’da en büyük zulüm örnekleriyle katlediliş günüdür, Âşûrâ.. Bu günü sadece şiî Müslümanların mâtem günü sananlar vardır, biz ‘Ehl-i Sünnet’ Müslümanları zil takıp oynuyormuşuz gibi.. Emevî zihniyetine yazıklar olsun..’

-Yakub Aydın yazıyor: ‘Yazılarınızda, 11 Eylûl’ün İslam'da yeri olmadığını belirtmiştiniz. Siz de Türkiye'deki bazı din adamları da ‘11 Eylûl’ü ‘şerr’ olarak görüyorlar. Halbuki, bu 11 Eylül, gayr-i müslimlerin İslam’ı arştırmasına vesile oldu.. Buna rağmen, o hadisenin ‘şerr’ olduğuna dayanağınız nedir?

‘--Ben, 11 Eylûl’le ilgili olarak sizin iddia ettiğiniz gibi değerlendirmelerde bulunmadım.. Sadece, ‘Amerikan emperyalizmi, elde ciddî hiç bir delil yokken ve üzerinden 6 saat geçmeden, bu saldırıyı Müslümanların üzerine yıktı ve İslam dünyasına saldırmak için kullandı ve iç zaaflarını gizleyip dünya kamuoyunu, yeni bir ‘Soğuk Savaş’ için, İslam tehlikesine yönlendirdi..’ demişimdir, özetle.. Allah, elbette ki, ‘şerr’ler içinden de nice hayırları halk eder; ancak bu, bizim yapmadığımız saldırıları üstlenmemize vesile olabilir mi?’

e-mail: cakirgil@yahoo.de