Beşşar’ın Elini Bağladınız mı?

Ahmet Varol

İslâm âleminden 57 ülkenin üye olduğu İslâm İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Mekke Zirvesi çalışmalarını tamamlayarak kapanış bildirisini yayınladı. Baas diktasının temsil edilmediği zirvede 40 ülke devlet başkanı, cumhurbaşkanı veya kral gibi en üst yetkili tarafından, diğerleri ise Başbakan ya da Dış İşleri Bakanı tarafından temsil edildi.

Zirvenin öncelikli konusu Suriye'ydi. Fakat ilginçtir ki Mekke'deki zirvede Suriye'nin İİT üyeliğinin dondurulması önerisi tartışılırken Baas zulmü Suriye'deki savunmasız insanların üzerine havadan bombalar yağdırmaya devam ediyordu. Tam da zirvenin söz konusu tartışmayı sürdürdüğü sırada Türkiye sınırına yakın bölgede yer alan Azez kasabasında savunmasız insanların üzerine havadan yağdırılan bombalarla büyük bir katliam gerçekleştirildi. Suriye'nin İİT üyeliğinin dondurulmasının kararlaştırıldığı saatte ise söz konusu katliamda öldürülenlerin sayısının 80'i bulduğu haberleri geliyordu. 100 kadar insan da yaralı bir halde tedavi için Türkiye'deki hastanelere ulaştırılmıştı.

Çünkü vahşi Baas rejiminin bu katliamı gerçekleştirmek için İİT üyeliğine ihtiyacı yoktu. Onun ihtiyaç duyduğu şey gönderdiği uçakların havadan rahatça füzeleri, bombaları yağdırma imkânı bulabilmesiydi. Dolayısıyla onu engelleyecek etken bundan önceki yazımızda da vurguladığımız üzere Suriye'nin İİT üyeliğinin dondurulması değil can müdafaası içinde olan direnişçilerin eline uçaksavarlar verilmesiydi. Uçaksavarları o insanların eline vermediğiniz takdirde onları Baas vahşeti karşısında savunmasız bir halde bırakmış oluyorsunuz.

Azez katliamıyla irtibatlı olarak parantez arası bir noktaya temas etmekte yarar görüyorum: Suriye'deki haklı ve meşru direnişi karalamaya çalışanların sürekli kullandıkları "ABD desteği" iddiasının ne kadar gerçek dışı olduğunu da son dönemde muhtelif şehirleri hedef alan hava saldırılarının engellenmesi için Suriye uçaklarına karşı bir yasaklı saha oluşturulması önerisinin gündeme alınmasının söz konusu olmadığının ABD'li yetkililerin ağzıyla dile getirilmesi bir kez daha ortaya koymuştur. Böyle bir yasaklamaya bile taraf olmaması ABD emperyalizminin Baas vahşetine tam bir serbesti tanınmasından yana bir tutum sergilediğinin açık belgesi değil midir? Bu durum, Baas zulmüne göstermelik karşı çıkarken engelleme amaçlı herhangi bir girişimde bulunulmasına taraf olmayanlarla, açıktan destek verenlerin hesaplarının perde arkasında birleştiğini gösteriyor.

Mekke Zirvesi'nde sonuçta Suriye'nin İİT'ye ve ona bağlı tüm uluslararası kuruluşlara üyeliği donduruldu. Konu hakkında bir bilgi düzeltmesine ihtiyaç duyuyorum. Cidde'de yapılan Dış İşleri Bakanları toplantısıyla ilgili olarak haber kaynaklarının yayınladığı haberlerde İran'ın yanı sıra Cezayir'in de Suriye'nin üyeliğinin dondurulmasına karşı çıktığı ifade edildiği için bu bilgiye biz de bir önceki yazımızda yer vermiştik. Fakat Cezayir yönetimi bu haberleri yalanladı ve Suriye'nin üyeliğinin dondurulmasına itiraz etmediğini açıkladı.

Zirve sonunda İslamî Dayanışmanın Güçlendirilmesi İçin Mekke-i Mükerreme Sözleşmesi adıyla bir yazılı bildiri yayınlandı. Bildiride Suriye halkı gibi uçaklarla ve roketlerle saldırıya maruz kalan halkların yanında yer alınması için safların birleştirilmesi çağrısı yapıldı. Bu güzel ve yerinde bir çağrı. Ama mazlum halkların yanında yer alınması için katillerin üyeliklerinin dondurulması yeterli değildir. Aynı zamanda saldırıya hedef olanların eline kendilerini savunabilecekleri araçların, malzemelerin, silahların verilmesi gerekir. Eğer katil Baas rejimi o insanların üzerine havadan roketler yağdırırken hedefteki insanların eline uçaksavar vermezseniz ilan ettiğiniz "Mekke-i Mükerreme Sözleşmesi" sadece kâğıt üzerinde bir yazıdan ibaret kalır.

Zirvenin kapanış bildirisinde Suriye'deki katliamlardan, cinayetlerden, yıkımlardan ülkedeki Baas rejiminin sorumlu olduğu dile getirilerek kınandı. Kınamanın, "yapmayın ayıp oluyor" demenin bir işe yaramadığını, fiiliyata dönük, bütün bu katliamların önüne geçmeyi sağlayacak adımlar atılmasına ihtiyaç olduğunu artık insaf sahibi herkes görüyor. "Kınama" yapmakla, insanların üzerine uçaklarla bomba yağdıranlara en fazla uzaktan çamur atmış olursunuz.

YENİ AKİT