Beş Milyar Dolar Usulsüzlük “Hava”ya Uçtu
Haber: Mehmet Baransu / TARAF
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı inceleyen Sayıştay denetçisi, milyarlarca dolarlık usulsüzlük yapıldığını tesbit etti. Yetkililerden konuyla ilgili bilgi, belge ve savunma isteyen denetçiye, “konu mili gizlilik derecesinde” dendi ve belge, bilgi verilmeyerek gerçekler saklandı. Taraf Sayıştay’dan saklanan gerçeklere ulaştı. Elimizdeki belgelere göre; milyarlarca dolarlık malzemeler depolarda çürümeye terk edilmiş. Parası ödenen bazı malzemeler devlet envanterine hiç girmemiş. “Ödünç” adı altında bazı firmalara malzemeler bedelsiz peşkeş çekilmiş. “Hibe” altında yine bazı firmalara bedelsiz verilen milyonlarca dolarlık malzemeler var. Hibe ve ödünç işleminde bakan imzası gerekirken, tüm bu işlemler bakanlığın imzası olmadan yapılmış. Sayıştay denetçisi bu hukuksuzluğu ve usulsüzlüğü ortaya çıkarınca, Hava Kuvvetleri bu kez kendi içinde geriye dönük, bakanlıktan imza alınması için planlama yapmış. İşte “milli gizlilik derecesinde” denip, bilgi ve belge saklanarak kapatılmaya çalışılan milyar dolarlık skandalın perde arkası:
Hürriyet gazetesi, 27 Şubat 2013’te “Korgeneralin Sır isyanı” başlıklı bir haber yayımladı. Habere göre; Hava Lojistik Komutanlığı, 1987-2012 yılı arasında rutin denetlemeye tabi tutuldu. Sayıştay’ın, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan istediği bilgiler, Hava Kuvvetleri Lojistik Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver’i isyan ettirmişti. Haberde “Sayıştay denetçisi, denetim yetkisinin dışına çıkarak, milli gizlilik derecesindeki bilgileri de istiyor. Buna yetkisi var mı” diye de soruluyor ve Sayıştay eleştiriliyordu. Ancak, “milli gizlilik derecesinde sır” denen konunun gerçek yüzü hiç de haberde anlatıldığı gibi değildi.
5 milyar dolarlık usulsüzlük
Denetleme esnasında, Sayıştay yetkilisi yedi ayrı bulguda usulsüzlük tesbit etmişti. Yukarıda da bahsettiğimiz usulsüzlükler için sorumluların savunmasını istedi. Savunmaların yanı sıra konuyla ilgili belge ve bilgilerin de verilmesi talep ediliyordu. Tesbit edilen konulara göre depolarda, satın alınan ancak kullanılmayan milyon dolarlık malzemeler vardı. Hava Lojistik Komutanlığı her yıl milyonlarca dolarlık malzemeyi ihtiyaç olmadığı halde satın almış, firmaları zengin ederken, devleti zarara uğratmıştı. Denetleme günü itibariyle usulsüzlüğün beş milyar dolar olduğu tesbitine de yer verilmişti. Alınan bazı malzemeler kullanılmadan depolarda atıl durumda çürümeye terk edilmişti.
Tesbitlerden bir diğeri de “ödünç” adı altında firmalara bazı malzemelerin peşkeş çekildiği iddiasıydı. Devletin parasını ödeyip, Hava Kuvvetleri’nin kullanması gereken malzemeler bazı firmalara “ödünç” adı altında verilmişti. 9 bin 200 kalem, 35 bin adet malzeme, yurtiçi ve yurtdışındaki bazı firmalara, mevzuata aykırı bir şekilde ödünç olarak verilmişti. Bunlar arasında İsrail firmaları da vardı. Ödünç verilip, geri alınamayan malzemelerin toplam değerinin de 50 milyon dolar olduğu, bazı firmaların bu yolla haksız kazanç sağladığı da Sayıştay yetkilisinin bir diğer iddiasıydı.
Rutin inceleme sırasında Sayıştay denetçisi bir usulsüzlüğü daha tesbit etti. “Hibe” adı altında da devletin malzemeleri peşkeş çekilmişti. 16 bin kalem, yaklaşık 2 milyon adet malzeme hibe, bağış adı altında firmalara bedelsiz olarak verilmiş, devlet zarara uğratılmıştı. Bu malzemelerin toplam değerinin de 138 milyon dolar tuttuğu tesbit edildi. Bulgularla tesbit edilen rakamlar, sadece resmî kayıtlarla sınırlıydı. Kayıtsız yapılan işlemler dahil edildiğinde miktarın daha fazla olduğu da iddialar arasındaydı.
Gizli dendi gerçekler saklandı
Sayıştay, rutin inceleme sonucunda ilk denetim raporunu yazdı. Kamu zararının beş milyar dolar olduğu tesbitleri raporda yer aldı. Raporda Lojistik Komutanlığı hakkında da önemli iddialarda bulundu. Korgeneral Mehmet Şanver “kamuyu zarara uğratmakla” suçlandı. Şanver dahil bazı yetkililerin savunması istendi. Sayıştay denetçisi savunmaların yanı sıra konuyla ilgili bilgi ve belgelerin de ivedilikle kendilerine verilmesini talep etti.
Halen Hava Lojistik Komutanı olan Korgeneral Mehmet Şanver, rapora itiraz etti. Şubat 2013 ortasında Sayıştay’a savunma verdi. İddialara cevap vermek yerine, suçu başka isimlere attı.
Şanver, savunmasında “Hava Kuvvetleri Lojistik Başkanlığı görevine 14 Ağustos 2008’de başladım. Bu görevi 7 Ağustos 2011’de bıraktım. Eğer sorumlu olmak için sadece bu kadroda görev yapmak yeterli değilse, zarara sebep olduğu iddia edilen işlemin gerçekleşmesinden bugüne kadar aynı kadroda görev yapan tüm personel arasında sorumluluğun görev süreleri ile orantılı olarak paylaştırılması, dolayısıyla bahse konu sorumluluğun sadece tarafımdan tahsili talebinde bulunulmaması gerekmektedir” dedi.
Şanver, raporda yer alan “birlik içi ödünç işlemleri”nde kamunun zarar ettirildiğine ilişkin iddialara da itiraz etti. Bu işlemlerde malzemelerin aynı birlik envanterinde, teslim edildiği kamu görevlisince kamu görevinde kullanıldığını söyledi.
Savunmaların alınmasından sonra Sayıştay denetçisinin istediği belgeler için de hem Şanver hem de Hava Kuvvetleri Komutanlığı ilginç bir savunma yaptı. Sayıştay’ın istediği bilgi ve belgelerin “milli gizlilik derecesinde” olduğunu, Sayıştay denetçisine bilgi veremeyeceklerini söyleyip, belgeleri kendisiyle paylaşmadılar. Bu yolla denetçinin rapordaki iddialarını saklama yolunu tercih ettiler.
Sayıştay denetçisinin gerçeklerin üzerine gideceğinin anlaşılması üzerine de kamuoyu yaratma adına 27 Şubat tarihinde Hürriyet gazetesine haber yaptırıldı. Haberle “Sayıştay denetçisi devletin milli gizlilik derecesindeki bilgileri istiyor” havası yaratılarak, olayın kapatılması amaçlandı. Yani olay Hürriyet gazetesi ve komutanın iddia ettiği gibi “milli gizlilik derecesinde” değil. İhmal, kusur ve görevi kötüye kullanmanın sonucunda oluşan kamu zararını kapsıyor ve olayı kapatmak için de bu kılıf bulunmuş.
Ancak Taraf, olayın perde arkasındaki belgelere ulaştı. Şanver savunmasında ödünç verilen malzemelerin kamu görevlerinde kullanıldığını söylemesine rağmen, belgelerde bu malzemelerin özel firmalara peşkeş çekildiği görülüyor. Şanver bunları kayıt altına almak için kurum içi bir dizi yazışmaya da imza atmış.
Taraf ’ın öğrendiği bilgiye göre toplam beş milyar dolar olan kamu zararı, 25 milyon liraya, 270 bin kalem de 260 kaleme düşürüldü. Görüştüğümüz bir yetkili, Korgeneral Şanver ve ekibinin geriye kalan mallara kamu zararı çıkartılmasını engellediğini iddia edip, konuyla ilgili bizimle bir belge de paylaştı.
Malzemeler başka yerde
Rutin incelemede tesbit edilen konular bunlarla sınırlı değil. Yurtdışından F-16 uçaklarının radar modernizasyonunda kullanılmak üzere alınan yaklaşık 150 milyon dolarlık AN/APG-68 ‘e ait malzemeler de Hava Kuvvetleri envanterine hiç girmeden doğrudan HAVELSAN A.Ş’ye kurulmuş. Yani kamuda olması gereken malzeme, başka bir yere verilmiş.
Taraf ’ın elde ettiği belgeye göre Hava Lojistik Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver, bu olayların ortaya çıkmaması için bir ekip oluşturmuş. Ekip, bahse konu malzemelerin tesbiti, sayımlarının yapılması, stok numaralarının alınması, rayiç, tahsis bedellerinin belirlenmesi, kayıt işlemlerinin gerçekleştirilmesi için çalışmaya başlamış. Malzemeler usulsüzce bazı yerlere verildiği için şimdi bunlar kayıt altına alınmaya çalışılıyor. Ancak bir çok malzemeye ulaşılamadığını da görüştüğümüz yetkili Taraf ’a açıkladı.
Bakan onayı alınmamış
Yaklaşık 150 milyon dolarlık devlet malının hiçbir kayıt olmadan, resmî hiçbir sözleşmeye bağlanmadan firmalara verilmesinde ilginç bir skandala daha imza atılmış. Yasalara göre bu işlemlerin yapılması için bakan onayı alınması gerekiyor. Ancak, Hava Kuvvetleri bakan onayı olmadan tüm bu işlemleri gerçekleştirmiş. Şanver ve arkadaşları bu olay ortaya çıkmasın diye şimdi de geriye dönük bakanlık onayı almak için planlama yapmış. Şanver ve ekibinin bakanlık onayı almak için hazırladıkları konuyla ilgili planlama belgesi de Taraf ’ın elinde. 8 Mart 2013 tarihli bir başka belgede de devlet malı olarak tedarik edilen ancak envantere girmeden doğrudan HAVELSAN’a peşkeş çekilen milyonlarca dolarlık malzemelerle ilgili de itiraf niteliğinde, skandal ifadeler yer alıyor. Belgelere göre, parası ödendiği halde devletin envanterine girmeyen malzemeler olduğu anlaşılıyor. “İrat edilmeyen” malzemeler denerek itiraf da bulunuluyor. Devlette olması gereken malzemelerin Havelsan ve bazı firmalarda olduğu da yapılan tesbitle ortaya çıkmış durumda. Kongeneral Şanver benzer şekilde bu durumu telafi etmek için de geriye dönük bakan onayı almak için planlama yazıları hazırlamış.
Taraf ’ın görüştüğü yetkili “malzemeler, bakım tezgâhı devlet malı olmasına rağmen HAVELSAN’da kullanıldığından, komutanlığın her yıl kendi malları üzerinden aldığı bakım, onarım hizmetleri karşılığında milyonlarca dolar parayı da firmaya ödediğini” iddia etti.